19. Yüzyılda Osmanlı Devleti
Osmanlı Devleti 19. yüzyılda topraklarını koruma ve yenilikler yaparak devletin ömrünü uzatma politikası izledi. Bu dönemde Avrupa’da meydana gelen Fransız İhtilalı ve Sanayi İnkılabı gibi olaylar Osmanlı Devleti’ni olumsuz yönde etkiledi.
Fransız İhtilalı’nın Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
Fransız İhtilalı ile ortaya çıkan milliyetçilik akımı çok uluslu devletlerin dağılmasını hız¬landırdı.
Milliyetçilik, her milletin kendi devletini kurup, kendi kendini yönetmesidir.
Osmanlı Devleti, bünyesinde birçok etnik topluluğu barındırdığından bu akımın etkisiyle toprakları üzerinde birçok isyan çıktı.
Osmanlı Devleti’ne bağlı olan Balkan milletlerinden Sırplar ve Yunanlılar isyan ettiler. Çıkan bu isyanlar azınlıkların bağımsızlıklarını kazanmasında etkili oldu.
İhtilalın getirdiği fikirler, Osmanlı devlet adamlarını ve aydınlarını harekete geçirdi. Önce Tanzimat Fermanı, daha sonra Meşrutiyet ilan edildi.
Sanayi İnkılâbı’nın Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
Sanayi İnkılâbı’nın sonunda sanayileş¬mesini tamamlayan Avrupalı devletlerin sömürge ve pazar arayışları arttı, bu durumun sonucunda Osmanlı Devleti toprakları üzerinde çıkar çatış¬maları başladı. Avrupalı devletler 19. yüzyılda azınlık haklarını ve kapitülasyonları bahane ede¬rek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karıştılar.
Osmanlı Devleti, Avrupa’da meydana ge¬len bu gelişmeleri yeterince takip edemediğinden dağılması hızlandı.
NOT: Osmanlı yönetimine karşı ayaklanan ilk azınlık SIRPLAR,bağımsızlığını kazanan ilk azınlık RUMLAR(Yunanlılar)dır.
XX. YY BAŞLARINDA 0SMANLI DEVLETİ
Osmanlı Devleti, XX. yy’a gelindiği zaman siyasî ve askeri üstünlüğünü kaybetmiş ve ayakta kalabilmek için uluslararası denge siyaseti izlemiştir.
Avrupa’da ortaya çıkan Fransız İhtilali, Sanayi İnkılâbı Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiştir. Fransız İhtilali ile birlikte milliyetçilik akımları, Osmanlı Devleti’ndeki azınlıklar arasında yayılmış ve Osmanlı içerisinde birçok ayaklanma çıkmıştır.
Sanayi İnkılâbı ile Avrupa’da fabrikalar kurulmuş üretim artmış, mallar hızla ve ucuz bir şekilde piyasaya sürülmüştür. Üretilen malları satmak için pazar arayışına gidilmiş ve böylece sömürgecilik yarışı başlamıştır. Bu durumda Osmanlı Devleti hammadde ve pazar açısın¬ın önemli bir konumdaydı. Osmanlı Devleti’ne giren ucuz mallar Osmanlı ekonomisini: olumsuz etkilemiştir. Sömürgecilik, bir devletin başka milletleri, toplulukları siyasi ve ekonomik egemenliği altına alarak güçlenmek istemesi
Osmanlı Devleti dünyadaki ekonomik gelişmelere ayak uyduramamıştır. Kapitülasyonların sürekli hale gelmesinden sonra eko¬nomik olarak dışa bağımlı hale gelinmiştir.
Osmanlı Devleti askeri, ekonomik ve si¬yasi alandaki çöküşü önlemek için Tanzimat ve Islahat Fermanları yayınlanmış fakat başarı el¬de edilememiştir. Bunun yanında 1876 yılında 1. Meşrutiyet, 1908 yılında II. Meşrutiyet ilan edilmiştir. Meşruti yönetime geçişin tam anla¬mıyla sağlanamaması, ülke içerisinde karışık-lıklara neden olmuştur. Bu karışıklıklardan ya¬rarlanan Avusturya, Bosna-Hersek’i işgal et¬miş, Bulgaristan bağımsızlığını ilân etmiş, İtalya ise Trablusgarb’ı işgale başlamıştır.
Trablusgarb Savaşı (1911-1912)
Nedenleri:
İtalya’nın hammadde ve pazar arayışı,
Osmanlı Devleti’nin güçsüz bir durumda olması,
Trablusgarb’ın önemli yeraltı kaynakları¬na sahip olması ve coğrafi olarak İtalya’ya ya¬kın olması.
• Osmanlı Devleti’nin donanmasının ( Haliç’ te çürütülmesi) güç¬süz olması, Mısır’ın İngilizlerin elinde olmasıyla Trablusgarb’a kara bağlantısının olmamasından dolayı başarısız olunmuştur. Bu sırada Bal¬kan Savaşlarının başlaması ile birlikte Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kalmıştır.
Uşi Antlaşması (1912)
Trablusgarb ve Bingazi İtalyanlara bırakılmıştır.
UYARI: Böylece Osmanlı Devleti, Kuzey Afrika’daki son toprağını da kaybetmiştir.
Rodos ve Oniki Ada, Balkan Savaşları bi¬tinceye kadar geçici olarak İtalyanlara bıra¬kılmıştır.
Trablusgarp bölgesinde yaşayan halk ha¬life yoluyla Osmanlı Devleti’ne bağlı kalarak, kültürel bağ devam ettirilmiştir.
BALKAN SAVAŞLARI (1912-1913)
I. BALKAN SAVAŞI
Nedenleri:
o Fransız İhtilali ile birlikte yayılan milliyet¬çilik akımının Osmanlı Devleti’ne olumsuz etkisi.
o Avrupa devletlerinin, Osmanlı içerisinde yaşayan azınlıkları kışkırtması
o İngiltere’nin, Rusya’yı Osmanlı üzerinde¬ki politikasında serbest bırakması (Panslavizm)
o Osmanlı Devleti’nin merkezi gücünün zayıflaması
o Osmanlı Devleti; Bulgaristan, Yunanis¬tan, Karadağ ve Sırbistan’la mücadele etmiştir.
o Osmanlı Devleti, dört cephede yaptığı mücadelede başarısız olmuştur. Başarısız ol¬masının nedeni, ordu içerisinde karışıklıklar ol¬ması ve cephelere askeri gücün gönderilememesidir.
LONDRA ANTLAŞMASI (1913)
• Midye-Enez hattının batısında kalan topraklar, Balkan devletlerine bırakılmıştır. (Edirne, Kırklareli…)
• Ege adalarının geleceği büyük devletlerin eline bırakılmıştır.
• I. Balkan Savaşı devam ederken Arnavutluk bağımsızlığını ilan etmiştir
.
Osmanlı Devleti’nden ayrılan son Balkan Devleti Arnavutluk’tur.
Sonuçları:
• Osmanlı Devleti, Ege adalarındaki ege¬menliğini kaybetmiştir.
• Bulgaristan büyük topraklara sahip olarak, Ege denizine kıyısı olmuştur.
• Bab-ı Ali Baskını ile İttihat ve Terakkiciler Osmanlı yönetimini tamamen ellerine geçirmiş¬lerdir.
• Balkanlarda Türkler azınlık durumuna düşmüş ve günümüze kadar sürecek olan azın¬lık sorunu ortaya çıkmıştır.
• Bu dönemde Balkanlardan Anadolu’ya büyük göçler olmuştur. Bu göçler Anadolu’da ekonomik ve toplumsal sorunları da beraberin¬de getirmiştir.
II. BALKAN SAVASI
Nedenleri:
• I. Balkan Savaşı sonucunda, Balkanlar¬daki otorite boşluğu.
• Bulgaristan’ın fazla toprak almasıyla bir¬likte, diğer Balkan devletlerinin bu duruma tep¬kisi
• Balkan topraklarının, Balkan devletleri arasında paylaşılamaması
• Romanya’nın Bulgaristan’a saldırması ile savaş başlamıştır. I. Balkan Savaşı sonu¬cunda fazla toprak alan Bulgaristan’a karşı diğer Balkan Devletleri’nin mücadelesinde, Bul¬garistan mağlup olmuştur.
UYARI: Bu karışıklıklardan yararlanan Osmanlı devleti, kaybetmiş olduğu Edirne ve Kırklareli’ni geri almıştır.
Balkan Savaşlarının Genel Sonuçları
Osmanlı Devleti Balkan topraklarındaki hâkimiyetini kesin olarak kaybetti.
Balkanlardaki Türkler azınlık durumuna düştü ve günümüze kadar devam eden Balkan Türkleri sorunu ortaya çıktı.
Bugünkü batı sınırımız büyük ölçüde belli oldu.
Balkan topraklarındaki siyasi denge bozuldu.
Balkanlardaki Türk nüfusu, yapılan göçler nedeniyle azalırken Anadolu’daki Türk nüfusu arttı.
Türk ordusunda yenilik gereksinimi ortaya çıktı.
Avrupalı Devletler arasında sömürgecilik yarışı ve ekonomik rekabet.
Hammadde ve Pazar arayışı.
Almanya ve İngiltere arasındaki ekonomik rekabet.
Milliyetçilik akımı.
İttifak ve İtilaf devletlerinin oluşması.
Avusturya ve Rusya’nın Balkanlardaki çıkar çatışmaları.
Avusturya-Macaristan veliahdının Sırplar tarafından öldürülmesi.
Almanya ve İtalya milli birliklerini geç kurmuşlardı. (1870)Bundan dolayı sömürgeciliğe de geç başlamışlardı. Sömürgeciliğe başladıklarında mevcut sömürge alanları azalmıştı.Özellikle Almanya,İngiltere’ nin elinde bulunan sömürge topraklarına saldırmaya başladı.Oysa İngiltere ve diğer Avrupa Devletleri sömürgelerini kaybetmek istemiyorlardı.Böylece Almanya-İngiltere rekabeti başladı.
Almanya güçlü bir devlet olarak siyasi birliğini kurduktan sonra Fransa’nin elinde bulunan Alsas-Loren bölgesine göz dikti.Yapılan savaşla kömür bakımından zengin olan bu bölgeyi Fransa’dan aldı.Bölgeyi Almanya’dan geri almak isteyen Fransa Almanya’ya karşı İngiltere ile ittifak kurmaya başladı.
Böylece devletler arasında bloklaşma başladı. Balkanlarda ise milliyetçilik akımının etkileri hüküm sürüyordu.Rusya Panslavizm politikası ile Balkanlarda egemenlik kurmak istiyordu.Bu durum Balkanlarda çıkarı olan Avusturya-Macaristan imparatorluğunun işine gelmiyordu.
Devletler arasındaki çıkar çatışmaları ittifak ve itilaf gruplarının doğmasına neden oldu.
İtilaf Devletleri:
İngiltere.Fransa,Rusya(İtalya’da daha sonra bu gruba geçmiştir.)
İttifak Devletleri:
Almanya,Avusturya-Macaristan,İtalya, Osmanlı Devleti, Bulgaristan.
Savaşın Başlaması:
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahdı Saraybosna’yı ziyarete gelmişti. Burada Sırplı bir öğrenci tarafından öldürüldü.28 Haziran 1914
Avusturya-Macaristan bu suikastı bahane ederek Sırbistan’a savaş açtı. Rusya Sırbistan’ın yanında yer aldı. Fransızlar Rusya’yı destekledi. Almanya’da Avusturya-Macaristan imparatorluğu ile aynı grupta olduğundan Avusturya’nın yanında savaşa katıldı.
Böylece savaş kısa zamanda Avrupa’ya ve tüm dünyaya yayıldı.
Savaşın ilk yıllarında Almanya grubu birçok cephede başarı kazandı.
Osmanlı Devletinin Savaşa Katılması:
OSMANLI DEVLETİ KİMİN YANINDA
Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesini istemeyen İtilaf Devletleri bu nedenle Osmanlı Devleti’ne kapitülasyonları kaldırmayı ve ekonomik alanda yardım etmeyi vaadettiler. An¬cak Almanya, Osmanlı Devleti’nin kendi yanında savaşa girmesini sağlamak amacıyla Osmanlı devlet adamları ile gizli görüşmelere başladı.
Osmanlı Devleti savaşın başlamasıyla birlikte tarafsızlığını ilan etti. Trablusgarp ve Bal¬kan Savaşlarından yenik çıkan Osmanlı Devleti yeni bir savaşa hazır değildi.
Osmanlı Devleti’nin Savaşa Girmesinin Sebepleri
1. Kaybettiği yerleri geri almak istemesi,
2. Kapitülasyonları kaldırmak istemesi,
3. Siyasi yalnızlıktan kurtulmak istemesi,
4. İngiltere, Fransa ve Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne karşı düşmanca politikalar izlemesidir.
5- Pantürkizm politikası
Almanya’nın Osmanlı Devleti’ni kendi yanında savaşa katmak istemesinde;
1. Savaşı daha geniş alanlara yayarak savaş yükünü hafifletmek istemesi,
2. Osmanlı Devleti’nin jeopolitik konumundan yararlanmak istemesi,
3. Osmanlı halifesinin dinî gücünden yararlanmak istemesi,
4. Rusya’ya, Boğazlar yoluyla yardımda bulunulmasını engellemek istemesi etkili oldu..
Osmanlı Devleti Balkan savaşlarından yeni çıktığı için perişan ve yoksuldu.Bundan dolayı I.Dünya Savaşı çıktığında tarafsızlığını ilan etti.Anlaşma Devletleri de(İngiltere grubu)kendi çıkarları açısından bu fikri destekliyordu.
Almanlar Osmanlı İmparatorluğunun kendi saflarında savaşa girmesini istiyordu.Çünkü Osmanlı Devletinin yeni cepheler açmasıyla Almanya’nın üzerindeki savaş yükü azalacaktı.Çünkü Osmanlı Devletinin yönetimi İttihat ve Terakki Partisinin elindeydi.Bu partinin en güçlü ismi de Enver Paşa’ydı.Enver Paşa aşırı Alman hayranıydı.Aynı zamanda Osmanlı Devleti daha önce kaybettiği toprakları Almanya’nın yanında savaşa girer-se tekrar geri alabilirdi(Savaşı Almanya’nın kazanacağı tahmin ediliyordu.)
Bu nedenlerden Alman heyeti ile Enver Paşa arasında gizli bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaya göre Osmanlı Devleti Almanya’nın yanında savaşa katılacaktı.
Akdeniz’de bulunan iki Alman gemisi(Goben-Breslaw) İngiliz donanmasının önünden kaçarak İstanbul’a geldiler ve Osmanlı Devletine sığındılar.Osmanlı Devleti bu iki gemiyi satın aldığını söyledi.Daha sonra bu iki geminin isimlerini Yavuz ve Midilli olarak değiştirdi.
Bu gemiler Enver Paşanın talimatıyla Karadeniz’e açılarak Rus limanlarını topa tuttu.Böylece Osmanlı Devleti de I.Dünya Savaşına katılmış oldu(3Ekim1914)
OSMANLI DEVLETİNİN I.DÜNYA SAVAŞINDA SAVAŞTIĞI CEPHELER:
I.Dünya Savaşında Osmanlı Devleti Kafkas, Kanal, Çanakkale, Filistin, Suriye, Irak, Yemen cephelerinde İtilaf Devletlerine karşı savaştı. Romanya, Galiçya, Makedonya Cephelerinde müttefiklere yardım amacıyla savaştı.
Kafkasya Cephesi: (Aralık 1914) Enver Paşa tarafından Rusya’ya karşı açıldı.
Kafkasları ele geçirerek Orta Asya Türk¬leri ile bağlantı kurmak,
Hazar Denizi’nin doğusundan hareket ederek İngiltere denetimindeki Hindistan’a saldır¬mak,
Kafkasya’daki petrol yataklarının kontro¬lünü ele geçirmek istenmesidir.
Enver Paşa yönetimindeki Türk ordusu Kafkasya’dan Rusya üzerine taarruza başladı. Ancak şiddetli kış şartları sebebiyle pek çok Türk askeri şehit oldu. Bu durumu değerlendiren Rus¬lar Erzurum, Muş, Bitlis ve Erzincan’ı ele geçirdi. Daha sonra Kafkas Cephesi’ne atanan Mustafa Kemal, Ruslara karşı başarı kazanarak Muş ve Bitlis’i işgalden kurtardı (1 Nisan 1916).
Rusya 3 Mart 1918 tarihinde Brest Litowsk Antlaşması’nı imzalayarak savaştan çe¬kildi. Antlaşma sonucunda Rusya, Kars, Arda¬han ve Batum’u Osmanlı Devleti’ne bıraktı.
Çanakkale Cephesi(1915) :Osmanlı Devleti I.Dünya Savaşına girince İtilaf Devletlerinin bütün dikkatleri boğazlar üzerine yöneldi. İngiltere ve Fransa müttefikleri olan Rusya’ya gerekli askeri yardımı sağlamak için boğazlara hâkim olmak istiyordu.(Baltık Denizini Alman denizaltıları kapatmıştı. Rusya’ya yardım edilebilecek tek yol boğazlar kalmıştı)Aynı zamanda boğazların ele geçirilmesiyle İstanbul işgal edilecek, Osmanlı Devleti de savaş dışı kalacaktı.
İtilaf Devletleri bu amaçlarla Çanakkale Cephesini açtılar.
İngiliz ve Fransız gemileri Çanakkale Boğazına yığınak yaptılar.18 Mart 1915’te teknik bakımdan üstün olan Müttefik Devletleri Boğazı geçmek amacıyla hareket ettiler.Fakat Türk Ordusunun olağanüstü savunmasıyla karşılaştılar ve pek çok kayıplar vererek geri çekildiler
Bunun üzerine İtilaf Devletleri karadan İstanbul’a ulaşmak üzere Gelibolu’ya asker çıkardılar.İngiliz ve Fransız sömürgelerinden de birçok asker getirdiler.Tarihin en kanlı kara savaşları burada meydana geldi.Türk askeri Conkbayırı, Anafartalar, Arıburnu bölgelerinde Mustafa Kemal’in önderliğinde başarılı savunma savaşları yaparak tarihe “Çanakkale Geçilmez”diye yazdırdı.
Çanakkale Savaşının Sonuçları:
Çanakkale Cephesinde yenilgiye uğrayan İtilaf Devletleri dünyada prestij kaybettiler.
I.Dünya Savaşının uzamasına neden oldu.
İtilaf Devletlerinin yardımı Rusya’ya ulaş-madığı için Rus ekonomisi iyice bozuldu. Rusya’da çarlık rejimi yıkılarak yerine Bolşevik rejim kuruldu ve Ruslar I.Dünya Savaşından çekildi.
Bulgaristan Almanya’nın(İttifak Dev.)yanında savaşa katıldı.
Çanakkale Savaşları milli mücadele ruhunun başlangıcı oldu.
Mustafa Kemal’in milli mücadelede önder olmasında Çanakkale Savaşlarının büyük rolü vardır.
Kanal Cephesi: Almanların isteği üzerine açılmıştır. Cephenin açılma amacı, İngilizlerin Uzakdoğu sömürgeleriyle bağlantısını kesmek ve Mısır’da Osmanlı hâkimiyetini yeniden kurmaktır.
Ancak istenilen gerçekleşmedi. İngilizlere karşı bazı başarılar elde edildi, Bu kalıcı olmadı. İngilizler Sina Yarımadasını ele geçirip Suriye’ye kadar geldiler.
Suriye-Filistin Cephesi: Kanal cephesinde İngilizlere yenilen birliklerimiz Filistin’e sonrada Suriye’ye kadar geri çekildiler. Yıldırım orduları burada başarılı savunma savaşları yaptılar Zamanla kuzeye doğru çekilen Türk birlikleri Halep önlerinde İngilizleri durdurdular.
Irak Cephesi : İngilizler zengin Irak petrollerini ele geçirmek amacıyla açtılar.
Hicaz ve Yemen Cephesi: İngilizler Arap Yarımadasını işgal etmek için Yemen’e asker çıkardılar.Ayrıca Hicaz Emiri Şerif Hüseyin’e çok miktarda para yardımı yaptılar.Türk ordusu İngiliz ve Araplara karşı mücadele ettiyse de başarılı olamadı. İngilizler Yemen’i alarak Hicaz’a tamamen hakim oldular.
Galiçya, Romanya ve Makedonya Cephesi: Osmanlı Devleti bu cephelerde Ortaklarına (Bulgaristan,Avusturya-Macaristan)yardım etmek amacıyla savaştı.
Savaşın Sona Ermesi:1917 yılında Rusya’nın savaştan çekilmesi üzerine İttifak Devletleri İtilaf Devletlerine karşı üstünlük kurmuşlardı.
Ancak bu durum uzun sürmedi. Amerika Birleşik Devletleri İtilaf Devletlerinin yanında savaşa girdi. Amerikan birlikleri o zamana kadar hiç savaşa katılmamıştı. Almanya güçlü, dinamik olan Amerikan orduları karşısında tutunamadı. İngiliz, Fransız ve ABD birliklerinden oluşan güçlü müttefik kuvvetleri Batı Cephesinde Almanya’yı çökerttiler. Diğer cephelerde de başarısızlıklar artmaya başlamıştı. Böylece savaşın sonunda İttifak Devletleri savaşı kaybettiklerini belirterek (yenilerek)yenen devletlerle ateşkes anlaşmasını imzaladılar. Almanya ile (Versay) Avusturya ile(Sen Jermen),Bulgaristan la(Nöyi),Macaristan’la(Tirayanon)Osmanlı Devleti ile de Sevr Barış Anlaşması imzalandı.
I.Dünya Savaşının Sonuçları
Bazı İmparatorluklar yıkılarak yerine yeni devletler kuruldu.(Polonya, Çekoslovakya, Yugoslavya, Macaristan, Türkiye)
Yeni rejimler ortaya çıktı.(Cumhuriyet, Komünizm, Faşizm, Nazizm.)
Devletlerarasındaki dengeler bozuldu.
Milyonlarca insan öldü. Birçok şehirler yakılıp yıkıldı.
Sürekli barış sağlamak ve anlaşmazlıkları çözmek için Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti)kuruldu.
Sorunların çözümü sağlanamadığı için II. Dünya Savaşının çıkmasına neden oldu.
Sömürgecilik, mandacılık haline dönüştü.
Wilson İlkeleri (8 Ocak 1918)
Bu ilkelerin yayınlanma amacı, dünya ba¬rışını sağlamak, ülkeler arası mücadelelere son vermektir. Wilson ilkelerine göre;
• Bütün milletler, kendi geleceğine kendisi karar verecektir.
• I. Dünya Savaşı’nda yenen devletler, yeni¬lenlerden savaş ve toprak tazminatı almaya¬caktır.
• Dünya barışını tehdit eden silahlanmaya son verilecektir.
• Devletlerarası barışı sağlamak için Mil¬letler Cemiyeti kurulacaktır.
Wilson ilkeleri görünürde dünya barışını sağlamaya yöneliktir. Fakat sömürgeci dev¬letler bu ilkeleri kendi lehlerine çevirmişlerdir. Bunun yanında Wilson ilkelerine uymayarak, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmiş¬ler ve dünya barışını tehlikeye sokmuşlardır.
Paris Barış Konferansı (18 Ocak 1919)
• I. Dünya Savaşı sonucunda, yenilen dev¬letlerin durumlarını görüşmek ve yapılacak olan barış antlaşmalarının esaslarını tespit için kon¬ferans düzenlenmiştir.
• Bu konferansta barış görüşmelerinin ya¬pılması beklenirken, Osmanlı Devleti’nin top¬rakları paylaşılmış, Batı Anadolu toprakları, Yunanistan’a bırakılmıştır. ( Sahte nüfus belgelerine dayanarak)
UYARI! Batı Anadolu’nun İtalya yerine Yunanis¬tan’a bırakılmasının nedeni, güçlü bir İtal¬ya’nın Akdeniz’de varlığının İngiltere’nin sö¬mürge yollarını tehdit edebileceği düşünce¬sidir. Güçlü bir İtalya yerine, güçsüz olan Yu¬nanistan tercih edilmiştir.
UYARI! Avrupa devletleri, kendi çıkarları doğrultu¬sunda hareket etmişlerdir. Batı Anadolu’nun Yunanistan’a bırakılması Yunanistan’ın İz¬mir’i işgaline zemin hazırlamıştır.
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
MONDROS ATEŞKES ANLAŞMASI
Almanya’nın I.Dünya Savaşı’nda yenilgiye uğ-ramasıyla ittifak Devletleri savaşı kaybetti.
Osmanlı Devletini temsilen Bahriye Nazırı Rauf Orbay ateşkes şartlarını görüşmek üzere Limni adasının Mondros Limanına gitti. İtilaf Devletleri daha önceden Osmanlı Devletinin topraklarını gizli anlaşmalarla paylaşmışlardı. Osmanlı Devleti heyeti bu plana itiraz etti ise de sonuçta bir şey değişmedi. Bunun sonucunda Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı.(30 Ekim 1918)Buna göre;
1-Çanakkale ve İstanbul Boğazı İtilaf Devletlerinin denetimine geçecek.
2-Osmanlı ordusu terhis edilecek, donanmasına ve silahlarına el konacak.(Osmanlı’yı savunmasız bırakmak için)
3-Toros tünelleri İtilaf Devletlerinin denetimine verilecek.
4-Bütün haberleşme ve ulaşım araç ve gereçleri İtilaf Devletlerine bırakılacak.
5-İtilaf Devletleri bütün Osmanlı liman ve tersaneleri ile demiryollarından yararlanacak.
6-Doğuda yani vilayeti sitte’de(altı ilde) (Sivas,
Erzurum,Van,Bitlis,Elazığ,Diyarbakır)karışıklık çıkarsa İtilaf Devletleri buraları işgal edecek(24.Madde)
7-İtilaf Devletleri kendi güvenliklerini tehdit eden bir durum ortaya çıkarsa herhangi bir stratejik noktayı işgal edebilecekler. (7.madde)
İtilaf Devletleri bu maddeye dayanarak Anadolu’yu işgal ettiler.(7.madde)
Anlaşmanın Önemi: Bu anlaşma ateşkes anlaşmasından ziyade Osmanlı Devletinin teslimini ve işgalini ortaya koymaktadır.
24.Madde ile doğuda Vilayeti Sitte de bir Ermeni Devleti kurulması düşünülmüştür.
Anlaşmanın en önemli maddesi 7.madde idi.İtilaf Devletleri bu maddeyle(Anadolu’nun işgaline ortam)hazırladı.
Fransızlar; Mersin. Adana çevresi,
İtalyanlar; Muğla, Antalya ve Konya çevresi.
Yunanlılar;(Paris Barış Konferansındaki deği-şiklikle)İzmir ve çevresi.
İngilizler;Musul,boğazların kontrolü, Samsun, Merzifon.Batum’a asker çıkardılar.
MİLLETLER CEMİYETİ’NE GİRİŞ
I.Dünya Savaşı sonrasında böyle bir savaşın bir daha çıkmaması için kuruldu. Türkiye Milletler Cemiyeti’nin daveti ile üye oldu. Fakat I.Dünya Savaşı sonrasında yapılan anlaşmaların ağır olması yeni bir savaşı önleyemedi.
Birleşmiş Milletler
Birleşmiş Milletler 1945 yılında kurulmuş¬tur. ABD, İngiltere, Sovyetler Birliği ve Çin’in ön¬cülüğünde kurulan bu örgüt, dünya barışı ve güvenliğini sağlamak için çalışmalar yapmıştır.
Birleşmiş Milletlerin amaçları arasında;
• Uluslararası ilişkileri pekiştirmek,
• Ekonomik, sosyal, kültürel ve toplumsal sorunlar konusunda uluslararası işbirliği sağlamak.
• Uluslararası insan haklarının korunma¬sında uzlaşmacı bir tavır sergilemektedir.
Birleşmiş Milletler, dünya barışını ve gü¬venliğini sağlamak amacıyla kurulmasına rağ¬men, kuruluşundan günümüze kadarki dönem¬de ortaya çıkan savaşlar ve savaşın olumsuz sonuçları karşısında yeterliliği tartışılmaktadır.
1970-1989 yılları arasında Bulgaristan’ın kendi ülkesinde 1,5 milyon Türk ve diğer farklı ırktan topluluklara karşı yapmış olduğu asimi¬lasyon hareketi ve zorunlu göç ettirmelerine kar¬şı Birleşmiş Milletler tarafından gerekli önlemler alınmamıştır. Bunun yanında ABD ve müttefik¬leri olan güçlerin Irak’ta, bir milyon beş yüz sivil insanı öldürmesine, Rumların 1974 yılında Türklere karşı yaptıkları katliamlara Birleşmiş Milletler yetersiz kalmıştır.
doğan, büyümekte olan gençlerin sorunlarına da çözüm aramaktadır.
KÜRESEL ISINMA
Küresel Isınma Nedir?
İnsan tarafından atmosfere verilen gazların sera etkisi yaratması sonucunda, dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel ısınma deniyor. İklim sisteminde vazgeçilmez bir yere sahip olan sera gazları, güneş ve yer radyasyonunu tutarak, atmosferin ısınmasında başlıca etkendirler. Sera gazlarının bulunmaması durumunda yeryüzünün sıcaklığının bugüne göre 30oC daha soğuk olacağı hesaplanmıştır. Son yıllarda atmosferde çeşitli insan aktivitelerinden kaynaklanan nedenlerle karbondioksit, metan, ozon ve di azot monoksit gibi gazlardan oluşan sera gazları, yeryüzü sıcaklığında belirgin artmalara sebep oluyor. Sera etkisinin artması, troposferin ısınmasında, stratosferin de soğumasında en önemli etken olarak gösteriliyor.
Ne yapmalıyız?
1 Mısır yakıtı kullanın
ÇÜNKÜ dünyadaki otomobillerin yarısı, petrol yerine mısırdan üretilen etanol yakıtını kullanırsa küresel ısınmaya yol açan gazları atmosfere salınımı yüzde 7 düşer
2 Evinizi izole edin
ÇÜNKÜ küresel ısınmaya yol açan gazların yüzde 16’sından konutların enerji tüketimi sorumlu. Evlerin izole edilmesi ısınma enerjisini yüzde 40 azaltır.
3 Ampulleri değiştirin
ÇÜNKÜ sadece 7 watt harcayan çevre dostu ampüller 40 watt’lık standart bir ampül kadar ışık yayabiliyor.
4 Sokakta LED ampül
ÇÜNKÜ cadde aydınlatmalarının 18 ayda bir yenilenmesi gerekiyor. Yüzde 40 daha az elektrik harcayan LED ampüller, 2 kat daha pahalı ama 5 yıl kullanılıyor.
5 Ciplere ağır vergi
ÇÜNKÜ 1.8 litre motor hacmine sahip bir sedan otomobil kilometrede 170 gram karbon gazının atmosfere salınmasına yol açıyor. Ciplerde bu oran 2 kat fazla.
6 Organik kıyafet giyin
ÇÜNKÜ içinde tamamen doğal ortamda yetişmiş pamuktan yapılan yüzde 100 organik kıyafetler üretilirken yüzde 60 oranında daha az enerji harcanıyor.
7 Yolculuğu paylaşın
ÇÜNKÜ araştırmalar otomobil kullananların yüzde 38’inin yalnız seyahat ettiğini gösteriyor. İşe gidip gelirken otomobille topluca seyahat edin.
8 Jeotermal ısıtma
ÇÜNKÜ 13 dereceye kadar ısıtılan suyun merkezi bir sistemden binaya dağıtırak, doğalgazlı ısıtmaya destek sağlanabilir ve enerji tüketimi düşürülebilir.
9 Hybrid otomobil
ÇÜNKÜ elektrik ve benzin olmak üzere iki motora sahip olan hybrid otomobiller, yüzde 20’ye varan yakıt tasarrufu sağlıyor.
10 Ekolojik makyaj
ÇÜNKÜ içerdiği kimyasal maddelerden dolayı kozmetik ürünlerin bir çoğu çevreye zarar veriyor. Bitki özlerinden yapılan organik makyaj ürünleri moda oldu.
11 Kırmızı et yemeyin
ÇÜNKÜ kırmızı et yemeyi azaltarak ısınmaya yol açan sera gazlarının oranı yüzde 4 azaltılabilir. Dünyada 1.7 milyar inek, 1.5 milyar koyun var.
12 Plastik kullanmayın
ÇÜNKÜ plastik doğadan 1000 yılda temizleniyor. Yılda 500 milyar poşet kullanılıyor. Sadece yüzde 3’ü kağıttan…
13 Geridönüşümlü kağıt
ÇÜNKÜ geri dönüşümlü kağıdın üretimi yüzde 60 enerji tasarrufu sağlıyor.
Yılda 900 milyon ağaç kağıt üretimi için kesiliyor.
14 Toplu taşıma kullanın
ÇÜNKÜ sera gazlarının yüzde 14’ü araçlar yüzünden atmosfere salınıyor. Otobüse binerek bu oran yarıya yarıya azaltılır.
15 Bekleme modu
ÇÜNKÜ araştırmalar evlerde harcanan elektriğin yüzde 75’ini bekleme modunda tutulan televizyon ve bilgisayar gibi elektronik cihazların harcadığını ortaya koyuyor.
16 İnik lastiklere dikkat
ÇÜNKÜ havası inik lastiklerle seyahat etmek benzin tüketimini yüzde 10 oranında artırır.
17 Küçük evde oturun
ÇÜNKÜ 200 metrekarelik bir evi ısıtmak için, 100 metrekarelik bir evden 2.5 kat daha fazla enerji harcanması gerekiyor.
18 Eski kıyafeti verin
ÇÜNKÜ eski kıyafetlerin eritilip yeniden kumaş haline getirilmesiyle yüzde 76 enerji tasarrufu sağlanabiliyor.
19 Gökdelene izin verin
ÇÜNKÜ cam dış cepheye sahip olan gökdelenlerin ışıklandırma ve ısıtma giderleri, beton bir binaya göre daha az.
20 Kravat takmayın
ÇÜNKÜ kravat takmayarak sıcaklamazsınız. Erkek çalışanların tümü kravat takmazsa, klimalar daha az çalışır ve daha az enerji harcanır.
21 Pamukluları atmayın
ÇÜNKÜ pamuklu kıyafetler, sentetik madde içermediği için geri dönüşüm yapılamıyor. Ne kadar giyilirse o kadar kardır.
22 Ofis değil evde çalışın
ÇÜNKÜ imkanı olanlar ev-ofislerde çalıştığında ulaşım nedeniyle ortaya çıkan sera gazlarının azalması bekleniyor.
23 Karbon gazı denize
ÇÜNKÜ atmosfere her yıl salınan 7.3 milyar ton karbon gazının yüzde 10’u okyanus tabanında depolanabilir.
24 Yazın pencere açın
ÇÜNKÜ klima yerine bir pencere açarsanız yıllık 22.7 ton olan kişibaşı karbon gazı salınımınızı 1.8 ton azaltırsınız.
25 Bahçenize bambu
ÇÜNKÜ sadece çapı geniş dallara sahip olan bitkiler, saldıklarından daha çok karbon gazını emebiliyor.
-İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN AVRUPA’DA BEKLENEN ETKİLERİ-
-Nehir yatağı havzalarının, şiddetli ve tehlikeli akıntılara sahip kısımları yüzde 19′dan, 2070 yılında yüzde 34-36′ya çıkacak.
-Batı Avrupa’da muhtemelen milyonlarca insan, sulak alanlarla iç içe yoksunluk içerisinde yaşayacak.
-Küresel sıcaklık ortalamalarının hızla yükseleceği bir senaryonun gerçekleşmesi halinde 2080′lerde yılda fazladan 2,5 milyon kişi daha kıyı şeritlerindeki sellerden etkilenecek.
-Çeşitli senaryolara göre 2070′lerde akarsu potansiyelleri Avrupa’nın Akdeniz kısmında yüzde 20-50 arasında düşerken, Kuzey ve Doğu Avrupa kısımlarında yüzde 15-30 arasında artacak.
-Alp buzullarının küçük olanları ortadan kalkacak, büyükleri 2050 itibariyle yüzde 30-70 arasında eriyecek.
-Akdeniz’e yönelik turizm yazın düşerken, ilkbahar ve sonbaharda artacak.
-KUTUPLAR VE BAZI DİĞER BÖLGELER-
-Kuzey kutbundaki deniz buzulları 2100′e kadar yüzde 22-33 arasında azalacak, Antarktika’da ise tamamen ortadan kalkabilecek. Deniz dışı alanlardaki buzullarda önemli incelme olacak ve bu, yeryüzündeki deniz seviyesini yükseltecek.
-2100 yılına kadar deniz seviyesindeki yükselmenin 18-59 santimetre arasında olabileceği tahmin ediliyor.
-Şu anda 500 bin kilometre kare olan Himalaya buzul alanı, 2030′da 100 bin kilometre kareye kadar gerileyebilecek.
-Asya’ da birçok ülkede açlık sorunu olacak.
-Asya’ da 2020 yılında su sıkıntısı çeken kişi sayısı 1,2 milyar kişiye kadar yükselebilecek.
-Ada devletlerde genellikle kıyılara inşa edilen uluslararası havaalanları ve yollar su altında kalabilecek.
DÜNYA HEPİMİZİN
Dünya Sağlık Örgütü|WHO)
• 1946yılında kurulan bu örgüt, verem, çiçek, AİDS, hepatit gibi salgın hastalıklarla
mücadele etmektedir.
• 1947 yılında Türkiye bu kuruluşa katılmıştır.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü(FAO)
• Dünyadaki doğal kaynakların azalması, tarımsal üretimin düşmesi, küresel ısınmayla birlikte gelen kuraklıklar bu örgütün kuruluşun¬da etkili olmuştur.
• Dünyadaki en önemli sorun olan açlığa karşı önemli tedbirler almaktadırlar. Günümüz¬deki yoksul ülkelere besin yardımı yapmakta ve bu yardımları teşvik etmektedirler
ÇEVRE KİRLİLİĞİ
İnsanın doğaya hakim olma sürecinde ha¬va, su ve toprak kirliliği önemli derecede art¬mıştır.
Toprak kirliliğine neden olan bilinçsizce gübreleme ilaçlama ve sanayi kuruluşlarının atıkları topraktaki canlı ve bitkilere zarar ver¬mektedir.
Bilinçsiz bir şekilde ormanların kesilmesi erozyon ve toprak kayıplarına neden olmakta¬dır. Bu durum suların kirlenmesine ve tarım topraklarının azalmasına neden olmaktadır.
Hava kirliliğine neden olan sanayinin gelişmesi ile birlikte fabrikaların açılması, bu fabrikalardan çıkan kimyasal zararlı gazlar, otomobillerden çıkan gazlar insan sağlığını tehdit etmektedir. Hava kirliliği solunum sistemi hastalıkları ve akciğer kanserine yol açmakta¬dır.
Su kirliliğine neden olan sanayi atıkları, zehirli madde atıkları suda yaşayan canlılara zarar vermektedir. Türkiye’de bulunan Marma¬ra denizi, Haliç ve İzmir Körfezi’nde su kirliliği görülmektedir. Bu kirliliğin nedeni, insanların bilinçsizce bu suları kirletmeleridir.
Çevre Kirliliğine Karşı Alınması Gereken Önlemler
Zararlı yakıt kullanımı yerine jeotermal ve güneş enerjisi tercih edilmelidir.
Yeşil alanların tahrip edilmesi önlenmeli, ağaçlandırma çalışmalarına ağırlık verilmelidir.
Sanayi tesislerinin, verimsiz topraklar üzerine kurulması ve zararlı atıkları arıttıktan sonra doğaya bırakılmalıdır.
Gübreleme ve ilaçlama konusunda in¬sanlar bilinçlendirilmelidir.
Sanayide dönüşümü olan cam, karton gibi maddeler kullanılmalıdır.
GREENPEACE
Greenpeace küresel çevre sorunlarına dikkat çekmek, yeşil ve barış dolu bir gelecek için çözümler bulunmasını zorlamak amacıyla şiddet içermeyen farklı eylemlere başvuran ve kampan¬yalar yürüten bağımsız bir örgüttür.
Greenpeace hükümetlerden, şirketlerden veya siyasi partilerden maddi destek aramamak¬ta veya kabul etmemektedir.
Greenpeace bu amaçla;
Okyanuslar ve yaşlı ormanların korunması,
İklim değişikliğini durdurabilmek için fosil yakıtların kademeli olarak sonlandırılması ve ye¬nilenebilir enerjilerin teşvik edilmesi,
Nükleer silahlanma ve nükleer kirliliğe son verilmesi,
Zehirli kimyasal maddelerin ortadan kal¬dırılması,
Genleri ile oynanmış organizmaların do¬ğaya bırakılmasının önlenmesi çalışmalarını yü¬rütmektedir.
TERÖR VE SAVAŞ
Terör; baskı, şiddet ve korku yoluyla siya¬si, sosyal ekonomik, hukuki düzeni bozmaya yönelik eyleme denir. Terör uluslararası barışı tehdit eden önemli bir unsurdur. Terörün temel amaçları içerisinde, mevcut devlet yönetimini yıpratmak ve devlet otoritesini zayıflatmak var¬dır.
Uluslararası çıkar çatışmaları, gruplaş¬malar, hammadde ve pazar arayışı, ekonomik ve siyasi mücadeleler 20. yy’ın başından itiba¬ren başlayan I. Dünya Savaşı’nın nedenleridir. Bu savaşta milyonlarca insan hayatını kaybet¬miştir. Okullar, evler, hastaneler köprüler yıkıl¬mış, açlık, yokluk ve salgın hastalıklar baş gös-termiştir.
20. yy’in ortalarına gelindiği zaman II. Dün¬ya Savaşı çıkmış yine milyonlarca insan haya¬tını kaybetmiştir.
Görülüyor ki savaş, insan hayatını önem¬semeyen, dünya barışını bozan, açlık ve yok¬sulluk getiren bir olaydır. Dünyada görülen bu uluslararası sorunları, barışçı yollarla çözmek, bu savaşların kötü sonuçlarına çözüm getir¬mek için uluslararası örgütler kurulmaya başla¬mıştır.
TÜRKİYE’YE YÖNELİK İÇ VE DIŞ TEHDİT
a. Anarşi ve Terör Kavramı:
Anarşi:Devlet denetiminin kalmaması durumu
Anarşist:Devletin siyasi ve idari kurumlarını çökertmeye kalkışan kişilere denir.
Terör: Yıldırma – korkutma demektir.
Terörist: Terör eylemlerine girişen kimselere denir.
Terörizm: Siyasi bir amaca ulaşmak için yasa dışı yollarla şiddet kullanılmasıdır.
Uluslar arası örgütlerin herhangi bir ülkeyi yıpratmak ve etkilemek için yaptıkları eylemlere uluslar arası terörizm adı verilir.
Terörün Yayılma Sebepleri:
1. Bilgi ve anlayış azlığı
2. Kamuoyunun terör konusunda eğitimsizliği
3. Bazı kişi ve kuruluşların bilerek veya bilmeyerek terörizme katkısı
4. Doğal afetlerde ortaya çıkan söylentiler.
5. Terörü destekleyen devletlerin mevcudiyeti
6. Bazı silah üreticilerin örgütlere silah satması
7. Ülkeler arası işbirliğinin sağlanamaması
8. Halkın yeteri kadar duyarlı olmaması.
Terörle Mücadelede Kişilere Düşen Görevler:
1. Milli hedefler doğrultusunda bilinçli olmak.
2. Eğitim ve öğretimi , milli birlik ve beraberliği sağlayıcı ve güçlendirici tarzda sürdürmek.
3. Yıkıcı ve bölücü faaliyetlere karşı bilinçli olmak.
4. Yıkıcı ve bölücü faaliyetleri etkisiz kılacak düşünce yapısına sahip olmak.
5. Terörizme karşı duyarlı olmak.
6. Türkiye Cumhuriyetine Türk toplumuna ,Türk milli değer ve kültürüne bağlı olmak.
7. Cumhuriyet yönetimine inançla bağlı olmak.
8. Türk olmakla gurur duymak.
9. Vatan ve bayrak sevgisiyle dolu olmak.
Güncel Tehdit:
Tehdit, korkutma gözdağı vermedir. Bir devlete tehdit içten de dıştan da gelebilir ve devletin düzenini yıkmayı amaçlar.
İç tehdit unsurları; irtica, anarşi, terör, uyuşturucu madde kaçakçılığı ve ticaretidir. Bu unsurlar, ülkemizi bölmeyi ve yıkmayı amaçlamaktadır.
Ülkemize yönelik dış tehditler çok çeşitlidir. Bunlar;
Uyuşturucu madde ve silâh kaçakçılığı, uluslararası terörizm, Ermeni terörizmi, bati ülkelerinin ülkemiz üzerindeki emelleri ve casusluktur.
a) Ülkemizdeki İç Tehdit Unsurlarının Başlıca Hedefleri Şunlardır:
1. Hedef ülkede anarşi ve terör ortamı meydana getirmek.
2. Devlet otoritesini sarsmak
3. Toplumu yönetilemez hale getirmek
4. Devletin ülkesiyle ve milletiyle olan bütünlüğünü parçalamak.
5. Çağdaş anlayışı yıkmak.
6. Ülkede rejimi değiştirerek kendi görüşlerinin etkin olduğu bir düzen kurmak.
b) Dış Tehdit Unsurlarının Hedefleri:
Dış tehdit unsurları da iç tehdit unsurları gibi laik,çağdaş,özgürlükçü ve demokratik Türkiye Cumhuriyetini parçalamak, yok etmek amacındadır.
c)Türkiye’nin Jeopolitik Öneminden Dolayı Yabancı Ülkelerin Ülkemiz Üzerindeki Emelleri:
Jeopolitik konum;bir ülkenin bölge veya dünya siyasetindeki konumu demektir.
Ülkemizin Dünya üzerindeki yeri çok önemlidir. Üç tarafı denizlerle çevrilidir. Avrupa’yı Asya’ya bağlayan boğazlara sahiptir. Ayrıca üç kıt’anın birbirine en yakın olduğu yerdedir. Ortadoğu,Kafkas ve Balkan ülkeleriyle komşudur. Bütün bunlar düşmanlarımızın sayısını artırmaktadır. Ülkemizin gelişmemesi ve uygar ülkeler seviyesinin üstüne çıkmaması için bazı ülkeler ülkemizde terör ve kargaşa ortamı olması için çaba sarf ederler. Ancak Türk milleti, Atatürk’ün gösterdiği bilim ve teknoloji yolunda ilerlemektedir. Gelecek her türlü saldırıya ülkemiz kendisini hazırlamıştır.
d. Kaçakçılık:
Yasal olmayan yollardan büyük kazançlar elde etmek amacıyla uyuşturucu madde, silah,tarihi eser ve altın gibi maddelerin alınıp satılmasına kaçakçılık denir.
Ülkemizde Jandarma Genel Komutanlığı,Emniyet Genel Müdürlüğü,Gümrük Genel Müdürlüğü gibi resmi kuruluşlar kaçakçılıkla mücadele etmektedirler.
ORTAK MİRAS-NEDEN YAŞATMALIYIZ?
Miras, nesilden nesile gelecek kuşaklara aktarılan maddi ve manevi her şeydir.
Düşünce, sanat ve edebiyat ürünü, doğal zenginlikler, tarihi eserler ve bilim insanlığın ortak mirası olarak değerlendirilir. Bilimsel, sanatsal ve teknolojik ürünler sadece ortaya çıktığı toplumun değil, bütün insanlığın malıdır. Bir toplumda ortaya çıkan ürünler, kültürler arası etkileşim yoluyla bütün toplumlara yayılır. Bu nedenle ürünler insanlığın ortak mirası ola¬rak değerlendirilir.
İnsanlığın ortak miraslarından bazısını ele alalım.
a) İnsanlığın Sanat Mirası
İnsanların; doğayı, düşünce ve duyguları kendinden bir şeyler katarak ortaya koymuş olduğu özgün ürünlere sanat denir. Roman, öy¬kü, tiyatro, mimari, müzik vb. sanat dalları var¬dır.
Sanat anlayışı İlk Çağdan günümüze ka¬dar gelişme göstermiş ve gelişmeye devam et¬mektedir. İlk olarak insanlar mağara duvarları¬na resimler çizerek sanat eserleri ortaya koy¬muşlardır. Hindistan, Anadolu, Mezopotamya ve Çin Uygarlıkları dönemindeki sanatsal faali¬yetler diğer kültürleri de etkilemiştir.
Türkiye’de, çevremize baktığımız zaman Anadolu Selçuklu devleti ve Osmanlı devleti döneminden kalan mimari eserleri görmekte¬yiz. Bu yapılar, bizlere kalmış olan miraslardır. Bizlere düşen görev bu eserleri korumaktır.
b) İnsanlığın Düşünce Mirası
İnsanlar, doğaya hakim olmak için müca¬dele ederken çevresindeki olayları iyi gözlem¬leyerek, olaylar arasında ilişki kurmuştur. Bu gözlemlerden etkilenerek düşünce hayatı ge¬lişmeye başlamıştır.
İlk Çağ, Orta Çağ ve Yeni Çağ’daki yetişen bilim adamları düşünce hayatının gelişiminde önemli rol oynamışlardır.
İlk Çağ’da; Tales, Sokrat, Konfüçyüs, Buda, Heraklit ve Aristo gibi bilim adamları yetişmiştir.
Birunu, İbn-i Sina, İbn-i Rüşd, Harezmi, İmam Gazali ise İslam bilim adamlarıdır.
15. ve 16. yy’da Avrupa’da görülen Röne¬sans ve Reform hareketleri, Avrupa’nın düşün¬ce yapısını değiştirmiştir. Aydınlanma Çağı ile insanlar pozitif bilimlere yönelmiş ve skolastik düşünce önemini yitirmiştir. Avrupa’daki bu gelişmeler, bütün dünyayı etkilemiştir.
c) İnsanlığın Bilim Mirası
Dünyada var olandan yola çıkarak, deney ve gözlem yoluyla neden-sonuç ilişkisi içer¬sinde incelenilerek ulaşılan kurallı bilgiler topluluğuna bilim denir.
Bilim İlk Çağ’dan itibaren gelişmeye başlamıştır. Babiller’de görülen Astronomi ve Matematik alanındaki çalışmalar bütün dünyayı et¬kilemiştir.
Pascal, Dekart, Kopernik, Kepler, Galileo, Newton gibi bilim adamları Yeni Çağ’da yetişmiştir. Bu bilim adamları insanlığın ortak mirası olan bilime önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Ortak Mirasın Önemi
Bilim, sanat, edebiyat ve düşünce ürünle¬rinden oluşan ortak miras tarih içinde farklı top¬lumların katkısıyla oluştu. Toplumların ortaya koyduğu ürünler ve değerler üretildiği toplumla sı¬nırlı kalmadı, bütün toplumlara yayıldı.
Ortaya konan ortak miras ürünleri aynı zamanda bütün insanlığa yarar sağlamakta, top¬lumların gelişmesine katkıda bulunmaktadır.
Ortak mirastan yararlanma onu özenle ko¬rumaya bağlıdır. Yaşayan kuşaklar ortak mirastan yararlanırken, onu korumakla da sorumludurlar.
Ortak Miras Özellikleri
Geçmişten günümüze kadar, süregelen insanların birikiminden oluşur.
Ortaya çıkan ürün, tek bir ulusun mirası değildir. Tüm uluslar bu mirastan yararlanabilir.
İnsanlar ortak mirasın korunmasında duyarlı olarak, tüm insanlığa yarar sağlamalıdır.
Ortak mirası korumak, geliştirmek ve nesillere aktarmak gereklidir.
Ortak Mirasa Nasıl Katkıda Bulunuruz?
Ortak mirasa katkıda bulunulması ve ko¬runması tüm insanlığın görevidir. Ortak mirasa kat¬kıda bulunmak dünyada yaşanan sorunların çözü¬müne de katkı sağlar.
Günümüzde insanlık ortak mirasa daha da katkıda bulunarak eşitlik anlayışını geliştirmeye ça¬lışmakta ve insanlık için sorun olan birçok olaya bi¬limsel çözümler getirmektedir.
Ortak mirasın korunması amacıyla da dün¬yada birçok müze ve kütüphane kurulmuştur. Bu¬ralarda geçmişteki ortak mirasın ürünleri sergilen¬mekte ve insanlığın hizmetine sunulmaktadır.
Ortak mirasın korunmasında faaliyet gös¬teren önemli kuruluşlardan birisi de Dünya Anıtlar Vakfı’dır. Bu kuruluş tarihî alanları belirlemekte ve korunması için çeşitli önlemler almaktadır.
Günümüzde üretilen teknik araçlar ve bil¬gisayarlarda ortak miras ürünleri kayıt altına alınıp kopyaları saklanmaktadır. Bilgisayarlar istenilen bilgiye daha kolay ve çabuk ulaşılmasını sağla¬maktadır.
Ortak mirasın korunmasında devletlerin yasal düzenlemeler yapması ve bu konuda vatan¬daşlarına küçük yaşlardan itibaren eğitim verme& de oldukça önemlidir.
Ortak mirasın korunmasında en önemli et¬ken mirasa bilinçli olarak katkıda bulunulması ve eğitimdir.
Dünya Miras Listesindeki Doğal ve Kültürel Varlıklarımız
1. İstanbul’un Tarihi Alanları
2. Göreme ve Kapadokya Milli Parkı
3. Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası
4. Hattuşaş (Boğazköy)
5. Nemrut Dağı
6. Xanthos – Letoon
7. Pamukkale – Hierapolis
8. Safranbolu şehri
9. Truva Arkeolojik Kenti