CÜMLEDE ANLAM
Bir duyguyu, düşünceyi, eylemi anlatan; yargı bildiren söze veya söz grubuna cümle denir.
NESNEl CÜMLE
Kişiden kişiye değişmeyen, herkes için geçerliliği aynı olan, doğruluğu ya da yanlışlığı kanıtlanabilen yargılardır.
Yahya Kemal’in, İstanbul’u anlattığı şiirleri vardır.
Roman, yazınımıza Batı’dan gelen yazınsal türlerden biridir:
Şair; son yapıtında, çocuklara yönelik şiirlere yer veriyor Ayvalık, Balıkesir’in denize kıyısı olan bir ilçesidir.
Yukarıdaki cümleler, doğruluğu ya da yanlışlığı kanıtlanabilecek yargılardan oluştuğu için nesnel nitelik taşımaktadır.
ÖZNEL CÜMLE
Kişiden kişiye değişkenlik gösteren, kanıtlanabilir nitelikte olmayan yargılardır. Bu yargılarda, kişisellik ve yorum söz konusudur.
Yahya Kemal’in, İstanbul’u anlattığı çok güzel şiirleri vardır.
Roman, yazınımızda en çok beğenilen yazınsal türdür.
Şairin son yapıtındaki çocuk şiirleri, okuyanları derinden etkiliyor:
Ayvalık, Balıkesir’in denize kıyısı olan şirin bir ilçesidir.
Yukarıdaki cümlelerde geçen “çok güzel”, “en çok beğenilen”, “derinden etkiliyor”, “şirin” sözleri, doğruluğu ya da yanlışlığı kanıtlanabilir özellikte olmadığından bu cümleler, öznel nitelik taşımaktadır.
İÇERİK CÜMLESİ
Bir sanat yapıtının ne anlattığı ile ilgili bilgi veren yargılardır. “Yapıtta ne anlatılıyor?” sorusunun cevabıdır.
Ünlü yazar, son romanında çocukluğunda yaşadığı çevreyi ele alıyor.
Bu cümlede “çocukluğunda yaşadığı çevre” sözüyle yapıtın içeriğiyle ilgili bilgi verilmektedir.
Aşağıdaki cümlelerde, sözü edilen yapıtların içeriğiyle ilgili bilgi verilmiştir.
Sanatçı, bu yapıtında ünlü şairlerle yaptığı söyleşilere yer veriyor.
Anılarını dile getirdiği bu yapıtıyla yazar, okuru derinden etkilemeyi başarıyor.
BİÇEM (ÜSLUP)
Bir sanat yapıtının nasıl oluşturulduğu ile ilgili bilgi içeren yargılardır. Sanatçının anlatım biçimi, sözcük seçimi, cümle yapısı, söyleyiş özellikleri, dili kullanış şekli üslubu belirleyen önemli özelliklerdir. “Sanatçı, konuyu nasıl anlatıyor?” sorusunun cevabıdır.
Yazar, bu romanında yalın ve sürükleyici bir anlatımla okurlarının karşısına çıkıyor.
Bu cümlede “yalın ve sürükleyici bir anlatım” sözüyle, yapıtın biçemiyle ilgili bilgi verilmektedir.
Aşağıdaki cümlelerde sözü edilen yapıtların biçemiyle ilgili bilgi verilmiştir.
Sanatçı, her yapıtında içten bir söyleyişle okurlarını büyülüyor adeta.
Kısa cümleler ve canlı betimlemelerle öykülerini oluşturan yazar, romanlarında daha uzun cümleler kullanıyor.
Günlük hayatta pek kullanmadığımız sözcüklere yapıtlarında sıkça yer veren yazarın bu tutumu, okurlar tarafından yadırganmıyor.
ÖZGÜNLÜK
Sanatçının, yapıtlarında kendine özgü nitelikler taşımasıdır. Başka bir deyişle sanatçının, yapıtını oluştururken başkasına benzememesi, başkasını taklit etmemesi, orijinal olması, yapıtlarına kendi damgasını vurması, yeni ve farklı şeyler ortaya koymasıdır.
YOĞUNLUK
Bir yazınsal yapıtta, az sözle çok şey anlatabilmektir.
YALINLIK
Bir sanat yapıtında dili, süssüz, sanatsız ve herkesçe anlaşılacak bir biçimde kullanmaktır.
EVRENSELLİK
Bir sanat yapıtında, bütün insanlığı ilgilendirecek konuları işlemek ve tüm insanlara seslenebilmektir.
ULUSALLIK
Bir sanat yapıtında, sanatçının içinde bulunduğu ulusun insanını ilgilendiren konulara yer vermesi, ulusal özellikleri ön plana çıkarmasıdır.
ELEŞTİRİ
Herhangi bir sanatçının veya yapıtın olumlu veya olumsuz yanlarını ortaya koymaktır. Eleştiri, sadece yapıt ve sanatçıyla ilgili değil, her konuda olabilir.
Yazar; romanında kahramanları başarıyla konuştururken, olay örgüsünde yapaylığa düşmekten kurtulamıyor.
Bu cümlede “kahramanları başarıyla konuştururken” sözüyle romanın olumlu bir yanı, “olay örgüsünde yapaylığa düşmek” sözüyle romanın olumsuz bir yanı dile getirilmiştir.
Aşağıdaki cümlelerde olumlu ve olumsuz eleştirilere yer verilmiştir.
Yetkin sanatçı, yapıtlarındaki doğal anlatımla geniş okur kitlelerine seslenmeyi başarıyor.
Genç şairin, şiirlerinde kullandığı imgeler, ünlü şairlerin imgelerinin taklidi olmaktan öteye gidemiyor.
ÖZELEŞTİRİ
Kişinin, kendi davranışlarına yönelik ortaya koyduğu olumsuz eleştirilerdir.
Derslerime zamanında çalışmadığımdan, sınav geceleri sabahlara kadar ders çalışmak zorunda kalırdım.
Yaşadığım olayları sıcağı sıcağına yazmadığım için, şimdi geçmişi hatırlarken olayları birbirine karıştırıyorum.
Bu cümlelerde “derslerime zamanında çalışmadığımdan”, “yaşadığım olayları sıcağı sıcağına yazmadığım için” sözleriyle, söz konusu kişiler, kendilerinin olumsuz yanlarını ortaya koyarak özeleştiride bulunmuşlardır.
DEĞERLENDİRME
Bir yapıt veya sanatçı hakkında öznel ya da nesnel görüş bildirmektir. Öznel değerlendirmeler aynı zamanda bir eleştiridir.
Usta şairin, elli beş şiirinin yer aldığı son yapıtında, yepyeni bir söyleyiş göze çarpıyor.
Bu cümlede “elli beş şiirinin yer aldığı” sözüyle nesnel, “yepyeni bir söyleyiş” sözüyle öznel bir değerlendirme yapılmıştır.
Aşağıdaki cümlelerde öznel ve nesnel değerlendirmelere yer verilmiştir.
Bu yazarımız, öykülerindeki kahramanları, genellikle köylerde yaşayan insanlar arasından seçiyor. (nesnel)
Genç romancının, romanında anlattığı bazı olayların gerçek yaşamın çok uzağına düşmesi, romanın inandırıcılığına gölge düşürüyor. (öznel)
Not: Belli bir yapıt veya sanatçıdan söz etmeyen genel yargılar, değerlendirme değildir.
Sanatçı, yaşadığı topluma yapıtlarıyla yön vermelidir.
Şiir, insanları günlük yaşamın sıkıntısından uzaklaştırın.
YARGI – GEREKÇE (NEDEN – SONUÇ)
Bir eylemin hangi nedenden (gerekçe) dolayı gerçekleştiğini veya gerçekleşmediğini bildiren cümlelerde yargı-gerekçe ilişkisi vardır. Bazen cümle içinde bazen de iki cümle arasında neden-sonuç ilgisi kurulabilir.
Evden geç çıktığı için ilk derse yetişememiş.
Bu cümlede “ilk derse yetişememe”nin nedeni olarak “evden geç çıkma” gösterilmiştir.
Aşağıdaki cümlelerde neden-sonuç ilgisi söz konusudur.
İleride lazım olur diye bir kenara biraz para ayırmıştım.
Yoğun kar yağışından dolayı eğitime bir hafta ara verildi.
Bugün çok yorulmuştu; çünkü sabahtan beri çalışıyordu.
Bizim köyün suları soğuktur; içilmez.
Çocuklar dün yeteri kadar uyumadığından, oldukça durgun görünüyordu.
Yağmurun aniden bastırması pikniğimizin iptal edilmesine yol açtı.
KOŞULA BAĞLILIK
Bir eylemin ya da durumun gerçekleşmesinin, başka bir yargının gerçekleşmesine veya bir durumun var olmasına bağlandığı cümlelerde koşula bağlılık söz konusudur.
Sınıfını başarıyla geçersen sana bisiklet alırım.
Bu cümlede “bisiklet alma”, “sınıfı başarıyla geçme” koşuluna bağlanmıştır.
Aşağıdaki cümlelerde koşula bağlılık söz konusudur.
Bu şehre geldikçe çocukluk günlerimi hatırlıyorum.
Seninle maça gelirim; ancak işlerim bitene kadar beni bekleyeceksin.
Arabamı, akşama getirmek üzere alabilirsin.
Eleştirmenler, değerlendirmelerinde tarafsız davranınca yapıtların gerçek değeri ortaya çıkar.
KARŞILAŞTIRMA
Herhangi iki şey arasında çeşitli yönlerden kıyas yapmaktır. Bu cümlelerde “daha, en, kadar, ise” gibi karşılaştırma bildiren sözlere yer verilir.
Divan şairleri, şiirlerinde sanatlı bir dil kullanırken Halk şairleri ise sade bir dil kullanmıştır.
Bu cümlede “Divan şairleri” ile “Halk şairleri”, “dili kullanma” yönünden karşılaştırılmıştır.
Aşağıdaki cümlelerde karşılaştırma yapılmıştır.
Bir yazarın, yapıtını yazmaya başlamadan önceki düşünceleri, yazarkenki düşüncelerinden daha farklıdır.
Roman, olayları öyküye göre daha geniş açıdan ele alır.
Sanatçının bütün şiirleri, sanatsal yönden hemen hemen aynı düzeydedir.
Not: Kıyas yapılmaksızın varlıkların özelliklerinin verilmesi, karşılaştırma değildir.
Bir tarafta başı karlı dağlar; bir tarafta yemyeşil ağaçlar vardı.
TANIM
Bir kavramın veya varlığın ne olduğunu bildiren cümlelerdir. “Bu nedir?” sorusunun cevabıdır.
Günlük, kişinin, başından geçenleri günü gününe kaleme aldığı yazınsal türdür.
Bu cümlede, günlüğün “ne olduğu” anlatılarak tanım yapılmıştır.
Aşağıdaki cümlede tanım yapılmıştır.
Dize sonlarında yazılış ve okunuşları aynı, görevleri farklı seslere uyak denir.
Not: Varlıkların ya da kavramların özelliklerinin verilmesi tanım değildir.
Şiir; okuyanları sıkıntılarından uzaklaştırarak rahatlatır.
Deneme, salt söz söyleme gücü olan yazarlarca kaleme alınır.
ÖNYARGI
Bir kimse, olay veya durumla ilgili olarak çeşitli nedenlerle önceden edinilen, genellikle olumsuz düşüncelerdir.
O, bu haftaki toplantıya da vaktinde gelmeyecek, adım gibi biliyorum.
Ünlü yazarın son yapıtının, okurlarını hayal kırıklığına uğratacağını yakında hep birlikte göreceğiz.
Birinci cümleden, sözü edilen kişinin daha önceki toplantılara geç kaldığı anlaşılıyor. Ama bu kişinin, söz konusu toplantıya geç kalıp kalmayacağı kesinlik kazanmadığı halde vaktinde gelmeyeceği söylenerek; ikinci cümlede, henüz hiçbir şey belli değilken, sözü edilen yazarın yapıtının okurlarını hayal kırıklığına uğratacağı söylenerek önyargıda bulunulmuştur.
ÖNERİ
Bir sorunu çözmek amacıyla ya da herhangi bir durumla ilgili olarak görüş bildirmek, tavsiyede bulunmaktır.
Yapıtlarınızda daha yalın bir dil kullanmanız, yapıtlarınızın gelecekte de okunmasını sağlayacaktır.
Çevrenizdeki insanlarla daha iyi geçinmek istiyorsanız, tatlı dilli ve güler yüzlü olmalısınız.
Ne kadar yorgun olursanız olun, yatmadan önce mutlaka biraz kitap okuyun.
İlk cümlede, yapıtlarının kalıcılığı yakalaması için, yazara, yapıtlarında daha yalın bir dil kullanması; ikinci cümlede, insanlarla iyi geçinmek için, tatlı dilli ve güler yüzlü olunması; üçüncü cümlede, hiçbir günün kitap okumadan geçirilmemesi öneriliyor.
TASARI
Bir kimsenin herhangi bir konuyla ilgili, ileriye dönük olarak yapmayı düşündüğü plan ve projelerdir.
Son şiir kitabımı yayımladıktan sonra, bütün şiirlerimin yer aldığı bir kitap yayımlamayı düşünüyorum.
Sanatçı yelpazesinin geniş tutulacağı bir edebiyat dergisi çıkarmak, bu sayede geniş bir edebiyatsever kitlesine ulaşmak istiyoruz.
Bir öğretim görevlisi olarak, kütüphanemi, bir üniversiteye bağışlamayı planlıyorum.
Birinci cümlede; söz konusu şair, son kitabını yayımladıktan sonra, bütün şiirlerini toplayacağı bir kitap çıkarmayı düşündüğünü (tasarladığını) dile getiriyor. İkinci cümlede, bir edebiyat dergisi çıkarılıp geniş kitlelere ulaşmanın istendiği (tasarlandığı) anlatılıyor. Üçüncü cümlede, söz konusu kişinin kütüphanesini bir üniversiteye bağışlamayı tasarladığını görüyoruz.
AMAÇ
Herhangi bir işle ilgili olarak erişilmek istenen sonucu, maksadı dile getirmektir.
Öğrencilerin sözcük dağarcığını geliştirecek yapıtlar kaleme almayı hedefliyorum.
Gelecek hafta yapılacak bilgi yarışmasında, okulumuzun adını duyurmak istiyoruz.
Birinci cümlede yazar, öğrencilerin sözcük dağarcığını geliştirecek yapıtlar kaleme almayı amaçladığını, ikinci cümlede, öğrenciler, bilgi yarışmasında okullarının adını duyurmayı amaçladıklarını söylüyor.
YAKINMA
Herhangi bir olumsuz durumdan dolayı üzüntü duymak, üstü kapalı şikâyetçi olmaktır.
Gücüm, servetim neyim varsa kaybettim
Kaybettim ah, dostlarım neşemi!
Öğrencilerde düzenli çalışma alışkanlığı olmadığından, onlara ödev vermede zorlanıyoruz.
Son zamanlarda genç şairlerimiz, sadece kendilerinin anlayabileceği, kapalı şiirler yazıyor.
Baştaki dizelerde şair; gücünü, servetini, neşesini kısaca her şeyini kaybettiğinden şikâyet ediyor. Sonraki cümlede öğretmenler, öğrencilere ödev vermekte zorlandıklarından; son cümlede ise eleştirmen, genç şairlerin kapalı şiirler yaz-masından yakınıyor, yani şikâyet ediyor.
KAYGI
Herhangi bir olayın olumsuz bir şekilde sonuçlanabileceğine dair endişe taşımaya kaygı, tasa denir.
Sözlerimden sonra onun benimle bir daha konuşmamasından çekmiyorum.
Sanat anlayışımdaki bu değişikliklerden sonra, okurlarımın benden uzaklaşmasından korkuyorum.
Birinci cümlede kişi, söylediklerinden dolayı, arkadaşının kendisiyle konuşmamasından; ikinci cümlede sanatçı, sanat anlayışındaki değişiklikten dolayı, okuyucularının kendisinden uzaklaşmasından kaygı duyduğunu dile getiriyor.
BEĞENME – TAKDİR ETME
Herhangi bir şeyin iyi ya da güzel olduğunu ve beğenildiğini dile getirmektir.
Maviyle yeşilin kaynaştığı, gözlerden uzak, şirin bir balıkçı köyüydü burası.
Sanatçının son dönem şiirleri, yetkin bir dil işçiliğinin örnekleri olarak çıkıyor karşımıza.
Birinci cümlede, “maviyle yeşilin kaynaştığı, şirin balıkçı köyü” denerek köye yönelik bir beğeni; ikinci cümlede “yetkin bir dil işçiliğinin örnekleri” denerek sanatçının son dönem şiirlerine yönelik bir beğenme dile getirilmektedir.
ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK
Kişinin kendi değerini olduğundan aşağı göstermesi, sahip olduğu üstünlükleri ön plana çıkarmamasıdır.
Her ne kadar yapıtlarım ilgiyle karşılansa da şairlik yolunda, daha öğreneceğim çok şey var.
Bu cümlede şair, yapıtlarının ilgiyle karşılanmasına rağmen, “şairlik yolunda, daha öğreneceğim çok şey var” diyerek alçakgönüllü bir davranış sergiliyor.
KARŞITLIK (KARŞIT İKİ DURUM)
Birbirine zıt (karşıt) kavramların aynı cümlede bulunmasıdır.
Dışarıda buz gibi bir hava varken biz içeride terliyorduk.
Bu cümlede “buz gibi bir hava” ve “terlemek” sözleriyle karşıt iki durum anlatılmıştır.
VARSAYIM
Gerçekleşmeyen bir durumu veya olayı gerçekleşmiş gibi kabul etmektir. Bu cümlelerde, “farz edelim, diyelim ki, tut ki, kabul edelim, düşünelim” gibi ifadeler bulunur.
Tut ki bu işi yarına yetiştiremedik.
Bu cümlede, “tut ki” sözüyle, gerçekte olmayan “işi yarına yetiştirememe” olayı gerçekleşmiş gibi kabul edilmiştir.
TAHMİN – OLASILIK
Bazı sezgi ve bilgilere dayanarak herhangi bir durum, olay ya da eylemin nasıl gerçekleşeceği hakkında kesin olmayacak şekilde fikir yürütmektir. Kişisel sezgiler, “bence, bana göre, sanırım, belki, zannediyorum” gibi ifadelerle belirtilir.
Hava iyice bozdu, birazdan fırtına çıkabilir.
Bu cümlede “havanın bozması” bilgisine dayanılarak “fırtına çıkabilir” sözüyle bir tahminde bulunulmuştur.
Aşağıdaki cümlelerde tahmin, olasılık söz konusudur.
Sınav çoktan başlamıştır; boşuna gitmeyelim.
Bu akşam belki size çaya geliriz.
Sanatçının yapıtlarında çocukluğunu sürekli anlatması, o günlere duyduğu özlemden olsa gerek.
Sanırım sanatçının bu yapıtı okurlardan büyük bir ilgi görecek.
Bana göre, yarın gireceğimiz sınavın soruları çok kolay olacak.
YORUM
Kişinin, bir olayı veya durumu duygularını katarak anlatmasıdır. Yani, yorum cümlelerinde öznellik, kişisellik vardır.
Sonbahar yaklaştıkça her tarafı bir hüzün kaplıyordu.
Bu cümlede “her tarafı bir hüzün kaplıyordu” sözüyle, konuşan kişinin, sonbaharın yaklaşmasıyla ilgili bir yorumuna yer verilmiştir.
Aşağıdaki cümlelerde yorum söz konusudur.
Uçsuz bucaksız okyanuslardan gelen gemiler; oldukça yorgun görünüyordu.
Ilık bir bahar rüzgârı, neşeli neşeli dolaşıyordu sahilde.
Denizdeki yakamozlar bize göz kırpıyordu.
Gökyüzü ağlıyordu eylül gidiyor diye.
Ne zaman şiir okusam yepyeni dünyalara yolculuklar yapıyorum.
SOMUTLAMA
Soyut bir kavram, durum ya da olayın; anlaşılabilmesi için somut varlıkların özelliklerinden yararlanılarak açıklanmasıdır.
Saf şiir, hiçbir katkı maddesinin bulunmadığı zeytinyağı gibidir.
Bu cümlede soyut bir kavram olan “saf şiir”, somut olan “zeytinyağı”na hiçbir katkı maddesi içermemesi yönüyle benzetilerek somutlama yapılmıştır.
DOĞRUDAN (DÜZ) ANLATIM
Başkasının söylediği bir sözü olduğu gibi aktarmaktır. Alınan söz tırnak içinde verilebileceği gibi sözün sonuna virgül konularak da aktarılabilir.
Kardeşim, hafta sonu sınava gireceğim, dedi.
Öğretmen, öğrencilere: “Yağmur başladı, içeri girin.” dedi.
Bu cümlelerde “hafta sonu sınava gireceğim” ve “Yağmur başladı, içeri girin.” sözleri hiçbir değişiklik yapılmadan aktarıldığından, doğrudan anlatıma birer örnektir.
DOLAYLI ANLATIM
Başkasının söylediği bir sözü kendi söyleyişimize göre değiştirerek aktarmaktır.
Kardeşim, hafta sonu sınava gireceğini söyledi.
Öğretmen, öğrencilere, yağmur başladığını, içeri girmeleri gerektiğini söyledi.
Bu cümlelerde yukarıda verilen doğrudan anlatım cümlelerindeki “gireceğim” sözü “gireceğini”, “başladı” sözü “başladığını”, “girin” sözü “girmeleri gerektiğini” şeklinde değiştirilerek söylendiğinden, bu cümleler dolaylı anlatıma birer örnektir.