• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pages/Ders-Akademi/1405878436342260

Üyelik Girişi

SES

SES İLE İLGİLİ KAVRAMLAR




1- Ses :
Katı, sıvı ve gaz halindeki maddelerin oluşturduğu tanecikli(maddesel) ortamlarda dalgasal olarak (dalga şeklinde) yayılabilen
enerji türüne ses denir. Ses, titreşimlerden oluşan bir enerji türüdür.
• Ses veren her madde veya cisme ses kaynağı denir.
• Ses kaynakları titreşerek ses meydana getirir.
• Sesin oluşabilmesi için mutlaka titreşim hareketinin gerçekleşmesi gerekir.
• Titreşim, bir cismin ileri geri gidip gelme hareketidir. (Ses veren her şey titreşir ve titreşen cisimler ses oluşturur).
• Çevremizde ses çıkaran sayısız varlık vardır. İnsanlar, hayvanlar, taşıtlar, müzik aletleri, şelale, rüzgâr, yağmur ses çıkaran
varlıklardandır.
• Ses kaynağından yayılan ses titreşimleri kulak tarafından duyulabilir. Fakat insan kulağı bütün ses titreşimlerini duyamaz.
(Frekansının uygun olması gerekir)
• İnsanların birbirleriyle iletişim kurmaları, duygu ve düşüncelerini aktarabilmeleri için konuşmaları gerekir. Konuşmanın temel öğesi
sestir ve insan sesi de titreşim sonucu oluşur.
• Ses veren ses kaynakları esnektir ve esnek olan cisimler ses dalgaları oluşturabilir veya ses dalgalarını iletebilir.
NOT : 
1- İnsanların ses çıkarması da titreşimle olur. Gırtlakta bulunan ses tellerisoluk verme
olayısırasında akciğerlerden dışarı verilen hava ile titreşerek ses çıkmasınısağlar.
2- Sesin Özellikleri :
Sesleri birbirinden ayıran üç özellik vardır. Bunlar sesin şiddeti, sesin yüksekliği ve sesin tınısıdır.
a) Sesin Şiddeti :
Sesin zayıf veya kuvvetli olmasına sesin şiddeti denir. Sesin şiddeti desibel(dB) birimi ile belirtilir. 0 – 60 (dB) arasındakisesler
insan kulağınırahatsız etmez.
b) Sesin Tınısı :
Aynısesin çeşitli müzik aletlerinden çıktığı zaman gösterdiğifarklılığa sesin tınısı denir. Tını, sesin farklılığını ifade eden bir terimdir.
(Aynı notayı(tonu) çalan bir kemanla bir flüt arasındaki temelfark, tınıfarkıdır ve bu nedenler farklısesler çıkar. Enstrümanların
yapıldığı malzemelerin farklı olması, enstrümanların oluşturduğu sesin farklı bir tınıda olmasınısağlar).
c) Sesin Yüksekliği(Frekansı) :
İnce sesi kalın sesten ayıran özelliğe sesin yüksekliği denir. Ses yüksekliği, ses kaynağının titreşme hızına bağlıdır. Ses kaynakları
hızlı titreştiği zaman sesin yüksekliği artar ve ses ince (tiz) çıkar. Ses kaynakları yavaş titreştiği zaman sesin yüksekliği azalır ve ses
kalın (pes) çıkar.
(Ses kaynağının 1 saniyedeki titreşim sayısına frekans denir. Frekans birimi hertz’dir ve Hz ile gösterilir. Frekansı büyük olan ses
kaynağı ince, frekansı küçük olan ses kaynağı kalın ses verir.)
Sesin yüksekliğises kaynağı olarak kullanılan telin boyuna, gerginliğine, kalınlığın (kesitine) ve cinsine bağlıdır.
• Kalınlıklarıfarklı, diğer özellikleri aynı olan iki telin verdiğiseslerin yükseklikleri(frekansları) farklıdır. İnce telin verdiğisesin
yüksekliği(frekansı) daha fazladır yanisesi incedir.
• Cinslerifarklı, diğer özellikleri aynı iki telin verdiğiseslerin yükseklikleri(frekansları) farklıdır.
• Gerginliklerifarklı, diğer özellikleri aynı olan iki telin verdiğiseslerin yükseklikleri(frekansları) farklıdır. Gergin telin verdiğisesin09 04 2012 Ses Nasıl Yayılır? (Konu Anlatımı)
www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php?Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonularKonuYazdir&KonuID=518 2/5
• Gerginliklerifarklı, diğer özellikleri aynı olan iki telin verdiğiseslerin yükseklikleri(frekansları) farklıdır. Gergin telin verdiğisesin
yüksekliği(frekansı) daha fazladır yanisesi incedir.
• Uzunluklarıfarklı, diğer özellikleri aynı olan iki telin verdiğiseslerin yükseklikleri(frekansları) farklıdır. Uzun telin verdiğisesin
yüksekliği(frekansı) daha fazladır yanisesi incedir.
3- Ses Kirliliği:
Sesin abartılı ve gelişi güzel kullanılmasısonucu ses kirliliği ortaya çıkar. Ses kirliliğine gürültü denir. Ses kirliliği insan sağlığı için
çok zararlıdır.
Ses şiddeti birimi desibeldir (dB). İşitilebilen en hafifsesin şiddeti 0 (sıfır) desibel olarak kabul edilir. (Buna işitme eşiği denir).
Normal konuşma sesi 30 – 60 dB arasındadır. (İnsan kulağı, frekansı 20 titreşim/saniyeden küçük olan sesleri işitmez fakat bu
seslerden olumsuz etkilenir. Ses altı denilen bu titreşimlerin etkisinde uzun süre kalan insanlarda sağırlıklar görülmektedir).
4- Sesin Yayılması :
Ses maddesel ortamlarda yayılabilir yanisesin yayılabilmesi için maddesel ortama dolayısıyla taneciklere ihtiyaç vardır. Bu nedenle
ses katı, sıvı ve gaz halindeki maddelerde yayılır. Boşlukta, maddesel ortam (tanecik) olmadığıses boşlukta yayılmaz.
Ses dalgalar halinde yayılır. Ses dalgalarısu dalgalarına benzer ve su dalgaları gibi dairesel(küresel dalgalar şeklinde) olarak
yayılırlar. Ses dalgaları da su dalgaları gibi bir noktadan başlayarak başka bir noktaya doğru hareket eder.
Su dalgalarını oluşturan kaynağın yakınında su dalgaları belirgindir ve su dalgaları kaynaktan uzaklaştıkça daha az belirgin hale gelir.
Ses dalgaları da su dalgaları gibi kaynağa yakın yerlerde şiddetlidir (belirgindir) ve kaynaktan uzaklaşıldıkça ses dalgalarının şiddeti
azalır. Bunun nedeni, kaynağa yakın yerlerde ses dalgalarının enerjisinin fazla olması ve ses kaynağından uzaklaşıldıkça ses
dalgalarının enerjisinin azalmasıdır.
Ses dalgaları ile su dalgaları arasındakifark ise, su dalgaları görünebilir ve su dalgalarısadece suyun yüzeyinde yayılır. Ses dalgaları
ise görünmez ve ses dalgaları her doğrultuda (küresel olarak) yayılır.
Ses kaynağından çıkan ses dalgaları(kaynaktan) enerji taşırlar. Bu enerji, çeşitli ortamlar tarafından iletilir. Ses enerjisi iletilirken
sesin yayıldığı ortamdaki yani tanecikler yer değiştirmez yani yayılmaz. Yayılan yani yer değiştiren madde veya tanecik değil,
hareket enerjisidir.
Ses kaynağından çıkan ses dalgaları, yayıldığı ortamdaki maddenin taneciklerini titreştirir. Titreşen tanecik etrafındaki diğer
tanecikleri titreştirir ve bu nedenle ses bir tanecikten diğerine yayılır. Ses tanecikten taneciğe yayıldığı için tanecikler arasındaki
boşluk ne kadar az ise sesin yayılma hızı o kadar fazla olur. Yanisesin yayılma hızı en fazla katılara da sonra sıvısonra da
gazlardadır. Fakat ses dalgaları gaz halindeki maddelerde en uzağa gider.
Cisimlerin titreşmesi ile meydana gelen sesin kulağımıza kadar gelebilmesi için ses kaynağı ile kulağımız arasında katı – sıvı – gaz
gibi esnek bir ortamın bulunması gerekir.
NOT : 
1- Sesin oluşabilmesi için titreşimin belli bir değerde olması gerekir.
2- Ses dalgaları havada 340 m/s yol alır. Suda 1453 m/s hızla yol alır. Katılarda yaklaşık olarak 5000 m/s hızla yayılır.
3- Güneş’in yaydığı ışık Dünya’ya ulaştığı halde Güneş’te oluşan patlamaların sesi duyulamaz. Bunun nedenisesin yayılması için
maddesel ortam gereklidir. Uzay boşluğunda maddesel ortam olmadığı için Güneş’te oluşan patlamalar duyulamaz.
4- Saat, hava dolu fanusta iken çalarsa sesi duyulabilir. Fakat havası tamamen boşaltılmış fanusta çalarsa sesi duyulamaz. Bunun
nedeni, sesin boşlukta yayılamaması ve sesin yayılabilmesi için maddeye ihtiyaç duymasıdır.
5- İnsanların duyabileceği ve üretebileceğiseslerin bellifrekans değerleri vardır. Normal bir insan kulağı 20Hz ile 20000 Hz
arasındakisesleri duyabilir. Frekansı 20000 Hz’in üstünde olan sese ultrasonik ses denir.
SORU : 
1- Bir kaynağın oluşturduğu ses kulağa nasıl ulaşır?
2- Güneş’in yaydığı ışık Dünya’ya ulaştığı halde Güneş’te meydana gelen patlamaların sesi niçin duyulamaz? (Sesin yayılabilmesi
için maddesel ortam gereklidir).
3- Durgun suya taş atılınca ne olur? (Taşın suya değdiği noktadan itibaren daireselsu dalgaları oluşur).
5- Sesin Yayılma Hızına Etki Eden Faktörler :
a) Ortam Sıcaklığı :
Sıcaklık arttıkça taneciklerin titreşim hızı yani kinetik enerjisi artacağından sesin yayılma hızı artar. (Sesin 0ºC de havada yayılma
hızı 331m/s olduğu halde 20ºC de 344 m/s‘dir. Sıcaklık artıkça sesin o ortamdaki yayılma hızı da artar).09 04 2012 Ses Nasıl Yayılır? (Konu Anlatımı)
www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php?Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonularKonuYazdir&KonuID=518 3/5
b) Ortamın Cinsi :
Sesin yayıldığı ortamın cinsi, sesin farklı hızlarda yayılmasına neden olur. Sesin hızlı yayılabilmesi için tanecikler arasındaki boşluğun
az ve taneciklerin düzenli olması gerekir.
Sesin yayılma hızı, katı, sıvı ve gazlarda farklıdır. Ses, en yavaş gazlarda, sonra sıvılarda, en hızlı katılarda yayılır. (Katı haldeki
maddelerde de sesin yayılma hızıfarklıdır.)
NOT :
1- SES DALGALARININ FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ :
Dalgalar genel olarak, mekanik ve elektromanyetik dalgalar olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Elektromanyetik dalgalar, yayılmak
için bir ortama ihtiyaç duymazlar ve boşlukta da yayılabilirler. Mekanik dalgalar ise, enerjilerini aktarabilmek için ortam
taneciklerine ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden boşlukta (örneğin uzayda) yayılamazlar. Ses dalgaları da mekanik dalgalar olduklarından
yayılmak için maddesel bir ortama ihtiyaç duyarlar.
Ses, nesnelerin titreşiminden meydana gelen ve uygun bir ortam içerisinde (hava, su vb.) bir yerden başka bir yere, sıkışma
(compressions) ve genleşmeler (rarefactions) şeklinde ilerleyen bir dalgadır. Dolayısıyla ses, bir basınç dalgasıdır.
• 1960 tarihli bu fotoğrafta, özel bir ses merceği ve özel bir görüntüleme yöntemi kullanılarak, sol tarafta görülen kornadan çıkan
ses dalgalarının görüntüsü elde edilebilmiştir.
(Bell Telephone Laboratory)
2- FREKANS (SIKLIK) :
Bir dalganın frekansı, dalganın hava veya başka bir ortam içinden geçerken ortamdaki partiküllerin ne sıklıkta titreştiğine bağlıdır.
Frekans ileri geri titreşimlerin zamana bağlı olarak ölçülmesi ile hesaplanır. Saniyedeki titreşim sayısı özel olarak Hertz birimi ile
ifade edilir.
1 Hertz = 1 döngü/saniye
Yüksek frekans değerleri için Hertz'in bin katı olan ‘kilohertz’ (kHz) birimi kullanılır. İnsan kulağının duyabildiğisesler 20 ile 20000
Hz (20kHz) arasında frekansa sahip olabilir. Eğer bir frekans 20 Hz' in altında ise bu tür titreşimlere ses altı titreşimler, frekans 20
kHz' in üzerinde ise bunlara da ses üstü titreşimler denir.
3- GENLİK (AMPLİTÜD) :
Genlik, ses dalgalarının dikey büyüklüğünün bir ölçüsüdür. Ses dalgalarını oluşturan sıkışma ve genleşmeler arasındakifark,
dalgaların genliğini belirler. Ses dalgaları havada veya başka bir ortamda titreşen objeler tarafından üretilir. Örneğin titreştirilen bir
gitar teli, yaptığı periyodik salınım hareketi ile hava moleküllerinin belli bir frekansta sıkışmasını ve genleşmesinisağlar. Bu şekilde
teldeki enerji havaya iletilmiş olur. Enerjinin miktarı, teldeki titreşim genliğine bağlıdır. Eğer tele fazla enerji yüklenirse, tel daha
büyük bir genlikle titreşir. Teldeki titreşim genliği ne kadar fazla ise ortam tanecikleri(örneğin hava molekülleri) tarafından taşınan
enerji de o kadar fazladır. Enerji ne kadar fazla ise sesin şiddeti de o kadar büyük olacaktır. Bu ifadeler, titreşen tüm cisimler için
geçerlidir.
4- DALGA BOYU :
Bir dalganın ardışık iki tepe veya iki çukur noktası arasındaki mesafe dalga boyunu verir. Dalga boyu λ (lamda) ile gösterilir.
5- TON :
Müzikte, diatonik (doğal major) gamda bir ‘tam aralık’ olarak tanımlanan ton, belli bir frekansta ve perdede üretilen safses
anlamında kullanılır. Örneğin bir ses çatalı(diyapazon) titreştirildiğinde ortaya çıkan 440 Hz frekansındaki‘Do (C)’ notası, saf bir
tondur. Saf tonlar doğal ortamda fazla karşılaşılmayan ve genellikle müzik aletleri veya ses üreteçleri aracılığıyla üretilen seslerdir.
Yüksek frekanslı(yüksek perdeden) sesler tiz, düşük frekanslı(düşük perdeden) sesler pes (bas) olarak algılanır.
6- TINI :
Sesin ‘rengini’ ifade eden bir terimdir. Aynı oktavda, aynı notayı(tonu) aynı yoğunlukta ve aynı uzunlukta çalan bir kemanla bir flüt
arasındaki temelfark, ‘tınıfarkı’dır. Enstrümanları oluşturan bileşenlerin doğalfrekanslarındakifarklılıklar, sonuçta oluşan sesin
farklı bir tınıda olmasınısağlar. Bu sayede, farklı müzik aletlerinden çıkan özdeş notaları kolaylıkla ayırt edebiliriz. Tını, sesin
harmonik (doğuşkan) yapısına bağlı olarak değişir.
7- SESİN ŞİDDETİ :
Şiddet, ses dalgalarının taşıdıkları enerjiye bağlı olarak birim alan uyguladıkları kuvvettir. Birimi genellikle ‘metrekare başına Watt’
(W/m2) olarak ifade edilir. Sesin şiddeti, ses kaynağına olan uzaklığın karesi ile ters orantılıdır.
8- DESİBEL (DB) :
İnsan kulağı çok düşük ve çok yüksek şiddette sesleri duyabilme yeteneğine sahiptir. İnsan kulağının algılayabileceği en düşük ses
şiddeti, eşik şiddet olarak bilinir. Kulağa zarar vermeden işitilebilen en yüksek sesin şiddeti ise, eşik şiddetinin yaklaşık 1 milyon
katı kadardır. İnsan kulağının şiddet algı aralığı bu kadar geniş olduğundan, şiddet ölçümü için kullanılan ölçek de 10'un katları,
yani logaritmik olarak düzenlenmiştir. Buna desibel ölçeği denir. Sıfır desibel mutlak sessizliği değil; işitilemeyecek kadar düşük ses
şiddetini(ortalama 1.10-12 W/m2) gösterir.
Desibel, bir oranı veya göreceli bir değeri gösterir ve ‘bel’ biriminin 10 katıdır. Alexander Graham Bell' in anısına bel adı verilen
birim, ikifarklı büyüklüğün oranının logaritması olarak tanımlanmaktadır. Yani‘1 bel’, birbirlerine oranları 10 olan iki büyüklüğü
göstermektedir (örneğin 200/20). Bu oranın çok büyük olmasından dolayı ''Desibel'' adı verilen ve oranların logaritmasının 10 katı
olarak tanımlanan birim daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu sayılardan biri bilinen bir sayı olarak alındığından, Desibel; söz
konusu bir büyüklüğün (Pi) referans büyüklüğe (Pref) oranının logaritmasının 10 katıdır (dB=10.log [Pi/Pref]).
dBA ise insan kulağının en çok hassas olduğu orta ve yüksek frekansların özellikle vurgulandığı bir ses değerlendirmesi birimidir.
Gürültü azaltması veya kontrolünde çok kullanılan dBA birimi, ses yüksekliğinin sübjektif değerlendirmesi ile ilişkili bir kavramdır.
Eşik şiddetindekises ‘sıfır’ desibeldir ve 1.10-12 W/m2 değerine eşdeğerdir. 10 kat daha şiddetlises 1.10-11 W/m2; yani 10 dB
iken, 100 kat daha şiddetlises 20 dB’dir. Aşağıdaki tabloda, günlük hayatta sıklıkla karşılaştığımız bazıses kaynakları ve bunların
ürettiğiseslerin desibel olarak şiddetleri karşılaştırma amacıyla verilmiştir.09 04 2012 Ses Nasıl Yayılır? (Konu Anlatımı)
www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php?Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonularKonuYazdir&KonuID=518 5/5
Ses dalgaları enerjilerini 3 boyutlu ortamda taşırken, kaynaktan uzaklaştıkça ses dalgalarının şiddeti azalır. Artan uzaklıkla birlikte
ses dalgalarının şiddetinin azalmasıses dalgalarındaki enerjinin daha geniş alanlara yayılmasından kaynaklanır. Ses dalgaları 2
boyutlu bir ortamda dairesel olarak yayılır. Enerji korunduğu için enerjinin yayıldığı alan arttıkça güç azalmalıdır. Şiddet ve uzaklık
arasındaki ilişki ters-kare ilişkisidir. Bu yüzden kaynağa olan uzaklık 2 katına çıktığında şiddet ¼ 'üne düşer. Benzer şekilde
kaynağa olan uzaklık ¼ 'üne düştüğünde şiddet 16 katına çıkar. Uzaklık arttıkça sesin şiddeti, uzaklığın karesi oranında azaltır.
Aşağıdaki tabloda şiddet ve uzaklık arasındaki ilişki gösterilmiştir:
9- REZONANS :
Frekansları aynı olan ses kaynaklarından biri titreştiğinde, diğer ses kaynağının etkiyle titreşmesine rezonans denir.
10- SES KAYDI :
İlk ses kaydıfonograf denen bir araçla yapılmıştır. (Thomas Edison tarafından 1877'de icat edilmiştir). Zamanla bu alanda çeşitli
araçlar geliştirilmiştir. Gramafon, teyp ve modern stüdyolardaki kayıt araçlarıdır. İlk ses kaydıfonografta sesler, mum silindirlere
kayıt yapılıyordu. Dönen taş plaklara kaydedilir.
Sesin banda kaydedilmesiyle ses kaydı gelişti. Sesli bir filmde ses, filmin kenarına kaydedilir.
Müzik kasetleri, sesin kaset içinde banda kaydedilmesiyle istediğimiz zaman, kaset çalarla tekrar sese dönüştürmemizisağlar.





1.KONU :SES DALGALARI


Ses dalgaların grafik gösterimi denizdeki dalgalara benzer. Ses dalgalarının da dip ve tepe seviyeleri vardır. Hangi ses dalgasının ne anlama geldiğini daha iyi öğrenelim.

Önce bir ses dalgasının nasıl hareket ettiğine bakalım:

Bu dalganın bir yüksekliği, sıklığı ve dalga aralığı olduğunu tahmin edebiliriz. Aşağıda Ses dalgasının bilinmesi gereken özellikleri veriliyor.

Ses kaynağının türüne göre dalgaların şekli de değişir.
  • İnce ve Kalın Ses:
İnce ve kalın ses, ses kaynağının frekansıyla alakalıdır. İnce sesin frekansı fazla, kalın sesin frekansı azdır.
Aynı sürede daha fazla dalga üreten ses kaynağının frekansı daha fazladır. Bunu resimlerle anlamaya çalışalım:

İki ses dalgası aynı süre içinde farklı oranda dalga üretir. Daha fazla ses dalgası üreten kaynağın frekansı daha büyüktür. Alttaki ses kaynağı üsttekinden daha ince tondadır.
Kedi, aslana göre daha ince ses üretir. Dolayısıyla aslanın ses frekansı daha düşüktür.
  • Yüksek ve Alçak Ses
Sesin yüksekliği ve alçaklığı frekanstan farklı bir anlama gelmektedir. Bie kişi bağırdığında veya alçak sesle konuştuğunda frekans olarak benzer sesler çıkarır. Fakat bu seslerin genlikleri yani şiddeti farklıdır.
Bunu grafikte görelim:
Görüldüğü gibi uçağın sesi arabanınkinden fazladır. yani uçağın sesinin genliği arabanın sesinin genliğinden fazladır.
  • Gürültü
Gürültlü bir sesle müzikal bir sesin dalgaları birbirine benzemez. Ritmik seslerin dalgaları yumuşaktır. Gürültüde ise keskin dalgalar vardır.
Grafikleri inceleyelim:



Buradan sesin şiddetini ve frekansını ayarlayarak dinleyebilirsiniz

Buradan ses dalgalarını dinleyebilirsiniz

              
  2.KONU :SESSİN ÖZELLİKLERİ


SESİN ÖZELLİKLERİ 
1-Sesin Şiddeti:
Ses kaynağına yapılan etkinin artması ile birlikte çıkardığı sesin şiddeti de artar.
Ses kaynağından uzaklaştıkça sesin şiddeti artar.
Sesin şiddeti debisel (dB) adı verilen birimle ölçülür.
30-60 dB arasındaki sesler normal şiddetteki seslerdir. Şiddeti 60 dB den fazla olan sesler rahatsız eder. 
Ses dalgası molekülleri yayılma doğrultusunda titreşirler. Bu nedenle ses dalgaları boyuna dalgalardır. 
2-Sesin Yüksekliği:
Ses kaynağının 1 sn deki titreşim sayısına sesin frekansı denir. Frekans, sesin yüksekliğinin ölçüsüdür. 
tanıtan özelliğine ses tınısı denir. 
 
Rezonans: Ses dalgaları sert engele çarparak ışıktaki gibi yansımaya uğrar. 
Sesin yansıma özelliğinden yararlanarak deniz ve okyanusların derinliği ölçülebilmektedir.
Kaynağın frekansı büyükse ince (tiz), küçükse kalın (bas) ses çıkar. 
Titreşen telin frekansı şunlara bağlısdır:
Telin boyu arttıkça frekans küçülür, ses kalınlaşır. 
Tel kalınlaştıkça frekans küçülür, ses kalınlaşır. 
Telin gerginliği arttıkça frekans büyür, ses inceleşir. 
Telin cinsine bağlıdır.
Frekans, (titreşim/saniye) olarak belirtilir.
Sesin ortamda yayılma frekansı, kaynağın yayılma frekansına bağlıdır.
Kulağımız 20 s-1 ile 20000 s-1 frekanslı sesleri duyabilir.
3-Sesin Tını:
Her ses kaynağı kendine özgü ses çıkarır. 
Yüksek şiddetteki ses iç kulaktaki işitme sinirlerine zarar verir. Sesin şiddeti ne kadar fazlaysa zarar verme ihtimali o kadar artar. Kulağa verdiği zarar sesin şiddeti kadar maruz kalma süresi ile de ilgilidir.
Sesin Şiddeti Nasıl Ölçülür:
Sesin şiddet birimi desibel (db)’dir. Bir sesin şiddedini belirtirken birim olarak db kullanılır. İnsan kulağının duyabildiği en küçük ses 0 db olarak kabul edilir. Bu oran logaritmik olarak artar. Yani 20 db, 10 db’den 10 kat daha şiddetli, 40 db, 10 db’den 1000 kat daha şiddetlidir. İnsanın 0 ila 180 db arasındaki sesleri duyduğu kabul edilir. Bazı seslerin şiddeti şu şekilde belirtilebilir. 
0db İnsanın duyabildiği en düşük ses şiddeti 
60  db Normal konuşma veya daktilo sesi         
90  db Kamyon sesi veya çim biçme makinası sesi        
100 dbAsfalt delme makinesi        
115 db Konser veya barlarda yüksek sesli müzik        
140 db Jet uçağı sesi 
Genel olarak 85 db üzerindeki sesin kulağa zararlı olacağı kabul edilir



Ses sıkıştırma frekans veya zaman baz alınarak iki farklı metotla incelenebilir. Kullanılan sıkıştırma algoritmasının tipi ihtiyaç duyulan fonksiyonelliğe ve istenen çıktı kalitesine göre seçilir. 

Her iki yöntemde de sıkıştırma, fazlalığın atılması prensibine göre çalışır. Konu ses sıkıştırma olunca kullanılmayan kısımların atılmasıyla, hissedilemeyen kısımlar hata ya da distorsiyon olarak düşünülür.

Pek çok sıkıştırma tekniğinde amaç transfer edilen datanın ve saklama alanının azaltılmasıdır. Pek çok yüksek kaliteli teknik 64 kBit/saniye gibi yüksek değerlerde sıkıştırma yaparken 1’e 24 oranında sıkıştıran teknikler de vardır. Ancak sıkıştırmanın fazla olması, elde edilen datanın gerçek zamanlı olarak işlenebilmesinde ve konuşma tanımada kullanılmasını zorlaştırır.

İnsan sesinin temel özellikleri 

Farklı ses sıkıştırma tekniklerine girmeden önce insan sesinin özellikleri hakkında biraz bilgi vermek konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.

Ses (konuşma) sinyalleri durağan olmayan sinyallerdir. Eğer bu ses segmentlere bölünürse 5-20 milisaniyelik temel elemanlardan oluştukları görülebilir. Konuşma sinyalleri sesli (voiced), sessiz ya da ikisinin karışımı olabilir. Burada sesli diye bahsedilen bildiğimiz sesli harfler, sessiz diye bahsedilen de geriye kalan harflerin telâffuzudur. Sesli sinyalin enerjisi normalde sessiz sinyale göre oldukça yüksektir.

Sesli konuşma gırtlağın, titreşen ses telleri tarafından ürettiği hava palslarıyla tahrik edilmesi sonucu oluşur. Ses telleri periyodik palslar oluşturur ve bu palsların frekanslarına Temel Frekans adı verilir. Sessiz konuşma ise gırtlaktaki bir boşluktan havanın burun bölgesine zorlanmasıyla oluşturulur. “N” gibi burunsal sesler, gırtlağın akustik kaplinlenmesiyle (sürekli titreşim) oluşturulur. “P” gibi darbeli sesler ise ağız boşluğundan bir anda hava bırakılmak suretiyle oluşturulur. Konuşma üreten ve kodlayan sistemler bu karakteristik modelleri göz önünde bulundurarak hazırlanırlar.


İnsan Sesinin Özellikleri
İnsanın akciğerinden dışarı çıkartılan havanın, gırtlak yapısı ve ağız hareketleriyle basıncının değiştirilmesi yardımıyla insan sesi oluşur. İnsan vücudundan çıkan havanın basıncını kontrol edebilir. Bu sayede sesini azaltıp çoğaltırken bazı ses frekanslarını kullanarak konuşabilir, şarkı söyleyebilir, bağırabilir, fısıldayabilir.

İnsanların bu yapısı kişiden kişiye değişiklik gösterir. Şişman bir insan ile zayıf bir insan arasında ses frekans farkı vardır. Erkek ve kadınlar arasında da fark bulunur. Bas sesin frekansı düşük, tiz seslerin ise frekansı yüksektir.


Sesin Özellikleri
SES
*Bir denge noktasından hareket ileri-geri olabileceği gibi aşağı yukarıda olabilir.
*Belirli bir hareketin belirli bir sürede tekrarlanmasına salınım denir.
*Salınım hareketi yapan cismin hareketi sırasında denge noktasından olan en büyük uzaklığına salınım hareketinin genliği denir.
*Salınım hareketi yapan bir cismin birim zamanda yaptığı salınım sayısına frekans denir.Frekans için kullanılan birim Hertz dir. Kısaca Hz ile gösterilir.Örneğin frekansı 15 Hz olan bir cisim bir saniyede 15 salınım hareketi yapıyor demektir.
* Ses bir ortamda dalgalar halinde yayılır.
*Ses=Titreşim
*Sesin yayılabilmesi için maddesel ortama ihtiyaç vardır. örneğin uzay boşluğunda ses  yayılmaz.
*Ses dalgalarının genliği ne kadar büyükse ses o kadar şiddetlidir.
*Cismin titreşim enerjisi ne kadar büyükse titreşimin genliği o kadar büyük olur.
*Sesin şiddeti genliğiyle ilgilidir. Genliği büyük sesler daha şiddetlidir.
*Uzun tel kalın tele göre daha kalın ses çıkarır. 
*Sesin ince ya da kalın olması sesin yüksekliği olarak adlandırılır.Ses ne kadar inceyse o kadar yüksek olduğu söylenir.
*Sesin ince ya da kalın duyulmasına neden olan özellik ses dalgalarına ait frekanstır. Sesin frekansı ne kadar büyükse ses o kadar ince duyulur. Sesin frekansı ne kadar küçükse o kadar kalın duyulur.
*Yüksek frekanslı ince seslere tiz ses düşük frekanslı kalın seslere pes ses denir.
*Sesin şiddetine gürlük ya da sesin düzeyi de denir.
*Sesin frekansı titreşen cismin türüne bağlıdır.
*Tellerin boyları,gerginlikleri ve yapıldıkları maddelerin cinsi telden gelen sesin frekansını etkiler.
*Gergin telden daha tiz(ince) ses çıkar.
*Kalın telden daha pes ses yani kalın ses elde edilir.
*Kısa telden daha tiz ses çıkar.
*Üflemeli müzik aletlerinden elde edilen ses havanın yol aldığı kanalla ilgilidir. Kanal ne kadar uzun olursa elde edilen ses o kadar kalın olur.
*Ses dalgalar halinde yayılan bir enerji türüdür.
*Sesin havadaki hızı 340m/s dir. Işığın havadaki hızı ise 300.000.000 m/s dir.
*Ses en hızlı katılarda en yavaş ise gazlarda yayılır.
*Sıcaklık arttıkça sesin hızı da artar.


                         




3.KONU : MÜZİK VE FEN


Bir müzisyen piyanoyla bestesini çalarken çıkan sesi büyük bir zevkle dinleyebilirsiniz. Ancak bir usta matkapla duvarı delerken çıkan sesten aynı zevki alabilir misiniz? Piyanoyla bir müzisyen müzik üretebilir. Ancak matkaptan çıkan sesin müzik olduğu söylenemez. Müzik ve gürültüyü ayıran şey ses dalgalarının düzenliliğidir. Bir piyanist piyanonun tuşlarına basarken düzenli ses dalgaları oluşurken, matkaptan çıkan ses dalgaları düzensiz ve karmakarışıktır.
İnsan kulağı bu iki ses dalgası arasındaki farkı algılar. Düzenli ses dalgaları hoş bir melodi gibi kulağımıza gelirken düzensiz ses dalgaları bizi rahatsız eder. Bizi rahatsız eden sesler genellikle gürültü olarak adlandırılır.
Ses kaynaklarından çıkan ses dalgalarının genliğini ve frekansını ölçmek için osiloskoptan yararlanılır. Osiloskoba bağlı bir mikrofondan alınan ses elektrik sinyallerine dönüşür. Bu elektrik sinyalleri osiloskop ekranında ses dalgalarının görüntülenmesini sağlar. Böylece ses dalgalarının ne kadar düzenli ya da düzensiz olduğu da anlaşılabilir.
Müzik aletlerinin bazıları telin titreşimiyle, bazıları havanın titreşimiyle bazıları ise deri ya da plastik yüzeyin titreşimiyle ses üretir.
Telli çalgılarda farklı kalınlıklarda teller kullanılır. Akord yapılarak bu tellerin gerginlikleri değiştirilir. Telin inceliği – kalınlığı, uzunluğu – kısalığı ve gerginliği çıkardığı sesi etkiler. Genellikle bu çalgılarda her nota için bir tel bulunmaz. Müzisyen tel üzerindeki bir noktaya parmağını basarak telin uzunluğunu değiştirir ve farklı notaları çıkarabilir. Telli çalgılardan çıkan seslerin birbirinden farklı olmasında gövde yapıları da etkilidir. Gövdenin genişliği yüzeyinin yapısı ve yapıldığı malzeme çalgıdan çıkan sesi etkiler. Özellikle el yapımı kemanların her birinin ses özelliği birbirinden farklıdır. Birinin çıkardığı ses diğerlerine tıpatıp uymaz.
Üflemeli çalgılarda titreşen havadır. Sanatçı bazı deliklere parmağını koyarak titreşen havanın uzunluğunu değiştirir. Böylelikle inceden kalına tüm notaları çıkarır.
Klarnet de üflemeli bir çalgıdır. Ancak Klarnette bir ağızlık kullanılır. Klarnete üflendiğinde ağızlık titreşir ve bu titreşim klarnet içindeki havaya iletilir. Zurna da klarnet gibi ağızlıkla çalınan bir üflemeli çalgıdır.
Borazanda herhangi bir subap ya da delik yoktur. Müzisyen nefesini kullanarak farklı notaların oluşmasını sağlar. Trombon üzerindeki hareketli kısım içinde hava bulunan borunun uzunluğunu değiştirerek farklı notaları çıkarır. Trompette havanın titreşimini kontrol eden subaplar bulunur. Borazan, trombon ve trompette ağızlık bulunmaz.
Müzik aletlerinin boyutları küçüldüğünde genellikle yüksek frekanslı ses (ince ses), boyutları büyüdüğünde düşük frekanslı ses (kalın ses) üretirler. Bunu üflemeli çalgılarda rahatlıkla görebiliriz.
Davul, trampet, darbuka gibi vurmalı çalgılardan çıkan sesin özelliğini vurulan kısmın deri ya da plastik yapılması, kullanılan malzemenin gerginliği ve çalgının gövde şekli etkiler.
Piyano tuşlu bir çalgıdır. Tuşlarına basıldığında yapısında bulunan çekiçli mekanizma sayesinde teller titreşir ve ses üretilir. Bu özelliğinden dolayı orkestrada vurmalı çalgılar sınıfında yer alır. Müzik aletlerinde çıkan ince seslere tiz, kalın seslere pes denir.
Müzik aletlerini öğrenmek ister misiniz?
4. SES BİR ENERJİ TÜRÜDÜR
Buradan sesin bir enerji türü olduğunu öğrenebilirsiniz
Çevremizde ses çıkaran sayısız varlık vardır. İnsanlar, hayvanlar, taşıtlar, müzik aletleri, şelale, rüzgâr, yağmur ses çıkaran varlıklardandır.

Kendiliğinden ses çıkaran varlıklara doğal ses kaynakları denir. Ses kaynaklarının ses çıkarabilmesi için titreşim gerekir. Müzik aletlerinde bunu çok net görebiliriz. İnsanların ses çıkarması da titreşimle olur. Gırtlağımızda bulunan ses telleri akciğerlerimizde bulunan hava ile titreşerek ses çıkmasını sağlar.

Sesin yayılması için maddesel ortama ihtiyaç vardır. Yani boşlukta ses yayılmaz. Ses dalgalar halinde yayılır. Ses kaynağından çıkan ses maddenin taneciklerini titreştirir. Bu nedenle ses yayılır. Ses dalgasının her bir tam devrinde bir sıkışma ve bir seyrekleşme serisi vardır. Ses, tanecikten taneciğe yayılır, tanecikler ne kadar sık ise o kadar hızlıdır. Sesin yayılma hızı sırasıyla katıdan sıvıya, sıvıdan gaza azalır. Hız (V) = uzaklık (D)/ süre (T) biçiminde gösterilen genel hız formülü aslında teorik bir değer niteliği taşımamaktadır. Çünkü bu formülde göz önüne alınmayan dış faktörler, ses dalgalarının hızı üzerinde bir dizi etkiler yaratır. Örneğin rüzgar sesi uzaklara taşır, gece ve gündüzün sıcaklık farkları ses dalgalarını etkiler. Ses dalgaları katılarda yaklaşık olarak 5000 m/s hızla yayılır. Suda 1453 m/s hızla yol alır. Havada 340 m/s yol alır.Ses kaynaklar iki’ye ayrılır bunlar doğal ses kaynakları ve yapay ses kaynaklarıdır.
Ses bir enerji türümüdür?


5. HANGİ SES DAHA ŞİDDETLİ
Hafif sesler kulağa az şiddette kuvetli sesler ise yüksek şiddette gelmektedir.

Şiddet birimi desibel'dir (dB). Desibel insan kulağının işitebildiği en küçük ses şiddetidir.

Fısıltı sesi 30 dB

Konuşma sesi 40-60 dB

Bağırma sesi 80-90 dB

Uçağın kalkışı 120-140 dB

Tüfek patlaması (yakın Mesafe) 130 dB

Frekans ise saniyede geçen titreşim sayısıdır ve birimi hertz’dir (Hz). İnsan kulağı 20-20.000 Hz arasındaki sesleri duyar. Bu sınırın altındaki seslere infrasonik, üstündeki seslere de ultrasonik sesler denir. Konuşma sesi aralığı da 500-2000 hz arasında değişir. Uluslararası standartlara göre, işitme sistemine zarar veren gürültü düzeyi 100-10.000 Mhz ve 85 dB düzeyidir.
Kişinin sessiz bir ortamda 1,5 metreden günlük konuşmaları anlamakta güçlük çekmeye başladığı sınır gürültü düzeyi olarak kabul edilebilir. Bu sınır 500, 1000 ve 2000 Hz frekanslarda ortalama 25 dB değerine karşılık gelmektedir.
Gürültünün Sağlık Üzerine Etkileri:

1. İşitme duyusu ve yollarında zararlara yol açar.

2. Gürültünün kişilerde huzursuzluk, uykusuzluk, sinirlilik, konsantrasyon bozukluğu gibi etkileri vardır.

3. Çalışma etkinliğini azaltır, düşünmeyi engelleyebilir. Bellekle ilgili çalışmalar, sözcük öğrenme amacıyla yapılan çalışmalar gürültüden etkilenmektedir. Öğrenme yaşantılarının olumsuz etkilenmesi özellikle okullarda belirgindir. Gürültü bölgelere yakın olan okullarda öğrenme etkinliğini azaltıcı etki yapmaktadır. Okuma, anlama, öğrenme düzeyini azalttığından okul sağlığı açısından da önemli olabilir.

4. Karakter değişikliklerine neden olabilir. Eğilimi olanlarda sorunların ve bunaltıların ağırlaşmasına yol açar. Çabuk sinirlenme ve kızgınlığa yol açar.

5. Aralıklı ve ani gürültü kişide ani adrenalin deşarjı yaratarak kalp atış oranını, solunum sayısını, kan basıncını arttırmakta, dikkat azalması, uyku düzeninde bozulmalara neden olabilmektedir. Ani gürültüde kalp hızı artmakta, gözbebeklerinde dilatasyon olmaktadır.

Gürültüden etkilenmenin boyutu, gürültüye maruz kalma süresi, gürültünün frekansı, şiddeti, kesikli ya da sabit olması ve kişisel özelliklere bağlıdır. Başlangıçtaki etki işitme yorgunluğu olarak tanımlanmaktadır. Sesin şiddeti ve yoğunluğu arttıkça işitme yorgunluğu da artar. 140 dB şiddetinde bir darbe gürültüsü ani ve geri dönüşü olmayan işitme yitimine yol açabilir. Buna akustik travma denir.



6.HANGİ SES İNCE, HANGİ SES KALIN


Sesin Yüksekliği (Kalın–İnce Sesler)
 İnce sesi kalın sesten ayıran özelliğe sesin yüksekliği veya ses perdesi denir. 
Ses kaynağının 1 saniyede ürettiği dalga sayısına veya ses kaynağının 1 sn’deki titreşim sayısına frekansdenir. 
Sesin yüksekliği, ses kaynağının titreşim hızına yani frekansına bağlıdır ve doğru orantılıdır. 
• Ses kaynaklarının frekansı yani titreşim hızı arttığı zaman sesin yüksekliği artar ve ses ince (tiz) çıkar. Frekansı yani yüksekliği fazla olan sese ince ses denir.
• Ses kaynaklarının frekansı yani titreşim hızı azaldığı zaman sesin yüksekliği azalır ve ses kalın (pes) çıkar. Frekansı yani yüksekliği az olan sese kalın ses denir.

Frekans birimi hertz (Hz) dir ve frekans, dalga boyu ile ters orantılıdır. Dalga boyu arttıkça frekans azalır, dalga boyu azaldıkça frekans artar.
Çevrede bulunan ses kaynaklarının ürettiği ses dalgalarının yüksekliği yani incelik ya da kalınlığı, sesin frekansına bakılarak belirlenir. (Saniyede 300 kez titreşen telin çıkardığı ses, 200 kez titreşen telin çıkardığı sesten daha incedir).



7.SES DALGALARININ KULAĞIMIZDAKİ YOLU
İşitme organımız üç kısımdan oluşur: dış kulak, orta 
kulak ve iç kulak. Dış kulak havadan aldığı titreşimleri 
orta kulağa geçirir. Orta kulak dış kulağın arkasındadır.
 Buradaki küçük kemikçikler titreşimleri iç kulağa geçirir.
 Asıl duyu hücreleri iç kulaktadır, insanın denge organı 
da orta kulakta bulunur. Bu organ üç küçük kanaldan 
ve sıvıyla dolu iki boşluktan oluşur. Organın duyu 
hücrelerin baş hareketindeki değişikliklere ve yer 
çekimine karşı duyarlıdır.

İnsan kulağının iki önemli işlevi vardır. İlk olarak bu 
organ, ses titreşimlerinin algılandığı yerdir; ikinci olarak 
da beden dengesinin korunması ve denge duyusu açısından
 büyük bir önem taşır.

İşitme, titreşimlerin algılanmasının sonucudur. Bazı titreşimler 
işitilemez. Duyduğumuz titreşimlere ses deriz. Bir nesne titrediği 
zaman titreşimi çevreye (havaya) geçer. Bu ses dalgası dış kulağa 
girer. Titreşimler kafatası kemikleri aracılığıyla da alınabilir. Ancak 
genellikle kemiklerin iletkenliği havanınkinden daha zayıftır. Bu, bir
 diyapazon (iki kollu çelik ses ölçüsü) ile sınanabilir. Diyapazon
 kulağın önünde tutulduğu zaman titreşimler, kafatası üzerine 
konduğu zaman duyulduğundan daha net bir biçimde duyulur. 
Bir ses dalgasının gücü (amplitüt) duyulan sesin gücünü (yüksekliğini) 
belirler; saniye başına dalga sayısı (frekans) ise ses perdesini belirler.
 Sesin yüksekliği desibel (dB) olarak ve perdesi hertz (Hz) olarak ifade 
edilir.

100 Hz, ses kaynağının ileriye ve geriye doğru saniyede 100 kez titreştiğini

 gösterir. dB olarak ifade edilen ses gücü, kendi başına duyulan sesin 
yüksekliği hakkında çok az şey ifade eder. 1000 Hz'lik bir perdede 60 dB
 oldukça yüksek bir ses olduğu halde, 100 Hz'lik bir perdede 60 dB hemen
 hemen duyulamayacak kadar alçak bir sesi gösterir.

Genel olarak, 18 ve 30 yaş arasında insanlar 16 ve 16.000 Hz arası frekansları 
işitebilirler. Çocuklar ise 20.000 Hz'e kadar yükselen perdeleri algılayabilirler
Yaşlanma ile bu algılama düzeyi yavaş yavaş düşer. Birçok hayvan insanların
 işittiğinden daha yüksek frekansları işitebilirler. Yalnız omurgalı hayvanlar ve
 insanlar perdeleri birbirinden ayırt edebilirler. Herkes çok yüksek ses işitmenin 
hoş olmayabileceğini bilir. Ses yüksekliğinin dayanılmaz olduğu noktaya acı eşiği 
denir ve 130 dB gücündedir. Bu, aşağı yukarı kalkış yapan bir jet uçağının çıkardığı 
sese tekabül eder. Bir roket fırlatılmasının çıkardığı, 180 dB gücündeki ses 
yoğunluğu ölümcüldür; çünkü bu korkunç basıncın etkisiyle kan damarları, 
hücre duvarları ve
 kulak zarları patlar.

Bir sesin niteliği yüksekliği kadar tedirgin edici olabilir. Örneğin akan bir musluk 

sesi insanı çıldırtabilir. Yoğun trafik olan bir sokakta oturan insanlar sürekli olarak
 arabaların durma ve çalışma seslerini işitmekten çok rahatsız olurlar. Sonunda, 
bir komşuda çalan radyo, alçaktan uçan uçaklar ve fabrikaların uğultusu gibi 
tedirgin edici gürültüler gerginliğe yol açabilir ya da zaten var olan fiziksel
 bozuklukları şiddetlendirebilir.

Kulak kepçesi, işitme kanalı ve kulak zarının dış tabakası dış kulağı oluşturur.
 Kulak kepçesi, insanın sesin geldiği yönü ve yüksek perdeleri ayırt etmesini 
sağladığı için önemlidir. Hayvanlar genellikle sesin geldiği yönü insanlardan
 daha iyi anlayabilirler.

Görevi ses dalgalarını kulak zarına yöneltmek olan kulak kepçesi esas olarak

 kıkırdaktan oluşur. Yapısı, özellikle dalga boyu kısa olan seslerin algılanmasında 
önemli bir rol oynar. Başımızı hafifçe çevirdiğimizde değişik yönlerden gelen
 farklı sesleri daha güçlü olarak algılayabiliriz. Sesin yönü ve uzaklığı hakkında 
izlenimler edinmek tek kulağımızla bile olanaklıdır.

Kedi ve köpek gibi bazı hayvanların geniş, hareket edebilen kulak kepçeleri vardır

 ve bu hayvanlar kulaklarını gerçekten de oynatarak kullanırlar. İşitme kanalının
 girişinde küçük kıllar vardır. Kulak kiri kanalın iç kısmını bakterilere ve kire karşı
 korur. Kulak kepçesinin aldığı ses dalgaları dış işitme kanalı aracılığıyla orta
 kulağa geçirilir. Bunun bir sonucu olarak, kulak zarı titreşir ve bu titreşimler
 birbirine bağlı olan ve orta kulakta bulunan üç küçük kemiğe geçirilir. Ancak
 kulak zarının her iki yanındaki basınç birbirine eşit olduğu zaman bu iletim en
 iyi şekilde sağlanır.

Orta kulağın esas işlevi sesi, niteliğini bozmadan iç kulağa iletmektir. Orta

 kulakla iç kulak arasında sınır oluşturan kulak zarı bağ dokusundan oluşur. 
Dış kısmı deri, orta kulağa bakan kısmı ise mukoza ile kaplıdır. Sesler kulak
 zarına çarptığında kulak zarı titreşir ve bu titreşimler birbirine bağlı olan ve
 orta kulakta bulunan üç küçük kemiğe geçirilir. Ancak kulak zarının her iki 
yanındaki basınç birbirine eşit olduğu zaman bu iletim en iyi şekilde sağlanır.
 Burun-boğaz boşluğu ile orta kulak arasında açık bir bağ oluşturan östaki 
borusu bu basınç dengesini gerçekleştirir. Östaki borusunun yutakla (burun-
boğaz boşluğuyla) birleşen kısmı normal olarak kapalıdır. Yutkunma sırasında 
burası açılarak havanın geçmesini sağlar. Uçakta seyahat ederken ya da 
denizden yüksekliği fazla olan yerlerde kulak zarının iki tarafındaki basınç
 farklı olacağından yutkunmak insanı rahatlatır. Ayrıca esnemek, bir şey 
çiğnemek de bu işlevi görür. Bunun da nedeni, östaki borusundan geçen 
havanın basınç eşitliği sağlamasıdır.

Birinci kulak kemiğine çekiç denir. Bu kemik kulak zarına bağlıdır ve örs

 kemiğine dayanır. Örs kemiği ise üçüncü kulak kemiğine, yani özengi 
kemiğine bağlıdır. Özengi kemiğinin alt kısmı iç kulağın oval pencere denen
 aralığına tam olarak oturur. Özengi kemiğinin oynayabilen alt kısmı ses 
titreşimlerini kokleadaki sıvıya iletir.

Örs, çekiç ve özengi kemiklerini içeren boşluk ve yarım ay biçimindeki üç

 kemik ile birlikte koklea iç kulağı oluşturur. Sıvı aracılığıyla iletilen titreşimler
 kokleadaki asıl duyu hücreleri tarafından algılanır. Kokleanın kendisi iki 
buçuk
 kere kıvrılmış bir salyangoz kabuğunu (koklea = salyangoz) andırır.
Kokleanın içini zarsı, esnek bir kısım boydan boya ikiye ayırır. Böylece

 birbiri üstünde iki kanal oluşmuş olur. Üst kanala vestibül skalası alt kanala
 timpani skalası denir. Kokleanın üst kısmına doğru zar üstünde bölmeler 
olmadığı için iki kanalın arası açık kalır. Sıvı, zarın diğer tarafında serbestçe 
akabilir, geri döner ve yuvarlak pencereden dışarı çıkar. Asıl duyu hücrelerini 
içeren Korti organı bu zarsı kısım üzerindedir. Burada mekanik enerji sinirsel
 dürtülere dönüşür. Duyu hücrelerine bulunan küçücük kılların üzeri saydam
 bir zar ile örtülüdür. Bu küçücük kıllar titreşince bu saydam zara dokunurlar
 ve duyu hücrelerinde bulunan sinir uçlarını uyarırlar.

Titreşim ve ses oluşumu ilişkisi

Titreşen bir nesnenin başlattığı titreşimler dizisine ses denir. Sesin oluşabilmesi için titreşim hareketi gereklidir. Titreşim bir nesnenin ileri geri hareketidir. Titreşim yapan ses kaynakları havayı titreştirir. Titreşen hava yayılarak kulağımıza gelir ve bir etki oluşturur. Böylece ses işitilir.
 Konuşurken elimizi boğazımıza dokundurduğumuzda gırtlağımızda bir titreşim meydana geldiğini hissederiz. Gırtlağımızda ses telleri adı verilen iki tane kas şeridi vardır. Konuşurken gırtlağımızdaki bu ses telleri hızla titreşir ve sesi meydana getirir.
 Ses telleri ne kadar hızlı titreşirse ses o kadar yüksek çıkar. Kadınların ses telleri kısa ve ince, erkeklerin ses telleri ise uzun ve kalındır. Bu yüzden kadınların ve erkeklerin sesleri birbirinden farklıdır.
 Saz, gitar, keman, mandolin ve davul gibi birçok müzik aletinde titreşim hareketi görülebilir. Ancak flüt, kaval, ney gibi birçok müzik aletinde titreşim hareketi görülmez.
 Saz, gitar, mandolin, keman gibi müzik aletlerinde titreşen teller ses çıkarır.
 Klarnet gibi bazı üflemeli müzik aletlerinin ağız kısmında ağaçtan yapılmış ince bir parça bulunur. Müzik aletine üflendiğinde bu parça aletin içindeki havayı titreştirerek ses çıkarır.

 Flüt, kaval, ney gibi üflemeli çalgılarda, klarnette olduğu gibi ağaçtan yapılmış bir parça yoktur. Bu çalgılara üflendiğinde aletin içindeki hava titreşerek ses çıkarır.

 Davul gibi vurmalı müzik aletlerinde deri bulunmaktadır. Deriye Vurulduğunda titreşerek ses çıkarır.

 Radyonun ya da televizyonun sesini işitebiliriz. Ancak çıkardıkları ses dalgalarını göremeyiz. Bu gibi aletlerin çıkardıkları sesleri etkilerinden anlayabiliriz. Örneğin, çalmakta olan bir radyoya şişirilmiş bir lastik balon dokundurduğumuzda, balonun titreştiğini görürüz. Balonun titreşmesi sesin bir enerjiye sahip olduğunu gösterir.
 Bazı opera sanatçıları çıkardıkları sesle bir bardağı kırabilir. Bir tür balina (ispermeçet balinası) ise çıkardığı sesle avını sersemletebilir, hatta öldürebilir.
 Ses ve İşitme
 Ses kaynaklarından çıkan ses, havada yayılarak kulağımıza kadar gelir ve kulak zarını titreştirir. Kulak zarındaki titreşimler kulağın iç kısımlarına iletilir. Bu titreşimler belirli bir ileti taşır. Bu iletiler beyne ulaştığında ses işitilmiş olur.

 Bir canlının kulağının büyük olması o canlının daha iyi duyabileceği anlamına gelmez. Fillerin kulakları insanlarınkinden çok büyük olmasına rağmen, ancak insanların işitebileceği sesleri işitirler. Fillerin kulaklarının büyük olması üzerlerine konan böcekleri uzaklaştırmalarına ve serinlemelerine yardımcı olur.
 Ses, havada yayılırken havayı oluşturan moleküllerin titreşmesine neden olur. Titreşen moleküller çevresindeki diğer moleküllere enerji aktarır. Ancak ses kaynağından uzaklaştıkça enerji aktarımında azalma meydana gelir.
 Bulunduğumuz odada çalışmakta olan televizyondan çıkan ses çok az enerji kaybederek kulağımıza gelir. Böylece televizyonun sesini kolayca duyabiliriz. Ancak televizyondan uzaklaştıkça sesini duymakta zorluk çekeriz. Bunun sebebi kaynaktan uzaklaştıkça sesin enerji kaybetmesidir.
 Aynı ses kaynağının ürettiği sesin farklı uzaklıklardan farklı şekilde duyulmasını sağlayan özelliğe sesin şiddeti denir.
 Kolumuz aşağıda iken kol saatimizin sesini işitemeyiz. Kol saatimizden çıkan sesler saatten çıktıktan sonra her yöne yayılarak enerjisini kaybeder. Çok az bir kısmı kulağımıza ulaşır.
 Kol saatimizi kulağımıza dayadığımızda saatten çıkan ses çok az enerji kaybederek kulağımıza ulaşır. Böylece kol saatimizin sesini işitebiliriz.
 Bir dosya kağıdını rulo yapıp bir ucunu kol saatinin üzerine, diğer ucunu kulağımıza dayarsak saatin sesini işitebiliriz. Ancak kağıt rulo çok uzun olursa saatin sesini işitemeyiz. Bunun sebebi sesin yol aldıkça enerjisini kaybetmesidir.

 Bazı hayvanlar insanların duyamadıkları sesleri duyar ve insanların çıkaramadıkları sesleri çıkarır.
 Yarasaların gözleri iyi göremez ancak kulakları çok iyi duyar. Yarasaların çıkardıkları sesler, çevredeki canlı ve cansız varlıklara çarparak geri döner. Böylece yarasalar varlıkların büyüklüklerini ve yerlerini algılar. Dolayısıyla yarasalar işitme duyulan sayesinde engellere çarpmadan uçabilir ve avlanabilir. İnsan kulağı yarasaların çıkardığı bazı sesleri duyamaz.

 Yunuslar yiyeceklerini ararken suda ses çıkarırlar. Bu sesler balık ya da balık sürüsüne çarparak geri döner. Böylece balıkların yerini öğrenen yunuslar avlanır.

 Yunuslar iyi göremez, koklama organları körelmiştir. Ancak işitme duyuları çok gelişmiştir. Yunuslar da yarasalar gibi insanların duyamayacağı bazı sesler çıkararak aralarında iletişim kurarlar.

 Kümes hayvanları, atlar ve köpekler insan kulağının duyamadığı bazı sesleri işitebilir. Örneğin; 1999 Marmara ve Düzce depremlerinde olduğu gibi şiddetli depremlerde oluşan sesleri insan kulağı işitebilir. Hafif şiddetteki depremlerde oluşan sesleri insan kulağı işitemezken bu hayvanlar işitebilir.

 İnsan kulağının işitemediği titreşimlerden günlük yaşamda pek çok alanda yararlanılır. Petrol arama, yer kabuğunu inceleme, tıp, endüstri ve haberleşme bu alanlardan bazılarıdır.

 Doktorlar insan vücudunu dinlemek için stetoskop kullanarak kalp ve akciğer hastalıklarını teşhis ederler.


8.İŞİTME VE SES YÜKSEKLİĞİ
İşitme olayı videosu izleyelim.
Ses Dalgaları —►Kulak kepçesi —► Kulak yolu —► Kulak zarı —► Çekiç, örs, üzengi
—►Oval pencere —► Dalız —►Saylangoz(sıvı) —►Korti organı —►İşitme Duyu Hücreleri
 —►İşitme Duyu Sinirleri Hücreleri —► Beyinin İşitme Duyu Merkezi —► İşitme Olayı

Ses ilk olarak kulak kepçesi ile toplanarak ak kulak yoluna, en son beyne gelerek işitme gerçekleşir
Sesin Yüksekliği: sesin ince veya kalın olmasını ayırt etmeyi sağlayan özelliktir. Sesin yüksekliği, ses kaynağının titreşim hızına (frekansına) bağlıdır. FREKANS bir saniyedeki titreşim sayısıdır ve frekans arttıkça ses incelir,frekans azaldıkça ses kalınlaşır. Kulak 20 ile 2000 frekans aralığındaki sesleri duyabilir. 20 frekans altındaki sesleri duyamayız ve bu seslere enforsonik (ses altı) sesler denir. 20000 frekans üzerindeki sesleri de duyamayız. Bu seslere de ultrasonik (ses üstü) sesler denir.
Ayrıca sesi oluşturan bir cismin titreşim frekansı cismin boyuna, cinsine, kalınlığına ve gerginliğine bağlıdır. Kısa, ince ve gergin tel ince ses, kalın,,uzun, ve gevşek teller kalın ses çıkartır.


9.SES SEVİYELERİ VE MEKANLAR


SES SEVİYESİ (dB) BİLİNEN SESLER 
0 dB Insan kulaginin duyabilecegi en düsük ses 30 dB Fisilti, sessiz konusma 50 dB Yagmur düsüsü, sessiz ofis, Buzdolabi, Havalandirma 60 dB Bulasik makinasi, Dikis makinasi, normal bir konusma. 70 dB Yogun trafik, elektrikli süpürge, saç kurutma makinasi 80 dB Çalar saat, Metro ;fabrika gürültüsü 90 dB Tras makinasi, Kamyon trafigi, Çim biçme makinasi 100 dB Kar araci, çöp kamyonu, müzik seti 110 dB Rock konseri,elektrikli Testere 120 dB Uçagin havalanisi, gece klübü 130 dB Delici çekiç 140 dB Av tüfegi, Hava hücum uyari sistemi 180 dB Roket firlaticisi 
Desibeller Kulagimi Etkilemeden Ne Kadar Yüksek Olabilir? Uzmanlar 85 desibel üzerindeki sese sürekli maruz kalmanin tehlikeli olabileceginde anlasmislardir. Duydugum Sesin Süresinin, Isitmemi Etkileme Tehlikesi Ile Bir Ilgisi Var Midir? Kesinlikle vardir. Yükses siddette sese ne kadar uzun süre maruz kalirsaniz, isitmenizde o kadar fazla hasar olusur. Ayni zamanda ses kaynagina ne kadar yakin olursaniz o kadar fazla etkilenirsiniz. Her silah sesi, yakindaki kisilerin isitmesinde hasar meydana getirebilir. Uzun namlulu silahlar ve top daha siddetli ses çikardiklari en kötüleridir. Fakat oyuncak silahlar bile sayet yakinsaniz isitmenizde hasar meydana getirebilirler. Son zamanlarda gençlerde yapilan arastirmalar önemli ölçüde alarm vermektedir. Çok gürültülü diskolar ve kulakliklarla yüksek sesli müzik dinlemek bunun sorumlusu olabilir. Gürültü, Isitmemin Disinda Daha Fazla Bir Zarar Verebilir Mi? Gürültüye maruz kalindiktan sonra ortaya çikan kulak çinlamasi çogunlukla kalicidir. Bazi kisilerin, yüksek ses karsisinda endise ve hassasiyeti artabilir, nabiz ve kan basincinda artis olabilir veya mide asit salgisinda artis görülebilir. "Yüksek gürültü" ayrica is ortaminda dikkati dagitarak verimi düsürebilir. Isitme Koruyucular Kullanmali Miyim? Sayet çok gürültülü bir ortamda çalisiyorsaniz, isitme koruyuculari kullanmalisiniz. Ayrica çok gürültülü bir alet veya silah kullanirken de kullanmalisiniz. Isyerinde günde sekiz saatten fazla 85dB veya yukarisinda gürültüye izin verilmemelidir. Çalistiginiz yerde ortalama ses siddeti sekiz saat süre ile 90 dB'den yüksek ise isitme koruyuculari kullanmalisiniz. Isitme Koruyuculari Nelerdir ve Ne Kadar Etkilidirler? Bu koruyucular zara ulasan sesin siddetini azaltmaya yararlar. Iki türde karsimiza çikarlar: kulak tikaçlari ve kulakliklar. Kulak tikaçlari dis kulak yoluna takilan ve sesin siddetini önleyen tikaçlardir. Bunlarin etkili olabilmesi için kulak yolunu tam tikamalari gerekir. Çesitli boyutlarda satilmaktadirlar. Kullanirken temiz olmalarina ve dis kulak yolunu tahris etmemelerine titizlik gösterilmelidir. Kulakliklar bütün kulagi kaparlar ve bir bant ile iki kulaklik birbirine baglidir. Etkili olmasi için kulak kepçesini sikica kapatmasi gerekir. Tam uygulanan kulak tikaçlari ve kulakliklar sesin siddetini 15 ile 30dB kadar azaltirlar. Ikisi birbirine esit etkili olsa da kulak tikaçlari düsük frekanslarda daha fazla, kulakliklar yüksek frekanslarda daha fazla etkilidirler. Beraber kullanildiklarinda ek olarak 10-15dB daha fazla koruma saglarlar. Gürültü 105dB'den yüksekse beraber kullanimlari önerilir. Niçin Kulaklarimi Sadece Pamuk Ile Kapatamam? Kulak kanalina sokulan basit pamuk ve kagitlar sesi çok etkili önleyemezler sadece 7dB kadar siddeti azaltirlar. Isitme Koruyucularinin Genel Problemleri Nelerdir? Bu tür isitme koruyucu kullanan isçilerin faydalanmalari gereken koruyuculugun yarisindan daha azi ile korunduklari bulunmustur. Bunun sebebi koruyucularin uygun ve sürekli kullanilmamalaridir. Sekiz saat devamli kullanildiginda 30dB koruma getiren koruyucular mesela sadece bir saat takilmazlarsa koruyuculuklari 9dB'e düsmektedir. Koruyucular yipranmis veya yirtilmissa kisiler yaklasik 1000 kat daha fazla ses enerjisine maruz kalmaktadirlar. Bunlara ek olarak, gürültüye maruz kalma, birikim yapar. Evde veya oyunda karsilasilan gürültü de günlük limite eklenmelidir. Isyerinde maksimum günlük doza ulasilmissa sonradan gürültülü bir ortamda bulunmak veya yüksek sesli müzik dinlemek güvenlik limitini geçmeye sebep olur. Isitme Koruyucular Kullanirken Diger Insanlari veya Makinelerin Sesini Isitebilir Miyim? Günes gözlükleri nasil görüsü daha kolaylastirirsa, isitme koruyucular da etraftaki gürültüye ragmen konusmalarin daha net anlasilmasina yardimci olurlar. Gürültü olmayan bir ortamda bile isitme koruyucu kullanan kisiler normal bir konusmayi duyabilirler. Isitme kaybi ve dil problemi olan kisilerde, isitme koruyucular önemli etki yaratmazlar ki zaten bu kisiler isitmelerinin daha fazla bozulmamasi için koruyucu kullanmalidirlar. Bazen "isitme koruyucu kullanan isçilerin makinenin bozuk ses çikardigini duymadiklari" iddia edilir.

                                      MEKANLAR


Ses Titreşimdir

 Titreşen bir nesnenin başlattığı titreşimler dizisine ses denir. Sesin oluşabilmesi için titreşim hareketi gereklidir. Titreşim bir nesnenin ileri geri hareketidir. Titreşim yapan ses kaynakları havayı titreştirir. Titreşen hava yayılarak kulağımıza gelir ve bir etki oluşturur. Böylece ses işitilir.
 Konuşurken elimizi boğazımıza dokundurduğumuzda gırtlağımızda bir titreşim meydana geldiğini hissederiz. Gırtlağımızda ses telleri adı verilen iki tane kas şeridi vardır. Konuşurken gırtlağımızdaki bu ses telleri hızla titreşir ve sesi meydana getirir.
 Ses telleri ne kadar hızlı titreşirse ses o kadar yüksek çıkar. Kadınların ses telleri kısa ve ince, erkeklerin ses telleri ise uzun ve kalındır. Bu yüzden kadınların ve erkeklerin sesleri birbirinden farklıdır.
 Saz, gitar, keman, mandolin ve davul gibi birçok müzik aletinde titreşim hareketi görülebilir. Ancak flüt, kaval, ney gibi birçok müzik aletinde titreşim hareketi görülmez.
 Saz, gitar, mandolin, keman gibi müzik aletlerinde titreşen teller ses çıkarır.
 Klarnet gibi bazı üflemeli müzik aletlerinin ağız kısmında ağaçtan yapılmış ince bir parça bulunur. Müzik aletine üflendiğinde bu parça aletin içindeki havayı titreştirerek ses çıkarır.

 Flüt, kaval, ney gibi üflemeli çalgılarda, klarnette olduğu gibi ağaçtan yapılmış bir parça yoktur. Bu çalgılara üflendiğinde aletin içindeki hava titreşerek ses çıkarır.

 Davul gibi vurmalı müzik aletlerinde deri bulunmaktadır. Deriye Vurulduğunda titreşerek ses çıkarır.

 Radyonun ya da televizyonun sesini işitebiliriz. Ancak çıkardıkları ses dalgalarını göremeyiz. Bu gibi aletlerin çıkardıkları sesleri etkilerinden anlayabiliriz. Örneğin, çalmakta olan bir radyoya şişirilmiş bir lastik balon dokundurduğumuzda, balonun titreştiğini görürüz. Balonun titreşmesi sesin bir enerjiye sahip olduğunu gösterir.
 Bazı opera sanatçıları çıkardıkları sesle bir bardağı kırabilir. Bir tür balina (ispermeçet balinası) ise çıkardığı sesle avını sersemletebilir, hatta öldürebilir.
 Ses ve İşitme
 Ses kaynaklarından çıkan ses, havada yayılarak kulağımıza kadar gelir ve kulak zarını titreştirir. Kulak zarındaki titreşimler kulağın iç kısımlarına iletilir. Bu titreşimler belirli bir ileti taşır. Bu iletiler beyne ulaştığında ses işitilmiş olur.

 Bir canlının kulağının büyük olması o canlının daha iyi duyabileceği anlamına gelmez. Fillerin kulakları insanlarınkinden çok büyük olmasına rağmen, ancak insanların işitebileceği sesleri işitirler. Fillerin kulaklarının büyük olması üzerlerine konan böcekleri uzaklaştırmalarına ve serinlemelerine yardımcı olur.
 Ses, havada yayılırken havayı oluşturan moleküllerin titreşmesine neden olur. Titreşen moleküller çevresindeki diğer moleküllere enerji aktarır. Ancak ses kaynağından uzaklaştıkça enerji aktarımında azalma meydana gelir.
 Bulunduğumuz odada çalışmakta olan televizyondan çıkan ses çok az enerji kaybederek kulağımıza gelir. Böylece televizyonun sesini kolayca duyabiliriz. Ancak televizyondan uzaklaştıkça sesini duymakta zorluk çekeriz. Bunun sebebi kaynaktan uzaklaştıkça sesin enerji kaybetmesidir.
 Aynı ses kaynağının ürettiği sesin farklı uzaklıklardan farklı şekilde duyulmasını sağlayan özelliğe sesin şiddeti denir.
 Kolumuz aşağıda iken kol saatimizin sesini işitemeyiz. Kol saatimizden çıkan sesler saatten çıktıktan sonra her yöne yayılarak enerjisini kaybeder. Çok az bir kısmı kulağımıza ulaşır.
 Kol saatimizi kulağımıza dayadığımızda saatten çıkan ses çok az enerji kaybederek kulağımıza ulaşır. Böylece kol saatimizin sesini işitebiliriz.
 Bir dosya kağıdını rulo yapıp bir ucunu kol saatinin üzerine, diğer ucunu kulağımıza dayarsak saatin sesini işitebiliriz. Ancak kağıt rulo çok uzun olursa saatin sesini işitemeyiz. Bunun sebebi sesin yol aldıkça enerjisini kaybetmesidir.

 Bazı hayvanlar insanların duyamadıkları sesleri duyar ve insanların çıkaramadıkları sesleri çıkarır.
 Yarasaların gözleri iyi göremez ancak kulakları çok iyi duyar. Yarasaların çıkardıkları sesler, çevredeki canlı ve cansız varlıklara çarparak geri döner. Böylece yarasalar varlıkların büyüklüklerini ve yerlerini algılar. Dolayısıyla yarasalar işitme duyulan sayesinde engellere çarpmadan uçabilir ve avlanabilir. İnsan kulağı yarasaların çıkardığı bazı sesleri duyamaz.

 Yunuslar yiyeceklerini ararken suda ses çıkarırlar. Bu sesler balık ya da balık sürüsüne çarparak geri döner. Böylece balıkların yerini öğrenen yunuslar avlanır.

 Yunuslar iyi göremez, koklama organları körelmiştir. Ancak işitme duyuları çok gelişmiştir. Yunuslar da yarasalar gibi insanların duyamayacağı bazı sesler çıkararak aralarında iletişim kurarlar.

 Kümes hayvanları, atlar ve köpekler insan kulağının duyamadığı bazı sesleri işitebilir. Örneğin; 1999 Marmara ve Düzce depremlerinde olduğu gibi şiddetli depremlerde oluşan sesleri insan kulağı işitebilir. Hafif şiddetteki depremlerde oluşan sesleri insan kulağı işitemezken bu hayvanlar işitebilir.

 İnsan kulağının işitemediği titreşimlerden günlük yaşamda pek çok alanda yararlanılır. Petrol arama, yer kabuğunu inceleme, tıp, endüstri ve haberleşme bu alanlardan bazılarıdır.

 Doktorlar insan vücudunu dinlemek için stetoskop kullanarak kalp ve akciğer hastalıklarını teşhis ederler.


Genel Müzik Bilgisi
Solfej notaları melodileriyle seslendirmektir.Bona ise notaları sadece ritmik değerleriyle okumadır.Nota Öğrenirken iki temel bilgi esastır.Bunlar ritim değeri ve nota değeridir.Birbiri ardına eşit aralıklı,düzenlerle sıralanan vuruşlara ritimdenir.                                            Basit Ritimler
2/4 , 3/4 , 4/4 (C) şeklinde gösterilirler..
Bileşik Ritimler
Basit Ritmlerin birbirine eklenmesiyle oluşurlar.Örnek olarak:
5/8 , 6/8 , 7/8 , 8/8 , 9/8 

Müzik , “İnsanların kelimeler ile anlatamadığı duygu, düşünce ve hislerini melodik seslerle anlatma sanatıdır”. Müziğin diğer bir tanımı ise “insanların kendi yapılarına uygun, yaşadğı ortama göre sesleri kullanma sanatıdır” şeklindedir.

SES : Bir cismin titreşiminden meydana gelen dalgaların hava yolu ile kulağımıza ulaşmasına denir.

SESİN DUYULMASI ( İşitme ) :İnsanlarda işitmeyi ve duymayı sağlayan organı kulaktır. Dış kulağa iletilen ses, orta kulağa intikal eder. Orta kulaktan ise iç kulağa geçerek sinirler aracılığı ile beyine ulaşır. Böylece ses beyinde canlandırılmış diğer bir deyişle duyulmuş olur.

SESİN HIZI : Sesin herhangi bir cisim veya maddeden çıktığı andan itibaren bulunduğu ortama göre belirli bir ulaşma hızı vardır. Bu konuda yapılan çalışmalara göre durgun ve ısı derecesi sıfır olan bir ortamda ses saniyede 340 metre hız yapar.

SESİN TİTREŞİM ÖZELLİKLERİ : Seslerin incelik - kalınlık dereceleri ve zamana göre titreşim özellikleri vardır. Örneğin LA sesi bir saniyede 440 titreşim gerçekleştirir. Diğer sesler de buna göre düzenlenmiştir.

MÜZİK SESLERİ : Müzik sesleri İnsan Sesleri ve Müzik Aletleri Sesleri olmak üzere ikiye ayrılır. 
İnsan Sesleri : İnsan sesleri , Kadın Sesleri ve Erkek sesleri olarak iki guruba ayrılır.
Erkek Sesleri : Tenor (İnce), Bariton (Orta) , Bas (Kalın) olarak üçe ayrılır.
Kadin Sesleri : Soprano (İnce) , Mezzo Soprano (Orta), Alto olarak üçe ayrılır.


SES MERDİVENİ: İnsan kulağı ile duyulması imkanı olan seslerin en kalınından en incesine kadar sıralanış biçimine ses merdiveni denir. Ses Merdiveni üç bölüme ayrılır : Bunlar Kaba Bölge, Orta Bölge ve Tiz Bölgedir.
ARALIK : İki nota arasındaki mesafeye yani ses farkına denir.

SÜRE : Notaların vermiş olduğu zaman bütünlüğüne süre denir. Sesli Süre ve Sessiz Süre olmak üzere iki çeşit süre vardır. Sesli süreler notaların seslendiriliş zamanını, sessiz süreler ise notalar arası bekleme zamanını ifade eder. Sessiz süreler Müzikte ES işareti ile tanımlanır.

TAM SES : İki bitişik notanın veya derecenin gösterdiği aralığa Tam Ses denir. Bu notaların gösterdiği küçük aralıklara da Yarım Ses denir

KOMA : İki tam ses arasındaki dokuz küçük sesin her birine verilen isimdir.

ÖLÇÜ : Bir müzik eserinin eşit süreli bölümlerine Ölçü denir. Ölçü çizgileri porteye dikey olarak konulur. Her ölçüde ölçü rakamı kadar nota süreleri vardır.

EKSİK ÖLÇÜ ( ANAKRUS ) : Bazı eserlerde ilk ölçü çizgisinden önce gelen ölçülere verilen isimdir.
 
1.MÜZIKTE TEMEL IŞARETLER .............................................
1.1. Müzik ve Oluşum.
1.1.1. Müzik Tarihi ve Gelişimi.
1.1.2. Sanatın Tanımı ve Dalları..................................................
1.1.3.Ses Oluşumu ve Özellikleri ................................................
1.1.4. Müziğin Temel Öğeleri.......................................................
1.1.5. Müzik Türleri...................................................................
1.2. Temel Müzik İşaretleri........................................................
1.2.1. Porte (dizek) ..................................................................
1.2.2. Nota ve Değerleri.............................................................
1.2.4. Anahtarlar .......................................................................
1.2.5. Süre Uzunluğunda Yardımcı İşaretler ..................................
1.2.6. İfadelendirme İşaretleri.....................................................
1.3. Ses Değiştirici (altere) İşaretler.............................................
1.3.2. Türk Müziğinde Değiştirici İşaretler ...................................
2.ARALIK VE TERIMLER...............................................................
2.1. Müzikte Aralık Kavramı, Çeşitleri ve Diziler............................
2.1.1.Müzikte Aralıklar ve Çeşitleri ...........................................
2.1.2 Müzikte Diziler................................................................
2.2. Temel Müzik Terimleri.......................................................
2.2.1.Hız (hareket) Terimleri ...........................................


1.MÜZİKTE TEMEL İŞARETLER
1.1. Müzik ve Oluşumu
Müzik duyguların sesle anlatıldığı, bilinçli etkinliklere denir. Müzik yaşamın her
alanında varlığıyla birlikte insan ruhunu zenginleştirdiği gibi yaşam kalitesini de yükseltir.
Müzik bilimdir; çünkü içerik olarak bir konusu, kuraları ve bir yöntemi vardır. Müziğin
oluşumunu dört ana başlıkta ele alabiliriz,
1.1.1. Müzik Tarihi ve Gelişimi
Müzik, insanlık tarihiyle birlikte var olan bir olgudur. Yaşanılan dönemin olaylarını, o
coğrafyanın gelişimini seslerle dile getirmişlerdir. Müzikte gelişim geçtiği dönemin adlarını
almıştır. İlkel müzikten, klasik ve çağdaş müziğe kadar birçok dönem isimleri sayabiliriz.
Müziğin dili evrensel olduğundan birçok uygarlıkta, başka bir uygarlığın müziksel etkileşimi
görülmektedir. Müzikteki kullanılan enstrümanlarda ve ses cihazlarında gelişim son çağlarda
daha hızlanmıştır. Akustik ensrumanların, vokallin yerini elektoronik enstrümanlar ve
cihazlar almıştır. Örneğin; elektronik gitarlar, mikrofonlar, vb…

1.1.2. Sanatın Tanımı ve Dalları
Sanat; insanın etkileşimlerinin, duygu ve düşüncelerinin dışa vurumasıdır. Dışa
vurum; yazı, müzik, yapı, çizim, iletişim ve çeşitli somut ögelerle ifade edilir. Sanat, sosyal
yaşamın kaçınılmaz bir parçasıdır. Her bireyin mutlaka bir sanat dalıyla amatörde olsa
ilişkide ilgilenmesi gerekir. M.K. ATATÜRK’ün dediği gibi “SANAT ALTIN
BİLEZİKTİR”, sanatsız bir topluluk düşünülemez. Aşağıda gördüğünüz bir grafik sanatı
örneği, resimin ve müziğin varlığına işaret eden bir çalışma. 
Biçim verilen malzeme değiştikçe sanatın değişik adlara ayrılması mümkün olabiliyor.
Ancak, sanatı sınıflandırırken sadece malzeme yönüyle sınıflandırma yapmak mümkün
değildir. Malzemenin yanı sıra, ifade ediş biçimi veya daha kapsamlı bir ifadeyle yaratıcılık
bu sınıflandırmada önemli bir etkendir. Sözgelimi, bir heykeltıraş da ağaca biçim verebilir,
bir marangoz da. Fakat heykeltıraşın ağaca biçim verişteki ifade tarzı ile marangozun
biçimlendirmesindeki ifade tarzı aynı değildir. Heykeltıraş biçimlendirmesini alışılmışın
dışında, yeni ve özgün bir biçimde yaparken; marangoz alışılmış, bilinen veya tekrar edilen
bir biçimlendirme yapar. Bu bakımdan sanat genel olarak önce iki gruba ayrılır:
» Pratik sanatlar / endüstriyel sanatlar (zanaat),
» Güzel sanatlar.
Güzel sanatlar deyince aklımıza; insan yaratıcılığı, insanın ilk çağlardan bu yana
kendini ifade ettiği, tam yetkinleşemediği dönemlerde; çizgi, boya, kil yoluyla içini döktüğü
biçimler, desenler, çeşitli oluşumlar geliyor. Yetkinleştiği dönemlerde ise örnekler çok
çeşitli. Sözgelimi; ünlü rönesans sanatları, yapılar, anıtlar, köprüler, müzeleri dolduran
resimler, sonra şiirler ya da Mimar Sinan'ın camileri, çeşmeleri, köprüleri v.b Günümüz
insanın; akıl, duygu,bilgi ve teknolojiyi kullanarak ortaya koyduğu sanat ürünleri:Çağdaş

resim, heykel, roman, tiyatro, sinema, çelik ve cam yapılar, incecik kullanım eşyaları, sesin,
ışığın, rengin, oyun gücünün birleştiği büyük sahne olayları, türlü tasarımlar.
Güzel Sanatları geleneksel ve çağdaş olmak üzere iki biçimde sınıflamak, bize bazı
kolaylıklar getirebilir.
Geleneksel sınıflama; güzel sanatları, hitap ettiği duyu organlarına göre sınıflar.
Sözgelimi görsel sanatlar (plâstik sanatlar), göze ve görmeye dayanan sanatları (resim,
heykel, mimari gibi) bir grupta topluyor. Fonetik sanatlar, müzik ve türleri ile edebiyatı;
ritmik sanatlar ise hem görme hem de hareketle ilgili olan sinema, opera gibi sanatları
kapsamaktadır.
Ancak, bu sınıflandırmanın dışında kalabilen bazı türler de olabilir. Sözgelimi,
karikatür veya seramik gibi. Bu sebeple, daha çağdaş bir sınıflandırmaya gerek duyulmuştur.
Bu sınıflama, söz konusu edilen sanat dalının niteliği ve tekniği göz önünde
bulundurulmaktadır.Buna göre, şöyle bir sınıflandırma yapılabilir:
» Yüzey Sanatları : Tüm iki boyutlu sanat çalışmaları, yani bir eni ve bir boyu
olan kâğıt veya tuval üzerine, bir duvar ya da kumaş üzerine uygulanan
sanatlardır: Resim ve türleri ( yağlı boya, sulu boya, baskı sanatları, afiş, grafik
çizimler ), duvar resmi, minyatür, karikatür, fotoğraf, batik, süsleme vb.
» Hacim Sanatları : Üç boyutlu sanat çalışmalarıdır. Sözgelimi heykel, seramik,
anıtlar gibi.
» Mekân Sanatları : İç ya da dış mekânı içine alan ve ya düzenleyen sanat
dallarıdır. En başta mimarî olmak üzere (bahçe mimarîsi, peyzaj mimarîsi),
çevre düzenlemesi gibi mekâna ilişkin tüm tasarım çalışmaları.
» Dil Sanatları : Edebiyat ve yazı türlerini kapsayan sanatlardır; roman, hikâye,
şiir, deneme, tiyatro metni, film senaryosu vb. gibi.
» Ses Sanatları : Müzik ve bütün türlerini kapsayan sanatlardır; halk müzikleri,
klâsik müzikler gibi.
» Hareket Sanatları: İnsanın, bedeniyle anlatım gücü kazandırdığı sanatlardır;
bale, dans türleri, halk dansları, pandomim vb.
» Dramatik Sanatlar : İnsanın, eyleme dönüşmüş ifadelerle kendini veya bir
olayı, bir olguyu anlattığı sanatlardır;tiyatro, opera, müzikal oyun, kukla gibi
sahne sanatları, sinema, gölge oyunu gibi türleri buna örnek olarak
gösterebiliriz.
Müziğin enstrümanları bu dalların birçoğunu içerir.Görsel, işitsel bir çok faktörü var.
Bir marangoz mantığının dışına çıkmamız gerekir.Daha iyi bir yapısal eser vermek için
müzik kullağımız iyi olmalı ve plastik sanatlara karşı ilgi duymalıdır.

1.1.3.Ses Oluşumu ve Özellikleri
Ses cisimlerin titreşmesinden oluşur. Sesin oluşması için ses kaynağı, iletici ve alıcı olması
gerekir. Kulağımıza gelen her seste tını, yükseklik, süre, vurgu ve gürlük nitelikleri vardır.
Bu nitelikler;
» Tını; seslerdeki çeşni ve renktir. Rüzgâr sesi, keman sesi, kuş sesi, piyano sesi
gibi sesleri kendine özgü tınılarıyla ayırt ederiz
» Yükseklik; sesin ince ya da kalın oluşudur. Diğer bir anlamada tiz ve pes oluşu.
» Süre; sesin az ya da çok uzamasıdır.
» Vurgu; sesin çeşitli şekilde çıkarılışıdır.
» Gürlük; sesin hafif veya kuvvetli olşudur. Yani şidetidir.
1.1.4. Müziğin Temel Öğeleri
Müziğin temel öğeleri ritim, melodi ve armonidir. Bu öğeler müziği var eder.
» Ritim: Bir müzik parçasının, zamanı belli bir süre içinde eşit veya değişik
uzunluktaki parçacıklara bölünmesidir. Ritim vuruşları bir düzen oluşturacak
şekilde birbirini izler. Bu vuruşlar müzikte nota değerleri ile gösterilir. Ritim
yalnızca sanata değil, evrene ve canlı varlıkların yaşamlarına da hâkim olan
öğedir.
» Melodi: Melodi veya ezgi antik çağda “melos”(bir lirik şarkı üzerine söylenen
şarkı) kelimesinden türetilmiştir. Melodi, tek sesle ifade edilen kendine özgü
karekteriyle müzikal fikirdir. Örneğin;9.senfoni, romans ve türkülerimiz.
» Armoni: Akorların (en az iki sesin aynı anda çalınması) art arda
bağlanmasından meydana gelen müzik dokusudur.
1.1.5. Müzik Türleri
Toplum yaşamıyla birlikte sürekli olusum ve gelişim halinde olan müziğin kaynağı tür
ve işlev bakımından çeşitlilik içerir. Bu çeşitliliği sıralamak oldukça zordur. Her dönem ve
yaşanılan yer bakımında çeşitlik sağlar. Müzik türlerini ana ve alt başlıklar halinde şöyle
sıralayabiliriz.

Gelişmişlik Düzeyine Göre
» İlkel müzik
» Yarı gelişkin müzik
» Gelişkin müzik
Yaygınlığına Göre
»
Yerel müzik
» Ulusal müzik uluslar arası müziğe yönelik olduğu
o Kültürel amaca göre
Geneleksel müzik (halk müziği)
Klasik müzik
Popüler müzik
o İnanç özelliği taşıyıp taşımadığına göre :
Dinsel müzik
Din dışı müzik
o Yerleşim birimini yapısına göre
Kırsal kesim müziği
Kent müziği
o Uluslara göre
Türk müziği
Çin müziği
Alman müziği
Arap müziği
Çingene müziği vb
o Kıtalara göre
Avrupa müziği
Asya müziği
Afrika müziği
o Kullanıldığı etkinlik ve konulara göre
Dans müzik
Film müziği
o Ait olduğu döme göre; barok modern klasik romantik
o Seslendiricisinin sayısınagöre; solo seslendirme
o Topluluğunun niteliğine göre; orkestra müzik koro müzik oda
müzik bando müzik konser müzik eğlence müzik fon müzik.
o Yöneldiği yas kesimi göre; çocuk müzik, gençlik müzik.
o Örgüsü ve dokusuna göre; Tek sesli müzik, cok sesli müzik
o Dayandığı ses sistemi göre; makamsal müzik, modal müzik tonal
müzik
o Oturtma ya da görevlendirmeye göre; çalgı müzik, ses müziği.
o Özellik kazandıran çalgıya göre: kemen müzik piyano müzik,
davul zurna müziği

1.2. Temel Müzik İşaretleri
1.2.1. Porte (dizek)
Birbirine paralel beş yatay çizgi ve dört eşit aralıktan oluşan nota yazmak için
kullanılan şekle denir..Şekil 1.2
Şekil 1.2.Dizek
Aynı zamanda porte çizgileri dışına da nota yazılmaktadır. Ek çizgi dediğimiz çizgiler
kullanılır. Enstrüman veya vokalin sesinin ince veya kalınlığına göre porte çizgisinin altına
ve üstüne ek çizgiler eklenir.
1.2.2. Nota ve Değerleri
Dizekteki sesleri ve bu seslerin süre uzunluklarını belirtmeye yarayan işaretlere nota
denir. Bütün sesleri tanımlayan yedi nota vardır. Bu notaları şekilleriyle tanırız. Birlik
notadan almış dörtlük nota sürelerine kadar notalar vardır.
Do Re Mi Fa Sol La Si Türkçede kullanımı
C D E F G A B İngilizlerin kullanımı
C D E F G A H Almanların kullanımı
Porte (dizek) üzerinde notaların yeri ve nota isimleri; Notalar
porte çizgisinin sırayla üzerine ve arasına yazılır

Süresi en uzun olan birlik notadır ve dört vuruştur. Birlik nota her seferinde süresi ve
vuruş sayısı ikiye bölünerekten diğer değerleri oluşturur. Bu notalar süre olarak kendi
isimlerini alırlar. Örnek;2’lik nota 2 vuruştur, yani tınlama süresi 2 birim kadardır. Sayısal
olarak da 2/4 bütünün yarısıdır(Birlik nota).Birlik notadan iki tane ikilik, dört tane dörtlük,
sekiz tane sekizlik elde edilir diyebiliriz. Tersten de gidersek sekiz tane sekizlik nota bir tane
birliğe denktir.

1.2.3. Sesiz (es-susmalar) Notalar
Müzikte sessiz süreler susma ile gösterilir ve işaretlenir. Türkçede “susma”,”susku” ve
“es” gibi benzer kelimelerle de belirtilir. Sesli notalar gibi sessiz notalarda da yedi susma
işareti vardır.
Sessiz (es) notalarda isminden de anlaşıldığı gibi müzik partisinde işaretlerin olduğu
yerde ses kesilir(susuturulur). Bu işaretlerin dizek üzerinde gösterimi aşağıdaki gibidir.

1.2.4. Anahtarlar
Müzikte üç tür anahtar vardır.Bunlar “Sol anahtarı”, ”Fa anahtarı”, “Do anahtarıo” dır.
» Sol Anahtarı: Dizeğin ikinci çizgisinden çizmeye başlanılır ve beşlanılan ses
“sol” sesidir. Gitar, flüt, bağlama ve keman notaları bu anahtarda yazılır.

» Fa Anahtarı: Fa anahtarı, alt oktavlardakikalın dizek içine yerleştirebilmek için
kullanılır. Dördüncü çizginin dışında üçüncü çizgiden başlayan “Fa anahtarı”
bulunmaktadır. Piyano, basgitar, kontrubas notaları bu anahtarda yazılır.

» Do Anahtarı: Do anahtarı, genelikle orta seslerin yazılışında kullanılır. Dört
çeşit do anahtarı bulunmaktadır. Şu anda bir tanesinin yerini bilmek kafidir
,diğerlerini siz araştırınız. 

1.2.5. Süre Uzunluğunda Yardımcı İşaretler
» Nokta: Yanına konduğu notayı yarı değeri kadar uzatır. Aşağıda noktalı
notaların süre uzunlukları görülmektedir.
» Çift Nokta: Bir nota veya susma işaretinin yanında iki nokta olduğu zaman
birinci nokta değerinin yarısı, ikinci nokta ise noktanın süre değerinin yarısı
kadar önüne geldiği noktanın süresini aaltır. 

» Üçleme: Doğal bölünümlü ikişerli olan bir nota değerinin, geçici olarak üç eşit
parçaya bölünmesine üçleme denir. Üçleme notaların altına ya da üstüne üç
yazılır. 
» Legato (Bağlı): Notaların birbirine bağlanarak, seslendirilmesine legeto denir.
Birinci nota çalınır, iki notaya bağlanır. 
» Durgu (puandorg):Üzerlerine geldiği notayı genellikle normal uzunluklarının
iki katı uzatır. Ancak, müziksel nedenlerden dolayı yorumcuya bağlıdır.
İstenilen sürede seslendirilir. Genelde son notanın üzerinde buunur. Şek.1.15.
» Tekrar İşareti: Bir müzik eserinin herhangi bir bölmünde melodi tekrarı için
kullanılır. 
» Dolap: Tekrar edilen bölümün ikincikez seslendirilişinde “1”yazan ölçüler
atlanır ve “2” yazan ölçüden çalınır. Ş
» Da Capo(D.C): Da capo,tekrar işaretinin yanında bulunuyorsa en başta dönülür
ve eserin sonuna kadar tekrar edilmeden seslendirilir.
» Senyo: Tekrar işaretine ikinci kez rastlandığında, aynı işaretin ilk bulunduğu
ölçüye dönülür ve bu ölçüden başlayarak “son” anlamına gelen “fine”
kelimesinin olduğu yere kadar seslendirilir. 
1.2.6. İfadelendirme İşaretleri
» Staccato: Notaların sıçratılarak seslendirilmesine denir. Diğer bir anlamda kesik
kesik de diyebiliriz. Staccato, notanın altına ya da üstüne bir nokta ile yazılarak
gösterilir. 
» Çarpma: Asıl sese gidilmeden öce çok kısa bir süre başka sese çarpıp asıl sese
dönmedir. Bu şekilde asıl ses vurgulanmış olur. 
» Tril: Asıl ses ile komşu sesin birbiri ardına oldukça hızlı ve uzunca süren
seslendirilmesidir. 
» Tremolo: Bir sesin komşu ses ile değil, komşunun yanındaki ses ile birbiri ardı
sıra olabildiğince hızlı seslendirilmesiyle elde edilen bir süslemedir.
1.3. Ses Değiştirici (altere) İşaretler
Bu işaretler önüne geldiği notayı inceltir (tiz), kalınlaştırır (pes) ya da eski doğal
haline getirir. Ses değiştirici işaretleri iki ana grupta toplayabiliriz. Şek.1.24.
1.3.1. Evrensel Müzikte Değiştirici (Altere) İşretler.
Batı müziğinde her ses arasında yarım ton farkı vardır. Dolaysııyla bir sesi yarım ses
inceltmek ve yarım ses kalınlaştırmak için notadan önce bu işaretlerden konulur. Diyez ( # )
:Önüne konulduğu notayı yarım ses inceltir.
» Bemol ( b): Önüne geldiği notayı yarım ses kalılaştırı (pes).
» Natural (doğal):Ölçü içerisine arıza almış veya ton olarak arızalı parçalarda
kullanıldığında nota eski sesine-tonuna gelir. Şek.1.27.
1.3.2. Türk Müziğinde Değiştirici İşaretler
Türk müziğinde notalar arası uzaklık batı müziğine nazaran daha azdır.Bati müziğinde
yarım perde dediğimiz ses, türk müziğinde on ikiye kadar bölünmektedirBu bölümlerin her
birine “KOMA” adı verilir.En küçük ses aralığı anlamına gelmektedir.Batı müziğinde yarım
aralık veya yarım perde bir komadır.
Yukarıda da görüldüğü gibi Türk müziğinde 4 komalık bakiye, 5 komalık küçük
münecenneb, 8 komalık büyük mücenneb, 9 komalık tanini, 12 veya 13-14 komalık artık
ikili aralıklıkları (en küçük ses uzaklığı) bulunmaktadır. Bu seslerdeki farklılıkları
duyabilmek için çok müzik dinlemek ve müzik dağarcığına hakim olmak gerekir.Çünkü ses
aralıkları çok yakın ve kulağa benzeş gelebilir.İleriki konularda, Türk musikisi
makamlarında, daha net olarak bu aralıkları görebiliriz.
2.1.2 Müzikte Diziler.
Dizi; Latince merdiven anlamına gelen “scala” sözcüğünden gelmektedir. Sekiz sesin
ardı ardına sıralanmasına dizi denir. Örnek; Do1 den Do2 ye kadar olan seslere “Do”dizisi
denir.
Klasik batı müziğinde temel dizi “Diyatonik” dizidir. Şek.2,8’de olduğu gibi.
Avrupa’ya özgü bu dizilerin temeli Yunanlıların kulandığı dizilere kadar uzanır(daha eski
dönemlerde diyebiliriz. Ör: Frigyen dizisi frigyalılar döneminde kullanılmıştır.) Bunlar;
» Majör Dizisi(gamı): İki tam bir yarım, üç tam bir yarım (TTYTTTY)
aralıklardan meydana gelen diziye majör dizi denir.Bir diziyi majör yapan
özellik 1.derece ve III.derece aralığının büyük üçlü olmasıdır.Major dizilerde do
majör dediğimiz C olarak gösterilir.
Şekil 2.12.Major dizi
Bütün majör gamlar bu formülle elde edilir. Eğer, tam ses olmama durumu varsa
bemol ve diyez işareti koyarak iki ses arasındaki uzaklığı bu formüle uyarlarız.
» Minör Dizisi (gamı)
Bir majör dizinin VI.derece sesi üzerine oluşturulan yeni dizi minör dizidir.Bir diziyi
minör yapan özellik I.derece ve III.derece arasının küçük üçlü olmasıdır.Örneğin;Do
majör’ün altıncı sesine bakarsak yani VI .derecesi La ‘dır.La sesi üzerine kurulan yeni dizi
(gam) La minör dizisidir.Uluslararası gösterimi Am dir.
2.2. Temel Müzik Terimleri
Müzikte çeşitliliği sağlayan da bu işaretlerdir. Bu işaretleri de iki ana grupba
ayırabiliriz.
2.2.1.Hız (hareket) Terimleri
Haraket, bir müzik eserinin hangi yavaşlıkta veya hangi hızlılıkta çalınacağını belirtir.
En yavaş en hızlı birçok hız terimi vardır. Bu terimlerin çoğu İtalyancadan gelmedir ve
müzik parçasının –notasının-dizeğinin sol üstüne yazılır. Aşağıda görüldüğü üzere ismi ve
hızın anlamı verilmiştir.
İSMİ ANLAMI
Grave Çok ağır
Lento Ağır
Largo Geniş
Larghetto Oldukça geniş
Adagio Acele etmeden
Andante
Orta yürüme
hızında
Moderato Orta dızda
Allegretto Oldukça hızlı
Allegro Hızlı
Vivace Canlı
Presto Çok hızlı
Prestissimo Son derece hızlı

2.2.2.Nüans (ayırtı) Terimleri
Bir müzik eserinin yorumlanması sırasında, seslere uygulanan kuvvet yada hafiflik
derecelerine nüans denir. Bunlar gürlük terimlerini oluşturur. Terimler İtalyancadır. Terimler
nota üzerinde kısaltmalar şeklinde kullanılır. Başlıca nüans terimleri aşağıdadır.
TERİM ANLATIMI KISALTMASI
piaissimo çok hafifi pp.,ppp.
piano Hafif p.
mezzo piano orta hafifilikte mp.
mezzo forte orta kuvvete mf.
forte Kuvvetli f.
fortissimo çok kuvvetli ff.
molto fortissimo çok fazla kuveetli fff.
forzando, con forza çok kuvvetli , vurgulu fz.
forte piano kuvvetliden sonra hafif fp.
crescendo gittikçe kuvetlenerek cresc.
decrescendo gittikçe hafifiliyerek decresc.
Bu terimlerin Nota üzerindeki kullanımı aşağıdaki gibidir .Şekil:2..15.

3.RİTİM VE ÖLÇÜ (USÜL)
Diğer konularda ritimi vurgulamıştık. Müziği var eden üç temel öge; ritim, melodi ve
armoniydi. Ritim kalıpları (ölçüleri) Batı ve Türk müziğinde değişiklik göstermektedir. Türk
müziğinde yetmiş iki adet usul vardır. Batı müziğinde ise buna nazaran azdır. Ölçüler aynı
zamanda karmaşıktır. Ör:7/16, 13/8 gibi
Bu faaliyette ritimin, ölçünün ve vuruş şekillerinin nasıl olduğunu öğreneceksiniz.
Basit ölçü ve vuruşları yapabileceksiniz. Batı ve türk müziğinde kullanılan vuruş şekilleri ve
ölçüler hakkında bilgi edineceksiniz. Bu bilgi dahilinde dinlediğiniz müziklerde ritmik
şekillerin ne olduğu hakında sezgisel bilgi ve basit ölçülerin el hareketlerini (vuruş)
yapabilme becerisi kazanacaksınız.
3.1. Ritim Duygusu
Ritim, zamanın belli bir süre içinde eşit veya değişik uzunluktaki parçacıklara
bölünmesiydi. Bu bilgiyi önceki vurgulamamızdan biliyoruz.
Müziğin matmatiksel (sayısal) olarak parçalara bölünmesi de diyebiliriz. Bu ritmik
yapılar yaşanılan coğrafyanın etkileşimlerine göre farklılık göstermektedir. Örneğin, Türk
müziğinde bozlak, İç Anadoluda var olmuş bir ritmik yapıdır. Mzurka Polonya halk dansıdır
ve ritmik yapısı farklıdır. Flemnco ve halk müziği ritimlerinden de birçok örnekler
verebiliriz. Ritim duygusunu ilerletmek için çok çeşitli müzikleri dikatle dinlemek gerekir.
Bir süre sonra belleğimizda müziksel hafıza oluşacaktır.
3.2. Ölçü (usul) ve Vuruş
» Ölçü: Bir müzik eserinin süre olarak birbirine eşit parçacıklara bölünmesine
ölçü denir. Ölçü eşit zaman kümeleridir ve müzik yazısında birbiriden ölçü
çizgileri ile ayrılır. 
» Rakam: Bir müzik eserinin ölçüsü, anahtardan hemen sonra sayısal olarak
yazılır. Rakamlar üst üste yazılır. Üsteki rakam ölçüyü oluşturan zaman birim
değerlerinin sayısını gösterir. Alattaki rakam ise bu değerlerin niteliğini belirtir.
» Vuruş: Ölçü vurma, zamanın sırasını ve notanın değeri kadar tınlama süresini el
hareketleri ile belirtmektir. Enstrüman çalışmalarında ayak hareketleri ile ölçü
vuruşlarını da yapabiliriz. 
3.2.1.Batı Müziğinde Ölçü ve Vuruş Kavramı
Batı müziğinde ölçü ve vuruş kavramı klasik müziğe ayarlanmaktadır.
» Ölçü Çeşitleri
• Basit Ölçüler: Bir zamanı meydana getiren değerlerin tümü birlik,
dörtlük ya da sekizlik benzeri ikişerli değer işaretine denk düşerse, bu çeşit
zamanlardan kurulu ölçülere basit ölçüler senir. Basit ölçüler üçe ayrılır.
İki zamanlı, üçlü zamanlı ve dörtlü zamanlı. Sırasıyla Şek.3.4 ‘te
göründüğü gibidir.
• Bileşik Ölçü: Bir zamanı oluşturan değerlerin hepsi, noktalı birlik,
noktalı ilkilik, noktalı dörtlük ya da noktalı sekizlik gibi bir noktalı değer
işaretine denk ise bu ölçüler bileşiktir. Şek.3.5.
• Aksak Ölçüler: Bir ölçü hem ikili zamanı hemde üç zamaı içeriyorsa bu
ölçü aksak ölçüdür. Aksak ölçüler de üçe ayrılır. İki zamanlı, üçlü
zamanlıve dörtlü zamanlı. Sırasıyla aşağıdaki gibidir. Şek.3.6.
» Vuruş çeşitleri
Vuruş, verilen zamanı elle parçalara bölmektir. Mümkün olduğunca el haraketleri
kesin ve sınırlı olmalıdır. El haraketleri aşağı yukarı ve sağa sola pozisyonlarda yapılır.
Vuruşları temel olarak altı başlıkta toplayabiliriz.
• İki zamanlı ölçünün vurulması: Birinci zaman aşağı ikinci zaman yukarı
yapılır. 
• Üç zamanlı ölçünün vurulması: Birinci zaman aşağı, ikinci zaman sağa
yukarı, üçüncü zaman sola yukarı yapılır. 
• Dört zamanlı ölçünün vurulması: Birinci zaman aşağı, ikinci zaman sola
yulkarı, üçüncü zaman sağa, dördüncü zaman yukarı sola yapılır. 
• Beş zamanlı ölçünün vurulması: 
• Yedi zamanlı ölçünün vurulması: 
• Dokuz zamanlı ölçünün vurulması: 
3.2. 2. Türk Müziğinde Usül (Ölçü ) ve Vuruş
Batı müziğinde usul ve vuruşun birçoğu türk müziğinde de geçerlidir. Burada sadece
Türk müziğinde geçerli olanları açıklıyacağız.
» Usül (Ölçü )
Eşit sayıda değişik vuruşlardan meydana gelmiş ritim kalıplarıdır. Türk müziğinde
usüller el haraketiyle belirtilir. Diğer bir anlamda tempo tutulur ve bu haraketler eserin
sonuna kadar disiplin içersinde devam eder.
Türk müziğinde usuller şu kelimelerle ifade edilir. Sağ el sağ dize kuvvetli, sol elde
sol dize zayıf zamanlı vurularak ifade edilir.
DÜM-TEK-TEKE-TEKA-TEKKA-TAHEK
• DÜM: Kuvvetli zaman demektir. Sağ elle sağ diz üzerine vurularak ifade
edilir.
• TEK: Hafif zaman demektir. Sol elle sol diz üzerine vurmakla ifade edilir
• TEKE: Birbirine eşit kısa zaman. Sağ el sağ dize, sol elde sol dize eşit
zamanda bir biri ardına vurulmasıdır.
• TEKA: Bir uzun ve bir kısa zaman. Sağ ve sol ellerin, sağ ve sol dizlere
vurulmasıyla icra (ifade) edilir.
• TAHEK: Sağ ve sol ellerin birlikte havaya kaldırılıp dizler üzerine
vurulmasıyla icra edilir.
» Usül (Ölçü ) Çeşitleri
Açıklamalarını yapacağımız on beş zamanlıya kadar olan usüllere küçük usül, on beş
zamanlıdan yukarı olan usüllere büyük usül adı verilir. Basit, birleşik ve aksak ritimler
olarak da sıralayabiliriz. Aşağıda küçük (basit, birleşik. aksak) ve büyük usüllerden
verilecektir. Diğer usuller ileriki öğrenme faliyetlerinde verilecektir. Aynı zamanda sizde
araştırınız.
• NİM SOFYAN:(Basit usül) iki zamanlıdır. 2/4 ‘lük ölçüsündedir. Bu
usülde oyun havaları, türküler ve marşlar yazılmıştır. Vuruluşu: Şek.3.13
35
Şekil.3.13.Nim sofyan
• SEMAİ: Üç zamanlıdır. ¾ ‘lük değerindedir. Bu usülde oyun havaları ve
şarkılar yazılmıştır. Vuruluşu: Şek.3. 14
Şekil.3.14 Semai
• SOFYAN: Dört zamanlıdır. 4/8 likve 2/4 lük değerlerde vurulur.
vuruluşu. Şek.3.15.
Şekil.3.15
• TÜRK AKSAĞI: Beş zamanlıdır. 5/8’ lik ve 5/4’ lük değerdedir.
Vuruluşu: Şek.3.16





11.SES FREKANSLARI

Ses frekansları videosu izle


sözsüz bölümünde şarkıcı küfrediyor ama kimse duymuyor(dalga geçmek için) böyle bir şey yapılabilir mi? insan 20-20.000Hz frekans aralığını ALGILAYABİLİR.(bu sayılar saniyede oluşan titreşim sayısıdır.) hava saniyede 20bin kezden daha fazla titreşebilir ama bunu algılayamayız.
diğer sorunun yanıtıda (zaten konuda aralıkları mevcut) insan duyabildiğinin çok az bir kısmını çıkarabilir.yanlış hatırlamıyorsam en incesi 1.000Hz idi.Ki duyulmayacak ultrasonik ses(20.000Hz den fazla) çıkarabilen bir insan çıkardığı ilk sesle boğazı parçalanır.ses teli değidimiz yapıda zaten bi ettir.o titreşime dayanamaz. 





12.FLÜTLER VE SES DALGALARI


Gökyüzünde yılda 3 milyar şimşek veya yıldırım oluşmaktadır. Bir değişle yılın herhangi bir zamanında dünyanın üstünde 2 bin yıldırım bulutu vardır ve dünyamıza her saniyede 100 yıldırım düşmektedir. Güçlü bir fırtına, Hiroşima'ya atılan atom bombasından 100 kat daha fazla enerji açığa çıkarmaktadır. Kim bilir? Belki bir gün gelecek yıldırımları da enerji kaynağı olarak kullanmayı öğreneceğiz.
Bu gök olayı insanlığın ilk tarihlerinden itibaren ilahi bir işaret olarak görülmüştür. Yıldırım düşmesi insanlar için tehlikeli olmasın rağmen insan yaşamına faydası da vardır. Yıldırımlar yeryüzündeki bitkiler için faydalı maddeler olan nitratlar ve oksijenin de yeryüzüne inmesine neden olurlar.
Her şey güneş ışıkları ile yeryüzünde ısınan havanın yükselmesi ile başlıyor. Tabii içinde buharlaşan suyu da yukarı taşıyarak. Bu yükselen hava yaklaşık 2-3 kilometreye ulaşınca havanın soğuk katmanlarına rast geliyor. Soğuk havalarda nefes verince nefesimiz nasıl buharlaşıyorsa aynen o şekilde buharlaşıyor ve gördüğümüz bulutu oluşturuyor. Bu bulutlar daha sonra hava akımları ile 20 bin metreye kadar tırmanabiliyorlar . Aslı tam bilinmemesine rağmen bulutların bu yükselişleri sırasında içlerinde oluşan buz kristallerinin birbirlerine sürtünerek bir statik elektrik enerjisi açığa çıkardıkları öne sürülüyor. Bu elektrik enerjisi bulutların üst katmanlarında pozitif (+), alt katmanlarında ise negatif (-) yüklü olarak birikiyor. Bulutun içindeki yük havayı iyonize edecek güce ulaştığında şimşek oluşuyor.
Yağmur bulutlarının alt yüzeylerindeki büyük negatif yük içindeki elektronları iterek orayı da pozitif yüklü hale getiriyor ve bu yük saniyede bin kilometre hızla toprağa iniyor, yani kısa devre yapıyor. Yıldırımın bu andaki ısısı 30 bin derece olup güneşin yüzeyindeki ısının 5 katı kadardır.
Yıldırım düşerken çok şaşırtıcı bir şey oluyor. Yerden de buluta doğru bir boşalma oluyor. Yerden 100 metre yükseklikte bu iki akım birleşiyor ve iletkenliği çok fazla olan bir koridor oluşuyor. İşte bundan sonra yıldırımı hiçbir şey durduramaz, pozitif yük hızla buluta doğru onu nötr hale getirmek için yükselir. İşte yıldırımın havadan yere mi, yoksa yeren havaya mı oluştuğunu yaratan soru bu.
Bu koridordan yerden göğe doğru neredeyse ışık hızının üçte biri hızla yükselen akım yıldırımın göze gelen şiddetli ışığını da yaratır. Ardından yine yukarıdan yere iner ve iki taraf arasındaki potansiyel farkı sıfırlanana kadar bu olay 10-12 kez tekrarlanabilir.





14.SES VE ORTAM

Buradan sesin hangi ortamda nasıl yayıldığını öğrenebilirsiniz.
SESSes kaynakları titreşerek ses meydana getirir. Titreşim, bir cismin ileri geri gidip gelme hareketidir. Ses veren her şey titreşir. Titreşen cisimler ses oluşturur. Ses veren cisimler esnektir. Esnek olan cisimler ses dalgaları meydana getirebilir ve ses dalgalarını iletebilir.
Ses üreten varlıklara ses kaynağı denir.Ses madde değil, enerjidir
SESİN OLUŞMASI VE YAYILMASI
Ses dalgaları titreşim kaynağından enerji taşırlar. Bu enerji, çeşitli ortamlar tarafından iletilir. Bu esnada ortam yer değiştirmez, hareket eden madde değil, hareket enerjisidir.Su yüzeyindeki dalgalar ile havada yayılan ses dalgaları farklıdır. Su dalgalarını gördüğümüz halde, ses dalgalarını göremeyiz. Ses dalgaları havada küresel olarak yayılır. Cisimlerin titreşmesi ile meydana gelen sesin kulağımıza kadar gelebilmesi için ses kaynağı ile kulağımız arasında katı-sıvı-gaz gibi esnek bir ortamın bulunması gerekir.
Yani ses boşlukta yayılmaz. Sesin farklı ortamlarda yayılma hızı da farklıdır.
Sesin yayılma hızı bazı etkenlere bağlı olarak değişir.Bunlar;
1- Sesin yayılma hızı ortamın sıcaklığına bağlıdır.
Sesin 0ºC de havada yayılma hızı 331m/s olduğu halde 20ºC de 344 m/s ‘dir. Sıcaklık artıkça sesin o ortamdaki yayılma hızı da artar.
2- Sesin yayılma hızı ortamın cinsine bağlıdır.
Ses katı maddelerde en hızlı, gaz maddelerde ise en yavaştır.
3-Sesin yayılma hızı ortamın yoğunluğuna bağlıdır.
Ortamın yoğunluğu arttıkça sesin yayılma hızı da artar.
Ses oluştuğu ortamlarda dalgalar halinde yayılır.
Ses bir enerji türüdür ve dalgalar halinde yayılır. Ses dalgalarının yayılabilmesi için ses dalgalarının kaynağından çıktığı ortamda taneciklerin olması gerekir. Bu nedenle ses dalgaları katı, sıvı ve gaz gibi maddelerde yani maddesel ortamlarda yayılabilir. Boşlukta, maddesel ortam yani tanecikler olmadığı için ses kaynağının titreşim sonucu yaydığı titreşim enerjisi taşınamaz ve ses boşlukta yayılmaz. 
Ses dalgaları su dalgalarına benzer fakat su dalgaları gibi görünen dairesel dalgalar şeklinde değil, görünmeyen küresel dalgalar şeklinde yayılır.
Ses dalgaları, ortamdaki taneciklerin kendilerinin değil, taneciklerin titreşim enerjilerinin taşınması sonucu oluşur. Ses kaynağından çıkan ses dalgaları, yayıldığı ortamdaki maddenin taneciklerini titreştirir. Titreşen tanecik etrafındaki diğer tanecikleri titreştirir ve bu nedenle ses bir tanecikten diğerine yayılır.
Cisimlerin titreşmesi ile meydana gelen sesin kulağımıza kadar gelebilmesi için ses kaynağı ile kulağımız arasında katı – sıvı – gaz gibi esnek bir ortamın bulunması gerekir.

NOT : 

1- Çevremizde ses çıkaran sayısız varlık vardır. İnsanlar, hayvanlar, taşıtlar, müzik aletleri, şelale, rüzgâr, yağmur ses çıkaran varlıklardandır.
2- İnsanların birbirleriyle iletişim kurmaları, duygu ve düşüncelerini aktarabilmeleri için konuşmaları gerekir. Konuşmanın temel öğesi sestir ve insan sesi de titreşim sonucu oluşur.
3- Güneş’in yaydığı ışık Dünya’ya ulaştığı halde Güneş’te oluşan patlamaların sesi duyulamaz. Bunun nedeni sesin yayılması için maddesel ortam gereklidir. Uzay boşluğunda maddesel ortam olmadığı için Güneş’te oluşan patlamalar duyulamaz.
4- Saat, hava dolu fanusta iken çalarsa sesi duyulabilir. Fakat havası tamamen boşaltılmış fanusta çalarsa sesi duyulamaz. Bunun nedeni, sesin boşlukta yayılamaması ve sesin yayılabilmesi için maddeye ihtiyaç duymasıdır.
5- Sesin Yayılmasına Örnekler : • Sesin yayılması yan yana dizili madeni paralara benzetilebilir. Baştaki paraya kuvvet uygulanınca bu paranın enerjisi sırasıyla diğer paralar tarafından en sondaki paraya iletilir.
• İki pet bardak ve bunları birbirine bağlayan iple sesin yayılması sağlanabilir. 
▪ Ses bu olayda katı ve gaz halindeki maddelerde yayılmıştır.
▪ Ses, 1. kişinin ağzından çıkar ve hava tarafından 1. pet bardağa ulaşır.
▪ Ses, 1. pet bardaktan ipe ve ipten de ikinci pet bardağa ulaşır.
▪ 2. pet bardaktan havaya yayılır ve 2. kişiye ulaşır.
• Bir yüzücünün su altında çıkardığı ses, su altındaki diğer kişiler tarafından duyulabilir.
• Diyapazona lastik tokmağı ile vurulunca, tokmağın enerjisi diyapazona aktarılır. Diyapazonun titreşen kolu, kendisine değen hava moleküllerini titreştirir. Bu hava molekülleri titreşirken (ileri – geri hareket ederken) etrafındaki diğer hava moleküllerini de titreştirir ve havada görünmez bir dalga hareketi oluşur.
• Bir hoparlörden ses yayılırken hoparlördeki kağıt (koni) ileri – geri titreşir. Bu kağıt ileri (dışa) doğru hareket ettiğinde önündeki hava moleküllerini iterek sıkıştırır. Hoparlördeki kağıt geriye (içeri) doğru hareket ettiğinde önündeki hava moleküllerinin arasını açar. Bu şekilde sürekli sıkışan ve ayrılan hava molekülleri ses dalgalarını oluşturur.
• Kırıcı ile delme işlemi yapılırken kırıcının ucunun titreşmesi ile oluşan ses, hava tanecikleri sayesinde dalgalar halinde yayılır.






DEĞERLENDİRME SORULARI

SESLE İLGİLİ SORULAR
 1. Genel olarak ses tellerindeki rahatsızlıklar denince kaç tür rahatsızlıktan bahsedilebilir?
Ses tellerindeki rahatsızlıkları organik, yani yapısal, ve fonksiyonel, yani işlevsel, olarak iki ana başlık altında incelemek mümkündür. Yapısal rahatsızlıklara örnek olarak larenjitler, kist, polip, ses tellerinin felci gibi sorunlar örnek verilebilir, tedavide daha çok ilaçlar ya da cerrahi müdahaleler uygulanır. İşlevsel bozukluklar psikolojik sebeplerledir, psikiyatri konsulasyonu veya profesyonel ses terapisi gerekmektedir.
2. Ses tellerinde en çok hangi rahatsızlıklar görülüyor?
 Ses tellerinin en sık görülen rahatsızlığı, soğuk algınlıklarına eşlik eden larenjit, yani gırtlak iltihabıdır. Genelde kısa sürelidir ve günler içinde herhangi sorun ve sekel bırakmadan iyileşme görülür.
3. Ses tellerinde oluşan belli başlı rahatsızlıkların sebepleri nelerdir?
 Ses tellerinde görülen uzun süreli rahatsızlıkların en sık nedeni ses tellerinin aşırı ve uygunsuz kullanımıdır. Gırtlak iltihabı sırasında ses tellerinin zorlanması ile ses tellerinin polipleri ve kistleri kolayca oluşabilir. İltihap olmadan da ses tellerinin uzun süreli zorlanmasına bağlı olarak ses tellerinin nodülleri ortaya çıkabilir.
4. Ses teli hastalıkları, ne tarz belirtilerle kendini gösterir?
Mesela sesin tonunda bir farklılık yaratıyor mu, kişi hangi problemlerden şüphelenmeli? Ses hastalıklarının en belirgin özelliği sesin kalitesinde ve performansındaki bozulmadır. Seste çatallanma, kalınlaşma, sesin buğulu hale gelmesi, eskisi kadar uzun konuşamama ya da şarkı söyleyememe hastalar tarafından dile getirilen en sık şikayetlerdir. Bunların yanında boğazda düğümlenme hissi, boğaz yanması, sık boğazı temizleme ihtiyacı, inatçı kuru öksürük gibi doğrudan ses ile ilgili olmayan sorunlar da uzun süreli ses rahatsızlıklarına eşlik edebilirler, hatta hastanın doktora başvurmasının asıl sebebi olabilirler.
5. Ses kısıklığı toplumda ne kadar sıklıkla görülüyor ve kişilerin çok üzerinde durmadıkları bir rahatsızlık. Katılıyor musunuz?
 Ses rahatsızlığı, toplumun yaklaşık %5’ini etkilemektedir, ses rahatsızlığı olanların da %16 kadarını öğretmenler ve %5 kadarını sanatçılar oluşturmaktadır. Ses rahatsızlığı olanlar meslek hayatında sıkıntıya girmedikçe ya da hayat kaliteleri bozulmadıkça ses sorunlarını önemsememektedirler. Ayrıca ses hastalıklarının tedavileri konusundaki bilgi eksikliği ve endişeler de kişilerin ihmalkar davranmalarına neden olmaktadır
 6. Ses teli nodülü ve polibi arasında ne fark vardır?
Ses tellerinin nodülleri, uzun süreli ve uygunsuz ses kullanımı ile ortaya çıkan ses tellerindeki kalınlaşmalardır, bir nevi ses tellerinin nasırlaşmasıdırlarDaha çok kadınlarda ve mesleği gereği sesini çok kullanan öğretmenler ve şarkıcılarda görülürler. Ses terapisi ile uygun ses kullanımının öğrenilmesi ile ortadan kalkarlar. İnatçı vakalarda ses tellerine uygulanan endoskopik mikrocerrahi ile alınmaları gerekir, nüks olmaması için ameliyattan sonra ses terapisi mutlaka uygulanmalıdır.
Polipler ise genelde bir soğuk algınlığı sonrasında devam eden inatçı ses kısıklığı ile kendini gösterir. Ses tellerindeki tek taraflı mukozal kalınlaşmalardır ve ses terapisine dirençlidirler, tercih edilen tedavi yöntemi endoskopik mikrocerrahidir, ameliyat sonrasında ses terapisi şart değildir, nüks nadirdir.
 7. Ses telinde kist oluşumunun doğuştan olabileceği söyleniyor, doğru mudur?
 Doğumsal kistik oluşumlar gırtlağın herhangi bir yerinde olabilirlerse de, ses tellerinin kistleri daha çok sonradan ortaya çıkarlar, genelde soğuk algınlığı ortaya çıkma nedenidir. Ses rahatsızlığının düzelmesi için endoskopik mikrocerrahi önerilir.
 8. Ses rahatsızlıkları sadece şarkıcı, öğretmen gibi seslerini kullanan insanlarda mı görülüyor, eğer sesini fazla kullanmıyorsa görülmesinin sebebi nedir?
Ses raharsızlığı, mesleği gereği sesini yoğun kullananlarda daha sık görülür ve ortaya çıktığında da meslek hayatına engel olduğu için hastaya verdiği rahatsızlık da daha belirgindir. Yine de sesini yoğun olarak kulanmayan kişilerde de ses rahatsızlıkları ortaya çıkabilir. Polipler, kistler, kronik larenks iltihapları gibi rahatsızlıklar sesini yoğun olarak kullanmayan kişilerde de görülebilir, reinke ödemi ise daha çok kadınlarda görülür ve sigara kullanımı en önemli etkendir.
9. Sesi bozan diğer nedenler nelerdir?
Ses kalitesinde en önemli faktör şüphesiz ki ses oluşumuna katılan yapıların sağlam olmasıdır. Akciğerler, gırtlak, ağız içindeki yapılar sağlıklı olmalıdır. Bu yapılardaki sorunlar da ses ve konuşma bozukluklarına neden olabilir. Bunun yanında ses tellerinde tahriş ve ilthaba neden olan faktörler de ses kalitesinde bozulmaya neden olabilir. İklim şartları, ortamın hava kalitesi, çalışma ortamında maruz kalınan kimyasallar ses tellerinde tahrişe neden olabilirler. Son dönemde önemi anlaşılan reflü sorunu da gırtlak ve seste sorunlara yol açabilir. Reflü ile gırtlağa ulaşan mide asidi, kimyasal tahriş ile ses tellerini daha hassas hale getirir, reflü genelde uzun süren bir rahatsızlık olduğu için de gırtlakta kronik değişiklikler ortaya çıkabilir. Ses hastalığı olan kişilerde sıklıkla reflüye yönelik tetkik ve tedavi gerekmektedir.
10. Bakıldığında sesteki rahatsızlıklar kadınlarda mı, erkeklerde mi sıklıkla görülür?
Ses rahtsızlıkları her iki cinsiyette de görülse de, cinsiyete göre daha sık görülen ses rahatsızlıkları mevcuttur. Nodül, reinke ödemi ve hiperfonksiyonel ses bozukluğu daha çok kadınlarda görülürken, hipofonksiyonel ses bozukluğu ve kontakt granulom ise tipik olarak erkeklerde görülür. Kist, polip, ses tellerinin felci ise her iki cinsiyette de görülür.
11. Kişide bir rahatsızlık olmasa bile, sesin kimi dönemlerde bozulduğu bilinen bir gerçek. (Kadınların adet dönemleri gibi) Bunlar gibi neler sayabiliriz?
Ses oluşumu ve kalitesini etkileyen en önemli nedenlerden birisi de kişilik yapısı ve ruh halidir. Neşe, hüzün, stres, kaygılar sesin saniyeler içinde bile değişmesine neden olabildikleri gibi, ses üzerine uzun süreli etkilere de sahiptirler. Ayrıca genel sağlık durumu, vücut kondüsyonu da sesi etkileyebilir.
12. Genellikle ses rahatsızlıklarında cerrahi müdahaleye mi başvuruluyor?
Tedavi ve ses egzersizleriyle ilgili bilgi verir misiniz? Ses rahatsızlıklarında tedavi nedene göre planlanır. Kist, polip, kronik reinke ödeminin neden olduğu ses rahatsızlıklarında ilaçlarla ya da ses terapisi ile başarı şansı düşüktürEndoskopik olarak uygulanan mikrocerrahi yöntemleri ile tedavi kısa sürede mümkündür ve başarı şansı yüksektir. Fonksiyonel ses hastalıkları ve bunların sonucunda ortaya çıkannodüllerde öncelikli olarak ses terapisi uygulanır. Ses terapisi, ses oluşumuna katkıda bulunan yapıların uygun ve ekonomik şekilde çalışmasını sağlamak için uygulanır. Egsersizler ile doğru nefes alma ve gevşeme teknikleri, ses tellerini güçlendirici egsersizler hastaya öğretilir. Tedavinin başarısı, hastanın bu egsersizleri düzenli olarak uygulaması ve günlük hayatında tatbik etmesine bağlıdır. Ses terapisi ile yeterli düzelme sağlanamayan nodül ya da ses teli felcine bağlı ses hastalıklarında cerrahi yöntemler düşünülebilir.
13. Kişinin sesine iyi bakması için neler yapması gerekiyor?
Özellikle sesini mesleği gereği yoğun kullananların seslerini iyi korumaları gerekmektedir. Ses tellerine aşırı yüklenilmemeli (yüksek sesle konuşma, gürültülü ortamlarda konuşma) kaçınılmalı, sunularda mümkün ise mikrofon kullanılmalı, odadan odaya seslenmekten kaçınılmalıdır. Uzun süreli telefon görüşmeleri kaçınılmalı ve buyun kaslarının gerilmesini önlemek için ahize elde tutulmalıdır. Soğuk algınlığı ve psikolojik gerginlik altında sesi kullanmaktan kaçınılmalıdır. Sigara dumanı ses tellerinde kurumaya ve tahrişe neden olduğu için profesyonel ses kullanıcıları sigara ve sigara dumanından uzak durmalıdırlar. Su ve nem ses telleri için çok önemlidir, bol su içilmeli ve ortamın nem oranı yüksek tutulmalıdır. Şarkı söylerken sesi ısıttıktan sonra alçak ve yüksek notalara çıkılmalıdır. Ses kısıklığı ortaya çıkar ve iki haftadan daha uzun sürer ise, mutlaka bir KBB uzmanına başvurulmalıdır.
14. Ses hastalıklarının tedavi edilmemesinin sonuçları neler olabilir?
 Kısa süreli ses hastalıkları genelde üst solunum yolu iltihaplarında görülür ve dikkatli davranılırsa sekelsiz iyileşme tamdır ve pek sorun yaratmazlar. Uzun süreli ses kısıklıkları nedeni ne olursa olsun bir kısır döngü yaratır, rahatsızlığın şiddeti artışa meyillidir, böylece meslek hayatı ve özel yaşantıda sıkıntı yaratır. Sonuçta mesleği yerine getirmede zorluk hatta imkansızlık, özel yaşantıda kısıtlamalar gibi durumlar sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Tanı konulmadığı durumlarda ise habis rahtsızlıkların gözden kaçması mümkündür. Bu nedenle ses kısıklığının iki haftadan uzun sürdüğü durumlarda bir KBB uzmanına giderek tanı konulması sağlanmalı ve en kısa sürede tedavi başlanmalıdır.
15. Ses kalınlaştırma ya da inceltme ameliyatlarıyla ilgili bilgi verebilir misiniz?
Zor bir operasyon mudur, daha çok kimlere yapılıyor, her isteyene uygulanabiliyor mu, nelere dikkat etmek gerekiyor? Reinke ödemi, polip ya da kist gibi ses tellerinde kitle artışına bağlı ortaya çıkan ses kalınlaşmasında, endoskopik mikrocerrahi sayesinde ses normal perdesine kavuşur, başarı şansı yüksektir. Ergenlik döneminden sonra devam eden tiz erkek seslerinde, ses terapisi ile ses normal erkek sesi kalınlığına döner. Bunların dışında sesin inceltilmesi ya da kalınlaştırılması ameliyatları daha komplikedir ve tercihan cinsiyet değişimi sonrasında ses kalınlığının değiştirilmesinde uygulanmaktadır. Endoskopik girişimin yanında normal cerrahi yöntemleri de uygulanabilmektedir.
16. Mesleği ses sanatçılığı olan kişilerin seslerini periyodik olarak kontrol ettirmeleri gerekiyor mu?
 Ses sanatçıları profesyonel sporcular gibi ses tellerinin kondüsyonunu yüksek seviyede tutmalıdırlar. Bunun için ses hijyeni kurallarına sıkıca uyulmalı, günlük ses egsersizleri yapılmalı ve ses ve ses tellerine zarar verecek durumlardan kaçınılmalıdır. Bunların yanında en ufak sorununda dahi bir KBB uzmanına başvurularak hem ses tellerinin, hem de işitmenin değerlendirilmesi gerekmektedir.
17. Ses sanatçısının tahrip olan sesini geri kazandırmak mümkün mü?
Ses tellerindeki sorun nodül, polip, kist gibi nedenler ise, cerrahi ile sesin tekrar eski haline gelmesi mümkündür. Bazen ses sanatçılarının da ses terapisi almaları gerekmektedir, hatta psikolojik destek ve danışmanlığın da önerildiği durumlarla karşılaşılmaktadır. Kronik larenks iltihabına bağlı ses sorunlarının tedavisi daha zahmetlidir, düzenli ve yoğun tedavi ile başarı sağlanabilir. Fakat en önemli nokta, ses sanatçılarının seslerini çok iyi koruyarak ses hastalığına yol açmamak için çaba göstermeleri gereğidir

Yorumlar - Yorum Yaz