• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pages/Ders-Akademi/1405878436342260

Üyelik Girişi

Ülkemizin Kaynakları

                  ÜLKEMİZİN KAYNAKLARI 

TÜRKİYE’DE TARIM
İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak ama­cıyla toprağı işleyerek ürün elde etmesine denir. Bu faaliyet, topraktan çeşitli ürünlerin elde edilmesinin yanı sıra hayvancılık ve ormancılık fa­aliyetlerini de kapsar. Ülkemizde nüfusun yaklaşık yarısı (% 48,4) geçimini tarımla sağlamaktadır.

        Cumhuriyet döneminde ta­rım olanaklarınıartırmak için;
·         Sulama, gübreleme, tohum ıslahına önem verildi.
·         Tarımda makineleşme ile birlikte modern tarım yöntemleri uygulanmaya başlandı.
·         Ziraat Bankası, Toprak Mahsulleri Ofisi ve Tarım Kredi Kooperatifleri kuruldu.
·         Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ile Fı­rat ve Dicle nehirleri üzerinde barajlar, hidroelek­trik santralleri ve sulama tesisleri yapıldı.
Tarımda Verimi Etkileyen Faktörler
1- Toprak ve bakımı:  Topraktan en verimli şekilde yararlanmak için teknolojik yeniliklerin uygulanması gerekir. Toprağın bakımı; toprağın sürülmesi, çapalanması, yabancı otlardan ayıklanması, erozyonla mü­cadele ile sağlanır.
2- Sulama: Su, bitkiler için en önemli besin maddesidir. Toprağın uygun zamanlarda ve yete­rince sulanması gerekir. Ülkemizde özellikle İç Anadolu,G

üneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde sulama sıkıntısının fazla olma­sı sebebiyle tarım alanları nadasa bırakılmakta­dır. Nadas, yarı kurak bölgelerde tarlanın sürüle­rek, suyunu biriktirmesi için bir yıl boş bırakılma­sıdır. Toprakların nadasa bırakılmasını önleme­nin tek yolu ise sulamadır.
 Ülkemizde tarım alanlarında sulama yaygınlaştırılırsa;
a)        İklim koşullarına bağımlılık azalır.
b)        Üretimde süreklilik ve artış sağlanır.
c)        Nadas yöntemi bırakılarak toprak her yıl kullanılabilir.
d)        Aynı araziden yılda birden fazla tarım ürünü alınabilir.
e)        Çiftçinin üretim geliri artar.
f)         Sebze yetiştirilen alanlar genişler.
g)        Sanayi bitkilerinin ekim alanları genişler.

3- Gübreleme: Toprağın besin ve mineral bakımından zenginleştirilmesidir. Toprağın gübrelenmesi sonucunda birim alandan elde edilen ürün miktarı artar.
4- Tohum ıslahı: Ülke şartlarına en uygun tohumu üretmek için yapılan çalışmalara denir. Ülkemizdeki Tohum Islahı İstasyonları, Devlet Tarım İşletmeleri, Devlet Üretme Çiftlikleri ve Zi­raat Fakülteleri gibi kuruluşlar kaliteli tohum elde etmek için kurulmuştur.
5- Makineleşme: Üretim işlemlerinin geliş­miş araçlarla yapılmasıdır. Tarımda makineleşme sonucunda toprak daha iyi ve kısa sürede işlenir. Tarımsal üretim ve verim artar.
UYARI: Engebenin fazla olduğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde tarımda makine kullanımı oldukça sınırlıdır.
6- İlaçlama: Tarımda verimi ve kaliteyi artır­mak için çeşitli hastalık ve böceklere karşı ilaçla­ma yapılmasıdır.
7- Toprak analizi: Yapılan toprak analizi ile toprağın hangi tür bitkilerin yetiştirilmesine elve­rişli olduğu belirlenir.
8- Çiftçinin Eğitimi: Verimin artırılması için çiftçilerin eğitim düzeyinin yükseltilmesi gerekir. Çiftçi, hangi tarım aletini nasıl kullanacağını bil­meli, hangi tohumun kullanılacağı ve ne kadar gübreleme yapılacağı konusunda gerekli olan bil­giye mutlaka sahip olmalıdır.
9- Pazarlama: Ürünün bozulmadan tüketim ya da işleme merkezlerine ulaştırılıp satılmasına pazarlama denir. Ülkemizde çiftçilerin olumsuz yönde etkilenmesini engellemek için devlet, çiftçi­ye önceden taban fiyattan ürün alma garantisi ve­rir. Bu uygulamaya destekleme alımı denir. Ta­hıllar ve şeker pancarı gibi temel besin maddele­ri destekleme alımları yapılan ürünlerdir.
*  Türkiye'de tarımın geliştirilmesi için yapı­lan en büyük proje Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) dir. Bu proje ile Fırat ve Dicle nehirleri üze­rinde yapılan barajlarla sulama sorununun çözül­mesi ve üretimin artırılması amaçlanmaktadır.
*  Bunun dışında özellikle Cumhuriyet Dönemi'nde önemli tarım yatırımları yapıldı. Bunlar; üreticilerden ürünleri satın alıp depolayan Toprak Mahsulleri Ofisi, Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri gibi kuruluşlardır.


T
ÜRKİYE'DE TARIMI DESTEKLEYEN KURULUŞLAR
 
Tarıİşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM)
Bitki ve hayvan üretimini artırmaya, ürün­leri çeşitlendirmeye ve kaliteyi yükseltmeye çalı­şır.
Tarım Kredi Kooperatifleri (TTK)
Üreticilerin ürünlerini değerlendirmek ve fiyat düşüşlerine karşı üreticilerin zarar görmesini önlemek amacıyla destekleme yapar.

Devlet Su İşleri (DSİ)
Kurduğu bent, gölet, baraj ve sulama şe­bekesiyle tarımdaki sulama ihtiyacını karşılar.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)
Özellikle tahıl ürünlerinin alım ve satışını yapar. Genellikle stok tesisini ve korunmasını sağlar. Bu ürünlerin piyasada istikrarını sağlar.
Ziraat Bankası
Verdiği kredilerle üreticileri destekler. Çe­şitli yatırımlarıyla tarımın gelişmesine katkıda bu­lunur.
Çaykur: Çay üreticilerini korumak için kurulmuş­tur.
Tariş: Ege bölgesindeki üreticilerin çeşitli ürünle­rini satın almak ve aldığı ürünleri işleyerek tüketi­ciye sunmak için kurulmuştur.
Fisko Birlik: Karadeniz Bölgesi'nde yetiştirilen ürünleri (başta fındık) işleyerek piyasaya sürmek için kurulmuştur.
Gülbirlik: Akdeniz  Bölgesi'nde gül üreticilerini korumak için kurulmuş­tur.

                  BAŞLICA TARIÜRÜNLERİMİZ
TAHILLAR
Buğday
·         Yurdumuzda en çok üretilen ve tüketilen tahıldır.
·         Un, ekmek ve makarna üretiminde kulla­nılır.
·         Buğday, yetişme döneminde yağış, ol­gunlaşma döneminde kuraklık ister.
·         Ülkemizde en fazla İç Anadolu Bölgesi'nde (başta Konya Ovası) yetiştirilir.Marmara ve Akdeniz bölgelerinde de üretimi yapılır.

·         Buğday, sürekli yağış almasından dolayı Karadeniz kıyılarında, düşük sıcaklıkların görül­mesinden dolayı da Doğu Anadolu Bölgesi'nin yüksek kesimlerinde yetişmez.
·         Yağışların bol olduğu yıllarda üretim artarken kurak geçen yıllarda üretim azalır.
            
Arpa
·         Buğdaydan sonra en çok yetiştirilen tahıl­dır.
·         Soğuğa ve sıcağa dayanıklı olup buğda­ya göre daha kısa sürede yetişir. Bu nedenle buğdayın yetişemediği daha soğuk ve yüksek yerlerde de üretimi yapılır.
·         Arpa, hayvan yemi olarak ve ekmek yapı­mında kullanılır. Bira sanayisinin ham maddesi­dir.
·         En çok İç Anadolu, Güneydoğu Anado­lu ve Ege bölgelerinde yetiştirilir.
Çavdar
·         Buğdayın ve arpanın iyi yetişemediği yer­lerde yetişir.
·         İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi'nin yüksek kesimlerinde yetiştirilir.
·         Fazla sıcaklıklardan zarar görür. Yayla ik­limini sever, düşük ısıya dayanabilir. Bunun için buğdaya göre daha fakir topraklarda ve yüksek­lerde tarımı yapılmaktadır.
·         Tanesinden ekmek ve bira, saplarından hasır şapka yapılır. Sandalye yapımında ve hay­van yemi olarak da yararlanılır.

Yulaf
·         Serin, yüksek, nemli bölgeler ile sıcak ve kurak yörelerde yetiştirilir.
·         Daha çok hayvan yemi olarak kullanılan yulaf, İç Anadolu, Akdeniz ve Marmara bölgele­rinde ekilir.
·         Yulaf unu besin maddesi olarak da kulla­nılır.
Mısır
·         Fazla su ve sıcaklık isteyen mısır, bu özelliğiyle diğer tahıllardan ayrılır. Yaz yağışları­nın ve sulama imkânlarının bulunduğu yerlerde yetiştirilir.
·         Akdeniz, Karadeniz, Marmara ve Ege bölgelerinde üretilir.
·         Doğal yetişme alanı Karadeniz Bölgesi'dir. Ancak temel besin maddesi olarak tüketildi­ği için bölge ticaretinde önemli yer tutmaz.
·         Mısır üretiminin yaklaşık yarısı Akdeniz Bölgesi'nde yapılır. Mısır üretiminin son yıllarda artış göstermesinde sanayi ham maddesi olarak alkol ve yağ imalatında kullanılması etkilidir.
·         Yemeklik yağ üretiminde ve hayvan yemi olarak kullanılır.
Pirinç
·         Çeltik bitkisinin tohumlarının kabukların­dan ayrılması ile elde edilir.
·         Sıcak ve nemli iklim koşullarında yetişen bir tarım ürünü olduğundan akarsu boylarında ve sulak ovalarda yetişir.
·         Ülkemizde pirinç üretimi tüketimi karşıla­yamamaktadır. Bu nedenle yurt dışından pirinç it­hal edilmektedir.
·         Ülkemizde en fazla Marmara (Meriç Ova­sı), Karadeniz (Tosya Boyabat) ve Akdeniz bölgelerinde üretilir.
UYARI:
           Çeltik tarlaları sivrisinek ve kurbağa gibi canlılarıüremesi için uygun ortam olduğu için, üretimi yerleşim merkezlerine yakın kesimlerde yapılmamaktadır. Bu nedenle üretim alanları devlet tarafından sınır­landırılmıştır.


SANAYİ (ENDÜSTRİ) BİTKİLERİ

Türkiye'de tahıllardan sonra en çok yetiş­tirilen tarım ürünleridir. Sanayi bitkileri doğrudan tüketilmeyip fabrikalarda işlenerek kullanıma ha­zır hâle getirilen ürünlerdir.

Pamuk
·         Dokuma sanayinin ham maddesidir.
·         Alüvyal toprakları sever. Yetişme döne­minde bol su ve yüksek sıcaklık, olgunlaşma ve hasat döneminde tam kuraklık ister.
·         Türkiye dünyanın sayılı pamuk üreticileri arasında yer alır. Pamuk ve pamuklu dokuma ürünlerinin bir bölümü ihraç edilir.
·         En çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Ege Bölgesi (Büyük Menderes, Küçük Mende­res, Gediz ovaları), Akdeniz Bölgesi (Çukurova, Antalya Ovası), Güney Marmara Bölümü ve Do­ğu Anadolu Bölgesi'nde(Malatya, Elazığ, Iğdır ovaları) yetiştirilir.

Tütün
·         Sigara sanayinin ham maddesidir.
·         Yetişme döneminde bol su, olgunlaşma döneminde de yüksek sıcaklığa ihtiyaç duyar.
·         Türkiye, dünyanın kaliteli tütün üreten ül­keleri arasında yer alır.
·         Tütün üretimi belli bölgelerde toplanmış­tır. Bu durum kaliteli tütün üretimi sağlamak için üretimin devlet kontrolünde olmasından kaynak­lanır. 
·         Ülkemizde en çok Ege Bölgesinde yetiş­tirilir. Bu bölgemizi sırasıylaGüneydoğu Anado­lu, Karadeniz ve Marmara bölgeleri izler.
UYARI:
           Yüksek kaliteli ürün almaya elverişli olmayan sahalarda üretimi devlet tarafından engellenmiştir.
Şeker pancarı
·         Şeker sanayinin ham maddesidir.
·         Şeker pancarı yurdumuzun hemen her yerinde yetiştirilebilmesine rağmen kıyıya yakın alanlarda tarımı yaygın değildir.
·         Nemli topraklarda iyi gelişir. Yağışların yetersiz olduğu yerlerde ise sulama yapılarak üretilir.
·         En çok İç Anadolu Bölgesi’nde yetiştiri­lir. Daha sonra Karadeniz ve Marmara bölgeleri gelir.
UYARI:
Şekerpancarı hasat edildikten hemen sonra tüketilmesi gerektiğinden, şeker fabrikaları üretim alanlarına yakın yerlerde kurulmaktadır.
Çay
·         Sıcaklık farkları fazla olmayan ılıman, ya­ğışlı bir iklim ile kireçsiz ve yıkanmış toprak ister.
·         Türkiye'de sadece Doğu Karadeniz Bölümü'nde, Giresun'dan Gürcistansınırına kadar olan kıyı şeridinde yetişir. Üretilen çayın büyük bölümü Rize'den sağlanır.
·         Çay, ekim alanı en dar olan sanayi bitkimizdir.

Ayçiçeği
·         Alüvyonlu toprakları ve sıcağı sever.
·         Tohumlarından yağ çıkarılan bitkiler ara­sında en önemlisidir.
·         Ayçiçeğinin artığı aynı zamanda hayvan yemi olarak değerlendirildiği için ayçiçeği işleyen yağ fabrikalarının çevresinde hayvancılık faaliyet­leri de gelişmiştir.
·         Ekim alanı yaygındır. Başta Marmara Bölgesi'nin Trakya kesimi olmak üzere,İç Ana­dolu ve Karadeniz (doğu kıyıları hariç) bölgele­rinde de yetiştirilir.
Keten - Kenevir
·         Ilık ve nemli iklimlerde daha çok yetişir.
·         Keten lifleri, keten kumaş ve kâğıt yapı­mında kullanılır. Tohumlarından boya yapımında kullanılan bezir yağı elde edilir.
·         Kenevir bitkisinin lifleri ise halat, ip, pas­pas gibi kaba dokumalarda kullanılır.
·         En fazla Batı Karadeniz Bölümü'nde üretimi yapılır.
Haşhaş
·         Yazları sıcak geçen ve orta derecede yağışların görüldüğü yerlerde yetişir.
·         Haşhaş ilaç sanayinde kullanılır ve tohumlarından yağ elde edilir.
·         Haşhaş bitkisinin meyvesinde bulunan ve afyon sakızı adı verilen maddeden uyuşturucu özelliği olan morfin elde edilir. Bu nedenle haşhaş üretimi devlet kontrolünde yapılır.
·          Haşhaş üreti­miinin büyük bir bölümü Ege Bölgesi'nde yapılır. Afyon, Denizli, Kütahya, Uşak, Konya, Isparta ve Burdur'da üretimi yapılır.
Zeytin
·         Kışların ılık geçtiği Akdeniz ikliminde yeti­şen ve ekonomik değeri yüksek olan bir bitkidir.
·         Bir kısmından yağ elde edilir, bir kısmı ise sofralık olarak tüketilir.
·         Ege Bölgesi (Edremit, Ayvalık arası) yağlık, Marmara Bölgesi sofralık zeytin üretimin­de başta gelir.
·         Akdeniz Bölgesi'nde daha fazla gelir getiren ürünlerin ekilmesi tercih edildiğinden zeytin üretimi az yapılmaktadır.
·         Az miktarda olmakla birlikte Doğu Karadeniz Bölümü'nde de zeytin üretilmektedir.

Susam
·         Akdeniz ikliminde yetişir.
·         Yağ ve tahin üretiminde kullanılır.
·         Güneydoğu Anadolu, Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde üretilir.
UYARI: Zeytin, ayçiçeği, susam, keten, mısır, fındık ve pamuk yağ elde edilen sanayi bitkileridir.
Anason
·         Rakı ve içki yapımında kullanılır. Burdur (% 50) üretimde birincidir. Burdur'u, Muğla ve An­talya illeri izler.


TÜRKİYE’DE SEBZECİLİK

 ·         Ülkemiz, farklı iklim tiplerinin görülmesi nedeni ile sebze tarımına uygundur.
·         Ülkemizde sebzelerin en erken yetiştiği yer Akdeniz Bölgesi, en geç yetiştiği yer ise Doğu AnadoluBölgesi'dir (domates, biber, patlı­can, salatalık, kabak).
·         Seracılık faaliyetlerinin gelişmiş olmasın­dan dolayı en çok sebze üretimi Akdeniz ve Egebölgelerinde yapılmaktadır.
·         Akdeniz Bölgesi'nde turfanda sebzecilik gelişmiştir.

Seracılı(Turfandacılık)
·         Cam veya plastikten yapılan seralarda mevsimi dışında meyve ve sebze üretme faaliyet­lerine seracılık (turfandacılık) denir.
·         Seracılık güneşli gün sayısının fazla oldu­ğu Akdeniz, Ege, Marmara veGüneydoğu Anadolu bölgelerinde yapılır.
·         Karadeniz kıyılarında bulutlu gün sayısı­nın fazla olması, Doğu Anadolu'da kış mevsimi­nin soğuk ve uzun geçmesi, İç Anadolu'da ise yaz kuraklığının erken başlaması sebze üretimini sınırlandırmış ve seracılığı engellemiştir.
Yumrulu Bitkiler
Ürünü toprağın altında olan, düşük sıcak­lıklara dayanabilen patates, soğan, havuç, turp, sarımsak gibi bitkilere yumrulu bitkiler denir.
TÜRKİYE’DE MEYVECİLİK
 Fındık
·         Nemli iklim, kış ılıklığı ve humuslu toprak ister.
·         Ana vatanı Karadeniz kıyılarıdır. Ordu, Giresun, Trabzon ve Samsun illerinde ülkemiz fındığının %80'i üretilir. Fındığın geri kalan kısmı Marmara Bölgesi'nde İzmit Körfezi çevresinden elde edilir.
·         Yıllık üretimi ile Türkiye, dünyadaki fındık ihtiyacının yarısından fazlasını karşılar. Bu ne­denle fındık önemli bir ihraç ürünüdür.
Üzüm
·         Ülkemizde yetişme alanı en geniş olan ve en çok üretilen meyvedir.
·         Üzüm bitkisine asma, üzüm yetiştirilen yerlerebağ adı verilir.
·         Olgunlaşma döneminde yüksek sıcaklık ister. Bununla birlikte soğuğa en dayanıklı bitki­lerden biridir.
·         Üzüm üretiminde ilk sırayı Ege Bölgesi alır. Bu bölgeyi Güneydoğu Anadoluİç Anadolu,Marmara ve Doğu Anadolu bölgeleri izler.
·         Türkiye kuru üzüm ihracatında birincidir.
İncir
·         Soğuğa karşı dayanıksızdır.
·         Ege Bölgesi'nin kıyı kesimleri, AkdenizMarmara ve Karadeniz Bölgesi ileGüneydoğu Anadolu’nun  soğuk olmayan kesimlerin­de yetiştirilir.
·         İncir, kuru ve yaş olarak tüketilir.
·         Kuru incir ihracatımız gelişmiştir.
Elma
·         Üzümden sonra yetişme alanı en geniş meyvedir.
·         Düşük sıcaklıklara dayanıklıdır.
·         En fazla İç Anadolu Bölgesi'nde üretilir.
Turunçgiller (Narenciye)
·         Turunçgil, mandalina, portakal, limon gibi meyvelere denir.
·         Yüksek sıcaklık ve bol su ister. Don olay­larından olumsuz etkilenir. Bu nedenle sıcaklığın 0°C'nin üstünde olduğu yerlerde üretilir.
·         En fazla üretim Akdeniz Bölgesi’nin kıyı kesiminde yapılır. Daha sonra Ege, Marmara’nın güneyi, Doğu Karadeniz Bölümü’nün (Rize ve çevresi) kıyılarında yetiştirilir
Muz
·         Tropikal bir meyvedir.
·         Kış sıcaklık ortalamalarının yeterli olduğu Alanya - Anamur arasında üretilir.
·         Ülke ihtiyacını karşılamak için ithal edilir.
Antep Fıstığı
·         Dünyada yetişme alanı sınırlıdır.
·         Türkiye'de Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yetiştirilir. Üretiminde Gaziantep, Şanlıurfa başta gelir.
Kayısı
·         Türkiye, kayısı üretiminde dünyada 1. sı­radadır. Türkiye'de en fazla kayısı Doğu Anado­lu'da (Malatya) üretilmektedir.
Ceviz
·         Soğuğa karşı dayanıklıdır. Her bölgede yetişir. Anayurdu Anadolu'dur. Kereste ve lüks mobilya yapımında kullanılır. Üretimin %50'si ih­raç edilir.
Şeftali
·         En çok Marmara ve Ege'de yetişir. En ka­liteli şeftalinin yetiştiği yer Bursa'dır.

BAKLAGİLLER
Fasulye
·         Yetişme döneminde yağış veya sulama ister.
·         Ege ve Marmara bölgelerimizdeki ovalar ile Çukurova ve BatıKaradeniz Bölümü'nde fa­sulye tarımı yaygındır.
Nohut
·         Baklagiller içinde üretim bakımından ilk sırayı alır.
·         İç Anadolu, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yetiştirilir.
Mercimek
·         Baklagiller içinde nem isteği en az ve ku­raklığa en dayanıklı olan bitkidir.
·         Kırmızı mercimek üretiminde Güneydo­ğu Anadolu, yeşil mercimeküretiminde ise İç Anadolu Bölgesi başta gelir.
UYARI: İç Anadolu Bölgesi baklagilüretiminde ilk sırada yer alır.
Soya Fasulyesi
·         Yazları sıcak ve yağışlı geçen iklim şart­larında yetişir.
·         En çok Akdeniz Bölgesi'nde üretilir. Or­ta ve Batı Karadeniz kıyıları ile Ege ve Marma­ra'da üretimi yapılır.
Bakla
·         Başlıca yetişme alanları Güney Marmara ve Ege Bölgesi’dir.
Mercimek
·         Kuraklığa çok dayanıklı bir bitkidir.
·         Yeşil mercimek en fazla İç Anadolu Bölgesi'nde, kırmızı mercimek iseGüneydoğu Anadolu Bölgesi'nde üretilir.

TÜRKİYE'DE HAYVANCILIK
·         Ekonomik değeri olan hayvanların üreti­lip, beslenmesi ve pazarlanması işlerine hayvancılıkdenir.
·         Hayvancılık özellikle yüksek ve engebeli yerlerde, ekime dikime elverişli olmayan bölgeler­de, halkın yaşayışında birinci derecede rol oynar.
·         Türkiye, geniş çayır ve meralarıyla hay­van yetiştirilmesine elverişli bir ülkedir.
·         Hayvan sayısı bakımından önemli bir zenginliğe sahiptir. Dünyada 9., Orta Doğu'da ve Avrupa'da 1. sırada yer alır.

·         Ülkemizde hayvancılık faaliyetleri, mera hayvancılığı ve ahır hayvancılığı olarak ikiye ayrı­lır. Mera hayvancılığı doğa koşullarına bağlı ola­rak yapılan hayvancılıktır. Et ve süt verimi düşük­tür. En çok Doğu Anadolu Bölgesi'nde yapılmak­tadır. Ahır hayvancılığı yıl boyunca hayvanların ahırlarında beslenmesidir. En çok Marmara Böl­gesi'nde yapılmaktadır. Ahır hayvancılığı daha çok sığır yetiştirilmesinde uygulanmaktadır.
·         Manda, sığır, deve, at, eşek gibi hayvan­lar büyükbaş hayvanlardır. Ülkemizde en çok sı­ğır yetiştirilir.
·         Küçükbaş hayvancılık Türkiye'de en çok yapılan hayvancılıktır. Bu gruba giren hayvanlar koyun, kıl keçisi ve tiftik keçisidir.
·         Tavuk, horoz, hindi, kaz, ördek gibi hay­vanlara kümes hayvanları denir. En çok Güney Marmara, Ege Bölgesi, Orta ve Batı Karadeniz bölümlerinde yetiştirilir.
·         İpek böceği, doğal ipek elde etmek için yetiştirilen ve dut yaprağı ile beslenen bir hayvan­dır. Türkiye'de Bursa, Denizli, Elazığ, Ankara, An­talya, Amasra ve Diyarbakır'da ipek böcekçiliği yapılmaktadır.
·         Bal ve balmumu elde etmek için arı bes­lenme faaliyetine arıcılık denir. Türkiye'nin iklimi, bitki örtüsünün çeşitliliği, üstün nitelikli arı türleriy­le arıcılığa elverişlidir. Türkiye'nin her bölgesinde arıcılık yapılır.
·         Yurdumuzun üç tarafı denizlerle çevrili ol­masına rağmen balıkçılık yeteri kadar gelişme­miştir. Türkiye'de tutulan balığın denizlerimize göre dağılımı şöyledir;Karadeniz %85, Marmara Denizi %10, Ege Denizi %3, Akdeniz %2'dir. Akarsu ve göllerimizin olduğu yerlerde ise tatlı su balıkçılığı yapılmaktadır.

Türkiye'de balıkçılığın yeterince gelişmemesinin başlıca nedenleri:
·         Balıkçılığın daha çok kıyı balıkçılığı olarak yapılması, açık deniz balıkçılığının yaygın olarak yapılmaması,
·         Modern tekne ve yöntemlerle balıkçılığın yapılmaması,
·         Halkın balık tüketimi konusunda yeterli bilince sahip olamaması,
·         Kaçak, usulsüz ve aşırı avlanmaların yaygın olması,
·         Son yıllarda su kirliliğinin artması,
·         Su ürünlerinin işleneceği sanayi tesislerinin yetersiz olması,
·         Su ürünlerinin saklanabileceği soğuk hava depolarının yetersiz olması,
            Türkiye'de Hayvancılığın Gelişmesi İçin Gerekli Koşullar
Türkiye, hayvancılığın gelişmesi için önemli bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin değerlendirilmesi için aşağıdaki koşulların uygulanması gerekir.
·         Çayır ve mera hayvancılığı yerine, besi ve ahır hayvancılığının yaygınlaştırılması,
·         Yem üretiminin artırılması,
·         Hayvan soylarının iyileştirilmesi (ıslahı),
·         Otlakların ıslah edilmesi ve korunması, aşırı ve erken otlatmanın engellenmesi,
·         Süt dana ve süt kuzu ile doğurgan hayvanların erken kesiminin önlenmesi,
·         Hayvan hastalıklarıyla mücadele edilmesi,
·         Üreticilere yönelik hayvancılık eğitiminin yaygınlaştırılması,
·         Hayvan üreticilerine teşvik kredilerinin sağlanması,
·         Üreticilerinin pazarlama olanaklarının geliştirilmesi.

TÜRKİYE'DE ORMANLAR
·         Türkiye'de ormanların dağılışını etkileyen en önemli faktör nemlilik ve yağıştır. Bununla birlikte; yer şekilleri, yükselti, toprak özellikleri gibi faktörlerde ormanların dağılışını etkiler.
·         Türkiye'deki ormanların %79'u kıyı bölgelerinde yer alırken, iç bölgelerde orman var­lığı yalnızca %21 'dir.
·         Karadeniz'de nem oranının yüksek olması nedeniyle ormanlar deniz seviyesinden itibaren başlar. Bölgede, her mevsim bol yağışlı olması nedeniyle gür ormanlar yetişir.
·         İç bölgelerde yağışların yetersiz olması ve belli dönemlerde kuraklığın etkili olması nedeniyle, ormanlar geniş alan kaplamazlar. İç kesimlerde ormanlar, genellikle daha nemli olan yüksek kesimlerde toplanmıştır.

·         Türkiye'de orman varlığını korumak ve
ağaçlandırma çalışmalarıyla orman alanlarını genişletmek amacıyla, çeşitli kuruluşların çalışmaları vardır.
Bunların başlıcaları;
Orman Bakanlığı, TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı), ÇEKÜL (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı),Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD) ve Çevre Gönüllüleri Derneği gibi kuruluşlardır.
Ormanların Önemi
·         Canlı yaşamı için gerekli oksijeni üretir.
·         Erozyonu önler.
·         İçinde barındırdığı bitki ve hayvan varlığını korur.
·         Askerî ve stratejik yönden yurt savunmasına katkı sağlar.
·         Kıyılarda, kumulların içerilere sokulmasını engeller
·         Temiz havası ve doğal güzellikleriyle turizme katkı sağlar.
·         Havanın temizlenmesine ve atmosferdeki nem dengesinin korunmasında düzenleyi­ci rol oynar.
·         Sel, çığ, taşkın ve heyelan gibi doğal afetleri önler.
Ormanların Korunması
Sayısız yararları bulunan orman varlığını korumak ve geliştirmek için aşağıdaki önlem­lerin alınması gerekir.
·         Tahrip edilen orman alanlarının ağaçlandırılması,
·         Orman yangınlarına karşı önlemlerin alınması,
·         Sulak alanlarda çabuk büyüyen ağaçların (kavak, okaliptüs, dişbudak, söğüt vb) yetiştirilmesi,
·         Yakacak odun için çabuk büyüyen ağaçların kullanılması gerekir.

SANAYİ VE TİCARET
Ülkemizde ve tüm dünyada sanayi faali­yetleri bazı koşullara bağlıdır.
Bu koşullardan bazıları şunlardır:
• Hammadde
• Sermaye
• Enerji
• İş gücü
• Ulaşım -İşletme
• Teknoloji
• Pazarlama
• Yer şekillerinin elverişliliği

Örneğin; ülkemizin tahıl ambarı olarak bi­linen Konya ve civarında un, makarna ve bisküvi fabrikalarının yaygın olduğu görülmektedir. Ayrı­ca Kocaeli, Bursa ve İstanbul'da ağır sanayi faa­liyetleri yapılmaktadır. Buradaki sanayi ürünleri İstanbul üzerinden deniz ve hava yolu ile tüm dünya pazarlarına ulaşmaktadır. Hayvancılık faa­liyetlerinin daha çok yapıldığı Erzurum ve Kars gi­bi illerimizde ise süt ve süt ürünlerine ait yatırım­ların yapıldığını görmekteyiz.
Ekonomiye Yön Verenler
Bazı kurum ve kuruluşlar ülke ekonomisi­nin gelişmesi için bir araya gelmiştir. Bu kurum ve kuruluşlar oluşturdukları iş sahalarıyla ülkedeki işsizlik oranının düşmesini sağlamaktadır.
Ayrıca bu kurum ve kuruluşlar ürettikleri ürünleri dış pazarlara satarak ülkemize döviz ka­zandırmakta, böylece ekonomiye katkı sağlamaktadırlar.
Bu kuruluşlar sanayi ve ticaret odaları olarak ayrılabilir.
Sanayi Odalarının Sorumlulukları
• Sanayinin gelişmesine hizmet etmek,
• Sanayiyle ilgili araştırma ve inceleme yapmak,
• Başlıca sanayi ham madde ürünlerinin fi­yatlarını yayınlamak,
• Organize sanayi siteleri kurulmasını ve idaresini sağlamaktır.
Ticaret Odalarının Sorumlulukları
• Meslekî ahlak ve dayanışmayı korumak,
• Ticaret ve sanayiyle ilgili incelemeler yap­mak,
• Bulunduğu yerin ticari örf, adet ve kuralla­rını tespit etmek,
• Meslekî konularda bakanlıklara, illere ve belediyelere teklif ve isteklerde bulunmaktır.

ÖNEMLİ TİCARET VE SANAYİ ODALARINDAN BAZILARI İSTANBUL TİCARET ODASI (İTO)
Sanayi ve ticaretin birbirini destekleyerek hızla gelişmeye başlaması Coğrafi Keşifler ve Sanayi İnkılâbı’ndan sonra oldu. Avrupa'da sana­yi ve ticaret gelişirken, Osmanlı Devleti'nde kuru­lan loncalar Batı'nın sanayi atılımı ve gelişmiş ti­caretinin de etkisiyle işlevlerini yerine getiremeyerek çöktü.
Yaşanan gelişmeler, farklı bir anlayış ve yaklaşımla üretimin ve ticaretin yeniden örgütlen­mesini gerektiriyordu. Bu nedenle Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında farklı isimle faaliyet gösteren oda, 1952 yılında İstanbul Ticaret Oda­sı adını aldı.
TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞ ADAMLARI DERNEĞİ (TÜSİAD)
Derneğin merkezi İstanbul'dur ve Türki­ye'de başka şubesi yoktur.
Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneğinin Amaçları
• Atatürk'ün çağdaş uygarlık hedefine ve il­kelerine sadık toplumsal yapının gelişmesine ve demokratik sivil toplum ve laik hukuk devleti anla­yışının yerleşmesine yardımcı olmak,
• Türkiye'de serbest ekonomi kurallarının yerleşmesinin yanı sıra ülkenin insan ve doğal kaynaklarının teknolojik yönden desteklenerek en etkin biçimde kullanımını, verimlilik ve kalite yük­selişini sürekli kılacak ortamın sağlanması yoluy­la rekabetin arttırılmasını hedef alan politikaları desteklemek.
TÜRKİYE'DEKİ SANAYİ KOLLARI
1.   Besin (Gıda) Sanayisi
Hammaddesi tarım ve hayvansal ürünlere dayalı olan sanayidir. Sanayi kolları içerisinde ikinci sıra­yı alır. Besin sanayisi, tarım ürünlerinin yoğun ola­rak yetiştirildiği merkezlere yakın yerlerde kurul­muştur.
Önemli besin sanayi kolları;
-    Şeker fabrikalar (Karadeniz kıyısı hariç her yerde),
-    Çay fabrikaları (Rize),
-    Un fabrikaları, makarna ve bisküvi fabrikaları (özellikle İç Anadolu),
-    Zeytin yağı fabrikaları (Ege ve Güney Marma­ra'da),
-    Ayçiçek yağı fabrikaları (Trakya'da),
-    Tütün fabrikaları (İstanbul, İzmir, Bitlis, Sam­sun, Tokat vb.),
-    İçki fabrikaları (İstanbul, Tekirdağ),
-    Konserve ve salça fabrikaları (Marmara, Ege, Akdeniz bölgeleri),
-    Süt ürünleri fabrikaları (İzmir, Edirne, Kars, İstanbul). 

2.   Dokuma, Tekstil ve Deri Sanayisi
Türkiye'de en gelişmiş sanayi koludur. En fazla işçi bu sektörde çalışır. Üretimin çoğu ihraç edilir.
-    Pamuklu dokuma; Adana, Antalya, İzmir, Ay­dın, Nazilli, Manisa, Kayseri, Malatya, İstanbul ve Bursa. Bursa'da ipekli dokuma, Gemlik'te suni ipek fabrikası vardır.
-    Yünlü dokuma; İstanbul, Hereke, Bursa, İz­mir, Uşak.
-    Halıcılık; Isparta, Uşak, Gördes, Kayseri, Si­mav.
-    Deri ve kösele işleme; İstanbul, İzmir, Bolu ve Uşak.
3.  Maden Sanayisi
-    Demir - Çelik; Karabük, Ereğli, İskenderun, Kı­rıkkale, Sivas, İzmir.
-    Alüminyum; Konya-Seydişehir.
-    Bakır işleme fabrikaları; Samsun, Murgul.(Artvin)
4.   Makine Sanayisi
Bursa, İstanbul, İzmit, Adapazarı, Konya, Adana'da otomobil, kamyon ve otobüs fabrikaları. Es­kişehir ve Adapazarı'nda lokomotif ve vagon fabri­kaları bulunmaktadır. İstanbul, Tuzla, Pendik, Göl­cük ve İzmir'de gemi tersaneleri bulunmaktadır. Kırıkkale ise savaş sanayinin merkezidir
5.   Kimya Sanayisi
-    Petrokimya; Batman, İzmit (İpraş), Mersin (Ataş), İzmir (Aliağa), Kırıkkale (Orta Anado­lu Rafinesi) bulunmaktadır.
-    İlaç fabrikaları; İstanbul, İzmir, Ankara, Ada­pazarı.
-    Lastik fabrikaları; İzmit, Adapazarı, Kırşehir.
-    Gübre fabrikaları; Mersin, Bandırma, Elazığ, Kütahya, Tekirdağ ve İskenderun.
6.   Orman Ürünleri Sanayisi
En fazla Karadeniz Bölgesi'nde gelişme göstermiş­tir. Kâğıt ihtiyacımızın bir kısmını ithal etmekteyiz.
-    Kâğıt fabrikaları; İzmit, Balıkesir, Çaycuma (Zonguldak), Taşköprü (Kastamonu), Taşucu (İçel), Dalaman (Muğla), Aksu (Giresun), Çay (Afyon) da bulunur.
-    Mobilya sanayi; Adapazarı, Ankara, İnegöl, İstanbul, İzmir, Kayseri.
7.   Çimento, Cam, Seramik Sanayisi
Hammaddesi taşa, toprağa bağlıdır.
-    Çimento fabrikaları; Türkiye'nin her bölgesine dağılmıştır. İhraç ürünlerimizdendir. İstanbul, İzmit, Adana, İzmir, Denizli, Ordu, Elazığ.
-    Cam fabrikaları; İstanbul, Denizli, Mersin, Kırklareli, Sinop.
-    Seramik fabrikaları; Çanakkale, Bilecik, Kü­tahya, İstanbul, İzmir.

MADENLER

Maden: Yeraltından çıkarılan ve ekonomik değeri olan maddelere  “maden” denir.
Bir madenin işletilebilmesi için gerekli şartlar şunlardır:
1.          Büyük sermaye (para),
2.          Teknik olanaklar (bilgi, araç-gereç),
3.          Cevherdeki maden oranının yüksek olması (madenin kalitesi), madenin değeri,
4.          Madenin, zengin ve uzun süre işletilmeye elverişli olması (rezerv=madenin miktarı),
5.          Madenlerin yeryüzüne yakın olması, bölgenin ulaşıma müsait olması.
Cumhuriyet dönemi ile birlikte madencilik alanında yapılan çalışmalar şunlardır:
1.        Bilimsel çalışmalara başlandı.
2.        Etibank, 1935 yılında yapılacak çalışmalar için gerekli olan sermaye için kuruldu.
3.        1935 yılında yer altı maden kaynaklarımızı araştırmak için MTA kuruldu.
4.        Yatakların işletilebilmesi ve değerlendirilebilmesi için “Maden Kanunu” çıkarıldı  (1950).
Madenlerimizin bir kısmı enerji kaynağı, bir kısmı ise çeşitli sanayilerin hammaddesi olarak değerlendirilir.

Madenlerimizin bir kısmı enerji kaynağı, bir kısmı ise çeşitli sanayilerin hammaddesi olarak değerlendirilir.

KULLANILDIĞI ALAN VE İŞLETMELER

ÇIKARILAN YERLER

DEMİR: Demir-çelik sanayisinin temel hammaddesidir.
Rezervde: 10
Demir-çelik fabrikaları: Karabük, Ereğli ve İskenderun’daki demir-çelik fabrikalarıdır
Divriği, Hekimhan, Hasan Çelebi (Sivas-Malatya arası);
Kayseri, Adana, K.Maraş arası;
Develi, Edremit (Balıkesir);
Simav (Kütahya); Poyas (İskenderun)
BAKIR: Elektrik ve elektronik sanayisinde kullanılır. Bakır üretiminde Dünyada 1.
Samsun’da Karadeniz Bakır İşletmeleri
Küre (Kastamonu); Murgul (Artvin);
Ergani-Maden(Elazığ); İzmir (Dikili-Torba)
KROM: Demir-çelik sanayisinin önemli hammaddesidir.
Çeliğin sertleştirilmesinde ve paslanmaz çelik üretiminde, kaplamada (kromaj) ve savaş sanayiinde kullanılır.
En önemli ihraç maddemizdir. (Üretimde Dünya 3.)
Fethiye-Köyceğiz (Muğla),  Guleman-Maden (Elazığ)
Bursa, Eskişehir arası,
Kayseri, Sivas, Adana, K.Maraş
Denizli, Kütahya.
BOR: Jet ve roket yakıtı, cam, elyaf, sabun, deterjan, tekstil boyaları, porselen, ilaç sanayi, fotoğrafçılıkta kullanılır.
(Yarıdan fazlası ülkemizde ve bir kısmı ihraç edilir.)
Susurluk, Bigadiç, Sındırlı (Balıkesir)
Seyitgazi (Eskişehir), Emet (Kütahya)
M. Kemalpaşa (Bursa)
BOKSİT: Alüminyum ham maddesidir. Uçak, ve otomobil endüstrisi ile ev eşyası yapımında...
Konya (Seydişehir) İskenderun, Muğla, Adana
KÜKÜRT: Haşerelere karşı
Keçiborlu (Isparta) Denizli (Sarayköy), Burdur.
KURŞUN-ÇİNKO: (Yahyalı, Ulukışla, Kütahya)
Elazığ (keban), Akdağmadeni
CİVA: Eczacılık, elektrikli aletlerin yapımında kullanılır.
Konya (Sarayönü), İzmir (Çeşme)
MANGANEZ: Demirin çeliğe dönüştürülmesinde kullanılır.
Artvin (Borçka), Zonguldak (Ereğli)
TUZ: Yemeklerde, kimya sanayiinde.
Tuzgölü, İzmir Çamaltı, Çankırı
OLTU TAŞI: Tespih, süs taşı
Erzurum (oltu)
LÜLE TAŞI: Pipo ve süs eşyası
Eskişehir
MERMER: Heykel, inşaat işleri, süsleme.
Manisa, Kütahya, Muğla, Aydın
Çanakkale, Bursa, Gemlik, Erzurum
ZIMPARA TAŞI: Cila
İzmir, Aydın, Muğla.


ENERJİ KAYNAKLARI

Enerji: İş yapabilme gücüne denir.

Kullanıldığı Alan

Üretilen Yerler

Taş Kömürü (Maden Kömürü): Demir-çelik, kimya, sanayisinin hammaddesi Gazı alındığında kok kömürü elde edilir. Termik santrallerinde kullanılır; ihtiyacı karşılamaz.

Zonguldak (Kilimli, Kozlu, Ereğli)

Linyit: Oluşumu taşkömüründen daha sonradır. Kalorisi az, enerjisi düşük, külü çok. Isınmada kullanılır. Ülkemizin ihtiyacını karşılar.
Termik santralleri: Maraş (Afşin-Elbistan) (ilk), Zonguldak (Çatalağzı), Manisa (soma), Kütahya (Seyitömer) (Tunçbilek), Muğla (Yatağan), İstanbul (Ambarlı), Sivas (Kangal), Bingöl (Karlıova)
Kütahya (Tunçbilek, Değirmisaz) Manisa (Simav); K. Maraş (Elbistan) Amasya (Çeltik), Ankara (Beypazarı) Çorum (Dodurga)
Petrol: Birçok alanda kullanılır. Ülkemiz zengin değildir, %85’i ithal edilmektedir.
Rafineriler: Batman, Aliağa İzmir, İzmit (İpraş), Mersin (Ataş) Kırıkkale (Orta Anadolu, Tüpraş).
Irak petrolleri boru hattı ile Yumurtalık Limanı’na taşınmaktadır. Azerbaycan petrolü nün yapılacak boru hattı ile İskenderun Körfezi’ne getirilmesi planlanmaktadır.
Raman, Garzan (Siirt), Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Adıyaman ve Adana.
Doğal gaz: Çabuk tutuşan, yanıcı özelliği olan, yüksek ısı veren, kirlilik yapmayan yakıt.
Kırklareli (Hamidabat), Mardin (Çamurlu), Cezayir(deniz yoluyla), Rusya’dan (borularla) ithal edilir.
Hidroelektrik santralleri: Su gücünden enerji elde edilmesidir. Avrupa’da Norveç’ten sonra 2. sırada olmamıza rağmen elektriğin ancak %35’i bu yolla elde edilir. Yani potansiyelin %25’ini kullanmaktayız.
GAP ile Fırat ve Dicle üzerinde 21 baraj, 17 hidroelektrik santrali kurulması öngörülmektedir. Bu proje ile elde edilecek enerji Türkiye’deki mevcut hidroelektrik enerjisinden daha fazla olacaktır.
Fırat üzerinde: Atatürk, Keban, Karakaya
Kızılırmak üzerinde: Hirfanlı, Kesikköprü, Altınkaya
Yeşilırmak üzerinde: Almus, Hasan Uğurlu, Suat Uğurlu
Sakarya üzerinde: Hasan Polatkan, Sarıyar, Gökçekaya
Gediz üzerinde: Demirköprü
Menderes üzerinde: Kemer, Adıgüzel
Seyhan üzerinde: Seyhan
Ceyhan üzerinde: Aslantaş, Menzelet
Manavgat üzerinde: Oymapınar


Jeotermal Enerji: Yeraltından çıkan sıcak suyun buharı ile elde edilen enerjidir.
Denizli (Sarayköy)’de jeotermal santralbulunmaktadır.
Denizli (Sarayköy), İzmir (Balçova), Aydın (Germençik), Çanakkale (Tuzla), Afyon (Sandıklı), Nevşehir (Acıgöl), Ankara (Kızılcahamam)
Güneş enerjisiSu ısıtma, sera ısıtma, su pompası ve bazı elektrikli aletlerin çalıştırılmasında kullanılır.
Akdeniz ve Ege Bölgelerinde yararlanılan enerji türüdür.
Nükleer enerji (Atom enerjisi):Uranyum ve toryumdan elde edilen enerji olup Mersin Akkuyu’da bir santral kurulması fikri vardır. Şu anda bu enerji türü ile elektrik enerjisi üretilmemektedir.
Uranyum yatakları: Aydın, Çanakkale, Şebinkarahisar (Giresun), Manisa, Uşak

TİCARET
Ülkeler arasında veya ülke içinde kâr amacıyla ya­pılan alış-verişe ticaret denir. Ülke içinde yapılan ticarete iç ticaret, ülkeler arasında yapılan ticare­te dedış ticaret denir.
A. İÇ TİCARET
Ülkemizde; hayvansal maddelerin her yerde üretil-memesi, nüfusun dengesiz dağılımı, bölgeler ara­sında yetiştirilen tarım ürünlerinin farklı olması ve sanayi kuruluşlarının dengesiz dağılımı gibi ne­denlerden dolayı çok canlı bir iç ticaret yapılmak­tadır.
İç ticaretin yapıldığı yerler pazar, hâl, dükkân, ma­ğaza, panayır ve fuar gibi isimler alır.

B. DIŞ TİCARET
Dış ticaret ihracat (dış satım) ve ithalat (dış alım) dan oluşmaktadır. Dış ticareti, ürün miktarı, ürün kalitesi, ürün fiyatı, iç tüketim ve ulaşım şartlan gi­bi hususlar etkilemektedir.
Türkiye 1980'li yıllara kadar tarım ve maden ürün­leri ihraç edip, işlenmiş sanayi ürünlerini ithal et­mekteydi. 1990'lı yıllarda sanayi ürünlerinin ihra­cattaki payı % 90'a çıkmıştır.
Türkiye’nin En Fazla İthalat  (Dış Alım)  Yaptığı  Ülkeler: Almanya, Rusya,İtalya ,Fransa, İsviçre,İngiltere
Türkiye'nin En Fazla  İhracat (Dış Satım) Yaptığı  Ülkeler:  Almanya,İngiltere,ABD, İtalya, Hollanda,Fransa,İspanya,Rusya.                                                       
İTHAL ETTİĞİMİZ MALLAR
Petrol, doğalgaz, kömür, iş makineleri, elektro­nik ürünler, saat, otomobil ve yedek parça, ge­mi, uçak, ilaç ve sağlık ürünleri, optik ve ölçü aletleri, muz, kakao, kauçuk, kahve, pirinç, şe­ker, et, kalay, alüminyum, kağıt, içki, sigara, elektrikli makineler, v.s.
İHRAÇ ETTİĞİMİZ MALLAR
-Pamuk, tütün, fındık, turunçgiller, kayısı, kuru üzüm, kuru incir, ceviz, Antep fıstığı, halı, mobilya, otomobil, otobüs, çimento, beyaz eşya ürünleri, demir çelik ürünleri, cam ve cam ürün­leri, krom, bor mineralleri, bakır, mermer, pa­muklu dokuma ve konfeksiyon ürünleri, ayak­kabı, deri v.s.

HAYAT VEREN PROJE(GAP)
Bir bölge idaresidir.1989’da Başbakanlığa bağlı olarak kuruldu. Amacı; bölge kapsamına giren illerde; konut, sanayi, madencilik, tarım, enerji, ulaşım gibi hizmetler ile bölgeyi hedef alan araştırmaların yaptırılmasıdır.
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Tür­kiye'nin tarımla ilgili olarak hazırlanmış en büyük projesidir. Projenin yapımı hâlâ devam etmektedir.
Bu proje Dicle ve Fırat nehirleri üzerinde yapımı planlanan barajlar, hidroelektrik santraller ve sulama tesislerini kapsamaktadır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi bir tarım ve hayvancılık alanıdır. Toprakları verimli ve geniş düzlükler halindedir. Tarımda en önemli sorun su­lamadır. Bu amaçla bölgede GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) adı ile bilinen çalışmalarla (baraj, kanal, tünel) tarım alanlarının sulanması ve burala­rın değerlendirilmesi düşünülmüştür. Buna paralel olarak çeşitli sektörlerin gelişmesi sağlanacaktır.

GAP 25 büyük sulama projesini kapsayan ve tamamlandığında 1,7 milyon hektar tarım alanının sulanmasını gerçekleştirecek olan dev bir projedir. Ülkemizde sulanabilir potansiyele sahip olan alanların 8,5 milyon hektar civarında olduğu düşünülürse buprojenin büyüklüğü daha iyi anlaşılır. Projenin 2010 yılında tamamlanması beklenmektedir.

VERGİM BANA DÖNÜYOR

Vatandaşların, herhangi bir karşılık beklemeden kazançlarının bir bölümünü devlete vermelerine vergidenir.
Vergilerin ne zaman, kimlerden ve ne kadar alınacağı kanunlarda belirtilir. Bir sanayici ile bir çiftçinin kazancı aynı olmayacağından devlete vermeleri gereken vergiler de farklı olacaktır. Devlet, anayasadaki kanunlara göre herkesten gelirine göre vergi alır. 
Devletin, kendi kaynakları ile ülke için gerekli olan yatırımların tamamını yerine getirmesi mümkün değildir. Bu nedenle devletin bu konuda vatandaşın desteğine ihtiyacı vardır. Vatandaşlardan alınan vergiler yine toplum yararı için devlet tarafından kullanılır.

Bazı kurum, kuruluş ve kişilerin kazançla­rının devlete vermeleri gereken bölümünü öde­medikleri görülmektedir. Bu olaya vergi kaçır­mak denir. Bir kurumun hangi vergi dairesine ver­gi ödediğini gösteren ve iş yerinin duvarında ası­lı olan belgeye vergi levhası denir.
Ülkemizde devlete ödenen birçok vergi çeşidi vardır. Bunlardan gelir vergisi, vatandaş­ların bir yıl içinde elde ettikleri gelirin belli bir oranda vergilendirilmesidir. Vergi sadece kişiler­den değil, şirketler, kooperatifler, iş ortaklıkları gi­bi kurumlardan da alınır. Buna kurumlar vergisi denir. Ev gibi gayrimenkul sahiplerinin ödediği vergiye deemlak vergisi denir.
Vergi mükelleflerinin bir vergi döneminde sağladığı kazancı bildiren belgeye vergi beyan­namesi denir.
Vergi mükelleflerini tespit eden vergiyi denetleyen ve toplayan resmî daireye vergi dai­resi denir.
Memurların ve işçilerin belirli süreler so­nunda kurumlarına verdikleri fiş ve makbuz üze­rinden kendilerine verilen paraya vergi iadesi adı verilir.
Vergi vermek her ülke vatandaşı için bir görev olarak kabul edilmeli ve yerine getirilmelidir.

DOĞAL KAYNAKLARIMIZ BİZE EMANET
İnsanın hayatını devam ettirdiği dış orta­ma doğal çevre denir. İnsan hayatı nasıl sonsuz değilse çevremizde gördüğümüz ve yaşamımıza yardımcı olan doğal kaynaklar da sonsuz değildir.
Dünyadaki doğal kaynaklar hızla tüken­mektedir. Bu durum gelecek yıllarda insan haya­tını tehdit eden büyük bir tehlikeye dönüşecektir.
Bütün canlıların yaşamını devam ettirebil­mesi için gerekli olan ihtiyaçların başında su gel­mektedir. Okyanuslar, denizler, göller, akarsular, bataklıklar, yer altı suları ve buzullar dünyanın başlıca su kaynaklarıdır. Fakat su kaynakları in­sanlar tarafından hızlı bir biçimde kirletilmekte ve yok edilmektedir.

İnsanları gelecekte bekleyen büyük tehli­kelerin başında tatlı su kaynaklarının yok olması gelmektedir. Çünkü dünyada tatlı su rezervi sınır­lıdır. Uzmanlar 2025 yılında dünyadaki yedi mil­yar insanın %40'ının ciddi su sıkıntısıyla baş ba­şa kalacağını tahmin etmektedir.
Tatlı su kaynakları yanında okyanus, de­niz ve göller de kirlilik tehdidi altındadır. Bu su kaynaklarında meydana gelen kirlilik ve azalma insan yaşamı dışında diğer canlı türlerinin yaşa­mını da tehdit etmektedir. Su kaynaklarında mey­dana gelen kirlilik nedeniyle bozulan doğal den­genin tekrar eski hâline gelmesi ise uzun yıllar al­maktadır. Bu nedenle doğal kaynaklara zarar ver­memeli, verenleri uyarmalıyız.
İnsanoğlunun en önemli zenginlik kay­naklarından biri de ormanlardır. Ormanlar, sadece ağaç topluluklarından ibaret değildir. Ormanlar; ağaçlar, hava, su, top­rak, barındırdığı diğer bitkiler ve hayvanlarla ken­dine özgü bir alandır.
Yasak olmasına rağmen orman alanların­da kontrolsüz otlatma yapılmaktadır. Kaçak ağaç kesimi ve otlatmaları nedeniyle ormanlarımız za­rar görmektedir.
Ülkemizde arazi kullanımı bilimsel olarak yapılmamaktadır. Orman veya meraya dönmesi gereken üzerinde çok düşük verimle tarım yapı­lan alanlar sanayiye ve yerleşmeye açılmaktadır.

Orman yangınları ülkemizin büyük sorun­larından biridir. Bu yangınların nedenleri çoğun­lukla bilinmemektedir. Orman yangınları açısın­dan en hassas bölgelerimiz Akdeniz, Ege ve Mar­mara bölgeleridir. Ormanlar, su sağlama, su varlığını koru­ma ve düzenlemede önemli rol oynar. Bugün erozyon nedeniyle tüm barajlarımız dolma tehli­kesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Karakaya Ba­rajı da bunlardan biridir.
Birçok yararı olan ormanlarımızı daima korumalı, zarar verenleri uyarmalıyız.
Ormanlar gibi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan doğal varlıklardan biri de topraktır.
Toprak, insanların yerleştikleri, evlerini yaptıkları, hayvanlarını otlattıkları, ürünlerini ye­tiştirdikleri canlı bir örtüdür.
Tarla edinme, kaçak kesim, otlatma, yangın gibi nedenlerle ormanlık alanlar erozyona açık hâle gelmektedir. Yeşil alanların tahribiyle yağmurların oluşturduğu sel yataklarından verimli topraklar ırmaklara taşın­makta ve yok olmaktadır.
Toprağın zarar görmesi, erozyonun yanın­da çok sayıda insanın yaşamına ve büyük maddi zarara yol açmaktadır. Erozyon, ülkemizdeki en bü­yük göç nedenlerinden biridir. Erozyon nedeniyle topraklarını kaybeden insanlar bulundukları yerden başka yerlere göç etmek zorunda kalmaktadır.
Erozyon, toprakların üst kısmının akar­sular, sel suları ve rüzgâr gibi dış kuvvetlerin etki­siyle aşındırılarak taşınmasına denir.
Türkiye'nin bütün bölgelerinde erozyon gö­rülür. Ancak şiddeti, bitki örtüsüne göre değişir. Ör­neğin; bitki örtüsünün sık olduğu Karadeniz Bölge'nde şiddeti daha az iken, bitki örtüsünün cılız ol­duğu İç Anadolu Bölgesi'nde şiddeti daha fazladır.
DİKKAT: Enerji Kaynakları ikiye ayrılır:
          1. Tükenebilen (Yenilenemeyen) Kaynaklar:
             Kömür, Petrol, Doğal Gaz, Odun.
2. Tükenmeyen (Yenilenebilir) Kaynaklar: Güneş Enerjisi, Rüzgâr Enerjisi, Su Enerji, Jeotermal Enerji.










TURİZM
Turizm: İnsanların gezip, görmek, eğlenmek, dinlenmek amacıyla yaptığı gezilere denir.
-Turizm faaliyeti milli sınırlar içinde gerçekleşiyorsa "iç turizm" ülkeler arasında oluyorsa"dış turizm" adını alır.
- Turizm, ülkeler için ekonomik, kültürel, sosyal ve halk sağlığı yönünden yararlar sağlar.
-Turizm ülkemizi ve kültürümüzü yabancı ülke­lerin insanlarına tanıtmak için en iyi yollardan biridir. Bu yüzden ülke ve insan olarak turizmi iyi değerlendirmemiz gerekir.
- Ülkemiz turizm açısından birçok imkana sahip­tir.

Turizmin sağladığı yararlar:
Ülke içindeki birlik ve beraberlik duygusunu geliştirir.
Uluslararası yakınlaşma ve samimiyet sağ­lar.
Ülkeye döviz girdisi sağlar,   ekonomiyi güçlendirir. Ticareti canlandırır. Ulaşım ve haberleşme olanakları artar.
ÖNEMLİ TURİZM MEKÂNLARIMIZ:
Tarih turizmi:
Marmara Bölgesi: İstanbul, Edirne, Bursa, Çanak­kale
Ege Bölgesi: Efes, Milet, Meryem ana Akdeniz Bölgesi: Aspendos
Karadeniz Bölgesi: Çorum'da Alacahöyük, Trab­zon'da Sümela Manastırı
İç Anadolu Bölgesi: Anadolu Medeniyetleri Müze­si, Anıtkabir, Kayseri'de Küstepe
Güneydoğu Anadolu Bölgesi: Adıyaman'da Nem­rut Dağı heykelleri

Kış Turizmi:
Marmara Bölgesi: Bursa'da Uludağ
Akdeniz Bölgesi: Antalya'da Saklıkent
İç Anadolu Bölgesi: Kayseri'de Erciyes
Karadeniz Bölgesi: Bolu’da Kartalkaya,  Çankırı'da Ilgaz
Doğu Anadolu Bölgesi: Kars'ta Sarıkamış, Erzurum'da Palandöken Dağı
Deniz Turizmi:
Marmara Bölgesi: Balıkesir-Erdek, İstanbul-Şile-Silivri
Ege Bölgesi: Çeşme, Kuşadası, Bodrum, Didim, Marmaris, Datça
Akdeniz Bölgesi: Antalya, Alanya
Doğa Turizmi:
Marmara Bölgesi: Balıkesir'de Manyas Kuş Cen­neti
Ege Bölgesi: Denizli'de Pamukkale Travertenleri
Akdeniz Bölgesi: Antalya'da Düden ve Manavgat Şelaleleri, İnsuyu ve Karain mağaraları, Cennet - Cehennem Obrukları
İç Anadolu Bölgesi: Nevşehir’de Peri Bacaları, Aksaray'da Ihlara Vadisi
Karadeniz Bölgesi: Bolu'da Abant ve Yedigöller, Trabzon'da Uzungöl
Din Turizmi:
Marmara Bölgesi: Edirne'de Selimiye, Bursa'da Ulucami, İstanbul'da Sultan Ahmet Camii
Ege Bölgesi: Selçuk'ta Meryem Ana Mezarı
İç Anadolu Bölgesi: Konya'da Mevlana Türbesi
Doğu Anadolu Bölgesi: Erzurum'da Çifte Minareli Medrese, Ağrı Doğu Be­yazıt'ta İshak Paşa Cami
Güneydoğu Anadolu Bölgesi: Şanlıurfa'da Balıklı Göl

NİTELİKLİ İNSAN GÜCÜ
İnsanlar her mesleğin hizmetinden yarar­lanmaya ihtiyaç duyar. Bu hizmetlerden yararlanan insanlar hayatlarını rahat ve mutlu sürdürürler.
İnsanlar, yaşamlarını devam ettirmek ve geçimlerini sağlamak amacıyla çeşitli işlerde çalı­şırlar. İnsanlar, yaptıkları işlerin özelliklerine göre ikiye ayrılırlar.
Niteliksiz eleman, fiziksel güce dayalı iş­lerde çalışan kişilere denir.
Nitelikli eleman, iyi eğitim almış ve zihin gücüne dayalı işlerde çalışanlara denir,
Nitelikli insan;
• İşini iyi bir şekilde yapar.
• Daha üretkendir.
• Yenilik ve gelişmelere açıktır.
• Ülke ekonomisinin gelişmesine katkı sağlar.
• Tasarrufludur.

Nitelikli insan, eğitim yoluyla okullarda ye­tişir. Ülkemizde nüfus fazla olmasına rağmen, çe­şitli sektörlerde çalışan nitelikli eleman sayısı az­dır. Nitelikli eleman sayısının azlığı, yapılan işler­den gereken verimin alınmasını zorlaştırmakta­dır. Bu durum ülke ekonomisi için olumsuz sonuç­lar ortaya çıkarmaktadır.
Nitelikli eleman sayısının fazla olduğu ül­kelerin siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmişlik dü­zeyleri yüksektir.
Bu konuda yaşanan büyük sorunlardan biri "beyin göçü" adı verilen iyi eğitim almış ve çe­şitli niteliklere sahip kişilerin dış ülkelere göç et­mesidir. Bu durumun engellenmesi için nitelikli elemanlara uygun ve verimli çalışma şartları ha­zırlanmalıdır.

MESLEĞİMİZİ SEÇERKEN
Bir kişinin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli işe meslek denir. Mesleklerin birbirine üs­tünlüğü yoktur. Her meslek topluluk hâlinde yaşa­yan insanların ihtiyacına cevap verir.
Seçilen meslek insanın kişiliğine, yetene­ğine, ilgisine, aile durumuna, değerlerine ve amaçlarına uygun olmalıdır.
Meslek seçimi, yaşam biçimini etkiler. Nerede yaşanacağı ve sosyal yaşantının nasıl düzenleneceği meslek seçiminde oldukça önem­lidir. İş şartları, kişiye sağladığı yaşam koşulları daha sonra kişinin verimli çalışmasını etkileyebilir.
Mesleğe yönlendirmenin doğru yapıldığı ülkelerde insanlar, mutlu oldukları ve sevdikleri işleri yaptıkları için çalışma alanlarındaki verimli­likleri artmaktadır. Bu durum ülke ekonomisine olumlu katkı yapmaktadır.
Meslek Çeşitleri
Kavramlara dayanan meslekler: Bu meslekler beyin gücüne dayalıdır. So­yut düşünme, yorumlama ve keşfetme ön planda­dır (Filozof, yazar).
Veriye dayanan meslekler
Sayıların çok kullanıldığı mesleklerdir (Matematikçi, istatistikçi).
Sosyal yönü yüksek meslekler
İnsan ilişkilerinde başarılı olan insanların yapabileceği mesleklerdir (Öğretmen, Eğitim Da­nışmanı).
Temelinde nesne olan meslekler Bitki ve hayvanlarla ilgilenmenin ön planda yer aldığı mesleklerdir (Marangoz, veteriner).


Yorumlar - Yorum Yaz